Herkes kaçarken, o geldi!

Herkes kaçarken, o geldi!
Bölge halkı kalbini ferah tutusun, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Uğur Es, Diyarbakır’a geldi.

Koşuyolu ve Dr. Siyami Ersek gibi İstanbul’un iki büyük kalp hastanesinde uzunca bir dönem hizmet veren ve aynı zamanda özel sektörde çalışan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Uğur Es, Diyarbakır Özel Diyarlife Dağkapı Hastanesinde hizmete başladı.

İstanbul’dan Diyarbakır’a gönüllü olarak gelen ve Diyarbakır halkına hizmet vermeye başlayan Op. Dr. Mehmet Uğur Es, bölgedeki kalp damar rahatsızlıklarının birinci nedeni olarak aşırı sigara tüketimini gösterirken, yüksek tansiyon, şeker, hareketsiz yaşam tarzı ve stresin de kalp krizlerine neden olduğunu söyledi.

Özel Diyarlife Dağkapı Hastanesinde Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı olarak hizmet veren Op. Dr. Mehmet Uğur Es, bölgede görülen Kalp Damar rahatsızlıklarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

İstanbul’daki iki büyük kalp hastanesinde çalıştım

“Memleket olarak İzmirliyim ama İstanbul’da uzun yıllar yaşadım ve oradan Diyarbakır’a geldim. Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi ve Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Ve Damar Cerrahisi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi gibi ülkemizin tanıdığı büyük kalp hastanelerinde uzun yıllar çalıştım. Daha sonra da özel sektöre geçerek uzun yıllar kalp damar cerrahı olarak hizmet verdim.

‘Kardiyolog bir arkadaşımın daveti üzerine geldim’

Buraya gelişim de Kardiyolog bir arkadaşımın daveti üzerine oldu. Diyarbakır, gördüğüm kadarıyla pek çok Anadolu şehrinden daha büyük bir şehir. Bu daveti, buradaki insanlara hizmet etmek için bir fırsat olarak gördüm ve geldim. Tabii ki, sağlık hizmetleri dünyanın her yerinde önemli ve insana dokunan hizmet veren bir alan olduğu için çok da kıymetlidir. Yeter ki, bu kıymet hem kişi hem çevre hem de toplum tarafından iyi değerlendirilsin.

Biraz mesleğinizden ya da kariyerinizden bahseder misiniz?

13 bin açık kalp ameliyatı…

1986 Ege Tıp mezunuyum. 1987 yılında Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesinde ihtisasa başladım. İhtisasa müteakip 9 yıl İstanbul’un iki büyük hastanesinde görev yaptım. 1999 yılından sonra da özel sektöre geçtim. Yaklaşık 25 yıldır uzman olarak çalışıyorum. Kariyerim boyunca 13 bin civarında açık kalp ameliyatına girmişimdir. 8 bin civarında da birinci cerrah olarak operasyonum var. Daha çok erişkin ameliyatları yapıyoruz. Yenidoğan dışında da 5 yaş 20 kilo civarındaki çocuklara müdahale edebiliyoruz. Bunun dışında kalp damar hastalıkları dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın olduğu için en çok bu alanda tedaviler gerçekleştiriyoruz.

Kalp damar rahatsızlıkları ülkemizde hangi bölgede daha yaygın ya da böyle bir istatistik var mı?

Şehir hayatı ve sigara…

Aslında dünyadaki trendler de o şekilde, şehirleşen ve doğadan koparak şehir hayatıyla içli dışlı olmaya başlayan tüm toplumlarda ki, bu batı toplumlarında daha önceden – 1959/1980-  gerçekleşmiş bir durumdur. Tabii ki, hala daha etkileri ve problemleri artarak sürüyor. Dolayısıyla öyle çok fazla bölge farkı gözetmeksizin tüm ülkede kalp damar rahatsızlıklarının görüldüğünü söyleyebiliriz. Dolayısıyla şehirleşmenin etkili olduğunu düşünüyorum. Tabii ki, bazı beslenme alışkanlıklarıyla da ilgili yanları var. Bu bölge için benim gözlemlediğim aşırı bir sigara tüketimi var. Bölgede erkekler arasında sigara içmemek neredeyse bir eksiklik gibi algılanıyor. Haliyle sigara tüketimi de bu rahatsızlıklarda önemli bir etkendir.

‘Kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin oranı %48’dir’

Şuan yeryüzündeki ölümlerin yaklaşık yarısı kalp damar hastalıklarından kaynaklanmaktadır. Kanser, motorlu taşıt kazaları ve başka ölümcül hastalıklar, kalp damar hastalıklarından çok sonra geliyor. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümler deyince, felçler, inmeler, beyin kanamaları, kalp krizleri bunların hepsi de kalp damar sitemi olarak anılır. İstatistiklere göre ise kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler %48’dir. Yani, dünya üzerinde her iki kişiden biri bu rahatsızlıklara bağlı olarak yaşamını yitirir. Ülkemizdeki istatistikler de buna yakındır.

Kalp Damar rahatsızlıklarının tedavisinde Türkiye ne aşmadadır?

‘Türkiye’de bu tedaviler 70’li yılların başında başladı’

Ülkemizde batıdaki gelişmelere yakın bir şekilde hizmet üretilmektedir. Dünyada ilk Koroner Bypass ameliyatı 1967’de yapılmıştı. Türkiye’de ise bu tedaviler 70’li yılların başında başladı. Bu alandaki tüm gelişmeler de aynı şekilde takip edildi ve şuna ülkemiz bu konuda iyi bir konumdadır. Aslında Kalp damar hastalıklarıyla ilgili sorunumuz tedavi edici hekimlikten ziyade koruyucu hekimlik alanında, yani hastalık oluşmadan önce alınması gereken önlemler alanında yapılması gereken çok şey var.

Nedir bunlar, biraz açar mısınız?

 

 

 

Sağlıklı yaşam aileden başlar

Bunlar mesela, en başta eğitim ile ilgilidir. Küçük yaştan itibaren aile ortamında veya okulda çocukların sağlıklı beslenmeleri ve spor alışkanlıklarını kazanmasıyla başlar. Yine, çocukların kötü alışkanlıklardan uzak tutulması noktasında yapılacakların topluma sunulamamamsından kaynaklı sıkıntıların olduğunu düşünüyorum. Neticede sağlıksız besleme ve yanlış alışkanlıkların sonucunda oluşan rahatsızlıklar ve bunlarla mücadele edebilmenin yüksek maliyetleri söz konusu.

Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması noktasında sosyo ekonomik olarak dar gelirli toplumlarda bunun başarılması nasıl sağlanacak. Sonuçta dar gelirli insanlar ucuz ve kalitesiz gıdalara yönelmek zorunda kalıyorlar, böyle bir ortamda sağlıklı beslenme nasıl olacak?

‘Ortalama ömür uzadıkça damar sertliği ve damar problemleri de artıyor’

Evet, bu ilginç bir husus, mesela Kore’de Vietnam’da savaşan Amerikan askerlerin otopsilerinde damar sertliğinin başladığı tespit edilmiş. Keza anne sütünün bebeklere az verildiği ikinci dünya savaşı döneminde çocukların ileriki dönemlerinde damar sertliğini yaşadıkları görülmüş. Yan, doğal olandan, natürel olandan uzak düştükçe ki, şehir hayatı bunu getiriyor; mesela 2 bin yıl önce dünyada hipertansiyon yoktu. Asansör yoktu, otomobil yoktu. İnsanlar karınlarını doyurmak için avlanıyorlar ve büyük bir efor harcıyorlar. İnsanlar ekmeğini kazanmak için kilometrelerce yürüyorlardı. Kalp damar rahatsızlıklarının medeniyet hastalıkları olduğu ve hayat tarzından kaynaklı olduğunu gözlüyoruz. Bu noktada tabii ki, fakirlik ve zenginlik meselesi damar sertliğinde çok bir önem arz etmiyor çünkü batı toplumlarında bu hastalıkların yaygın olduğunu görüyoruz. Çünkü batıda da Obezite denen bir problem var. Dolayısıyla fazla beslenme de yanlış beslenme kapsamına giriyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadın erkek ortalama ömrü giderek artıyor. El bette ki, ortalama ömür uzadıkça damar sertliği ve damar problemleri de artıyor.

En çok hangi yaş grubunda kalp damar problemleri yaşanıyor?

40 yaş üstü…

Kalp damar hastalıklarını biz daha çok 40 yaş üstünde görüyoruz. Çünkü damar sertliği bu yaşlarda ortaya çıkıyor. Eskiden bu hastalığa erkek hastalığı ve ileri yaş hastalığı olarak bakılırdı ama maalesef günümüzde kadınların da sigara tüketimi ve iş hayatına girmelerinden kaynaklı bu rahatsızlıklar görülmeye başlandı. Şeker hastalığı ve yüksek tansiyon rahatsızlıklarının bayanlarda da arttığını görüyoruz.

Kalp damar hastalıklarında sigaranın etkisinden bahsettiniz, peki alkolün bu rahatsızlıklarda etkisi nedir?

‘Sürekli alkol tüketiminde orta ve ileri vadede yağlanma üzerinden bir etkisi oluyor’

Alkol vücuda yüksek kalori sağladığı için indirek bir etkisi var. Karaciğer yağlanması, genel vücut yağlanması gibi etkileri var. Çünkü alkolün bir santim metreküpünde 9 kalori olduğunu biliyoruz. Hal bu ki, yağda 7 protein ve karbonhidratta5 ila 3 kalori vardır. Yani, alınan alkol vücuda yüksek kalori olarak girdiği için vücutta yağlanmaya neden oluyor. Yani, sürekli alkol tüketiminde orta ve ileri vadede yağlanma üzerinden bir etkisi oluyor. Aslında kalp damar rahatsızlıklarında asıl problem yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve sigara tüketimizdir. Maalesef yüksek tansiyon sessiz ve gizli bir katil olarak önemsenmesi gereken bir rahatsızlıktır. Yine, fazla tuz tüketimiyle de alakalı, hareketsiz yaşamla da alakalı. Tabii buna genetik unsurlarda ekleyebiliriz. Ama en önemlisi hareket azalmasıdır.

13 bin ameliyata girdiğinizi söylediniz bu operasyonlar daha çok hangi alanlardadır?

Kalp damar rahatsızlıklarında artış

Ameliyatlarımızın %70’i Koroner Bypass ameliyatlarıdır. Kalp damar problemleri zaten bununla alakalı. Kalp krizi geçiren insanlar ya da aday olanlar. Günümüzde giderek artan bir sayıda kapak problemleri var. Yaşlılıkla ilgili dejeneratif kapak rahatsızlıkları. Eskiden romatizmal kapak hastalıklarını çok görürdük. Çocukluk çağındaki ateşli enfeksiyonlara bağlı kapak problemleri de görürdük. Onlar şuan biraz azalmış durumdadır. Konjenital, Doğumsal, doğuştan gelen hastalıklar dediğimiz, bebeklerin gelişimi sırasında meydana gelen kalp delikleri, yanlış anatomik oluşumlarla seyreden hastalıklar. Yine, periferik damar hastalıkları ve toplardamar hastalıkları diyebiliriz.

Kalp damar rahatsızlıklarında koruyucu hekimlik alanında yetersizliklere vurgu yapmıştınız. Koruyucu hekimliğin geliştirilmesi noktasında neler yapılabilir?

Koruyucu hekimlik geliştirilmeli!

Aslında son zamanlarda insanlar arasında sağlık alanında belli bir bilinç oluştu. Sağlık hizmetlerine erişim de eskiye nazaran kolaylaştı. Fakat koruyucu hekimlik alanındaki olaylar az, hizmetler, eğitimler vs. Tabii ki, en başta çocuğun eğitimi aileden başladığı için her şey ailede başlıyor. En başta bir anne baba çocuğunun yanında sigara içmemelidir. Hatta hiç sigara içmemeliler. Yine, aileler spor yapmalı ve çocuklarına örnek olmalılar. Sonrasında bu eğitim okulda devam etmelidir. Okullarda sağlıklı yaşam için ciddi şeyler yapılmalı. Yine, özellikle bu bölge için sigara kullanım oranı ciddi bir problemdir. Bunun dışında şeker hastalığı ve tansiyon problemleri de bölgede yüksektir. Tabii ki, bu rahatsızlıklar tüm ülkede bir artış gösteriyor. Bu artışta da yanlış beslenmenin etkisi büyük. Pakete giren işlenmiş, katkılı ürünlerin tüketimi bunda etkili. Ekmekteki bir takım katkı maddelerine kadar aşırı şeker tüketimi bu problemleri getiriyor. Obezite ciddi bir problem.

Stresin nasıl bir etkisi var?

‘Stresin direkt bir etkisi yok’

Aslında bu rahatsızlıklarda stresin direkt bir etkisi yok. Ancak sürekli ve yüksek bir düzeyde strese maruz kalınırsa bir problem olabilir. Tabii günlük hayatta hepimizin az çok bir strese maruz kaldığı durumlar olabiliyor ancak buna karşı vücudumuz belli bir korunma geliştiriyor. Stresin kalp damar rahatsızlıklarına direkt bir etkisi yok ancak ikincil derecede bir etkisi olduğu anılıyor.

Bir sırlama yaparsanız?

 

 

 

Sigara, yüksek tansiyon ve şeker…

İlk sırada sigara, yüksek tansiyon ve şeker var. Sonrasında zararlı yağların yüksekliği, kolesterol yüksekliği. Bir başka etken hareketsiz yaşam, stres vs… Bütün bu etkenler kalp krizlerine neden oluyor. Kalp krizleri de ciddi bir sıkıntıdır, çünkü yaşamı sonlandırabiliyor. Çok önemli şahsiyetlerin kalp krizinden yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Dolayısıyla kalp krizine karşı bir bilinç oluşturulmalı. Kalp krizinin belirtileri nedir, kalp krizi esnasında neler yapılmalıdır?

Kalp krizinin belirtilerini biraz açar mısınız?

Kalp krizi belirtileri

Aslında kalp krizi öncesinde çoğu zaman belirtilerini de veriyor. Yürürken göğüs ağrısı, sol ön göğüs ya da ortada bir sıkışma, baskı, yanma hissi. Sırta ve omuza vuran ağrılar. Fakat bu belirtiler kimi zaman soğuk algınlığı belirtileri ve kas ağrısı şikâyetleri ile karıştırılabiliyor. Yine, şeker hastalığından dolayı kişi hiçbir belirti vermeden de kalp krizi geçirebilir. Bunu şeker hastalarında çok görüyoruz. Şeker hastalığı sinirlerde de ciddi tahribat yaptığı için ağrı hissini yok edebiliyor. O yüzden şeker hastalarının kalp krizine karşı uyanık olmaları gerekiyor. Bu belirtiler şiddetlendiği ve yarım saate varan sürelere ulaştığı zaman ve bu belirtilere bulantı, kusma ve terleme eşlik ederse buna kalp krizi diyebiliriz. Tabii böyle durumlarda hastanın hemen bir acil servise alınması gerekir. Kalp krizi hayati problemlere yol açtığı gibi kriz sonrası yaşam konforunda ciddi düşüşlere sebebiyet verebiliyor.”

 

Ali Abbas Yılmaz / Özel

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.