KESK'ten komisyona "Anadil" çağrısı
TİGRİS HABER - Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanları Ayfer Koçak ve Ahmet Karagöz, Kürt sorununun demokratik çözümü için Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 8’inci toplantısında Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne ilişkin aktarımlarda bulundu.
İlk sözü alan Ayfer Koçak, sürecin Suriye, İran ve Irak'ı da yakından ilgilendirmekte olduğunu belirterek, “Başta ABD, İngiltere, Avrupa Birliği ve İsrail gibi emperyalist ülkelerin bu coğrafyanın stratejik yönünden kaynaklı olarak bölge üzerindeki hesapları, çıkar kavgaları sorunu daha da karmaşıklaştırmakta, çözümü zorlaştırmaktadır. Ancak bölge devletlerinin içeride sorunu çözmeme ısrarı dış müdahalelere dönüşüyor. Dolayısıyla bu sorunun halının altına sürülmesi, ertelenmesi gelecekte daha ağır bedellere neden olacaktır. Ülkemiz açısından mesele açıktır. Bu sorunun bir halkın varlığını tanıma, kendini ifade etme ve eşit yurttaşlık temelinde onurlu bir yaşam kurma dinamiklerini sahici bir biçimde kucaklayarak demokratik reformlar doğrultusunda çözmemiz gerekir. Aksi halde ülkemiz sadece tarihsel bir fırsatı yitirmekle kalmayacak aynı zamanda daha derin bir siyasal, toplumsal ve ekonomik krizin içerisine sürüklenecektir” diye konuştu.
‘ANADİL HERKES İÇİN TEMEL HAKTIR’
KESK’in örgütlülüğünün tekleşme ve kamplaşma üzerinden değil birbirini tanıma, kabul etme ve eşit haklar temelinde geliştiğine işaret eden Ayfer Koçak, “Anadilde kamusal hizmet talebimizde bu çerçevede ortak bir değerimizdir. Bugün bir barış sürecinden bahsediyorsak meseleye yalnızca Kürt sorunu tanımlamasıyla yaklaşmak yerine ülkemizde yaşayan tüm halkların dilini, kültürünü ve tarihsel kabulünü tanımakla işe başlamak gerekir. Ancak bu anlayışta eşitlik temelinde gerçek bir yaşam örnek ve demokratik barışı inşa etmek mümkün olacaktır” dedi.
Karagöz KESK’in hazırladığı önerileri komisyona sundu. Önerilerde şu ifadelere yer verildi;
“* Uygulanabilir somut ve kısa, orta uzun vadede yapılacakların belirlendiği, tarafların üzerinde hem fikir olduğu, sivil toplum emek ve meslek örgütlerinin aydınların katkı sunduğu bir eylem planı çıkarılmalı. Öncelikli yapılması gerekenler hemen hayata geçirilmelidir. Emek, insan hakları, demokrasi ve laik devleti ile özdeş temel ilkeler ortaya konulmalıdır.
* Soruna ilişkin tartışmaların toplumun geniş kesimlerine yayılması için her türlü çözüm önerisinin dile getirilebileceği özgür bir ortam sağlanmalıdır. Düşünce ve ifade özgürlüğünün yoruma yer bırakmayacak nitelikte teminat altına alınması ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
* Vatandaşlık tanımı evrensel hukuk normları ile uyumlu eşitlikçi özgürlükçü perspektifte dayanmalıdır. Bu çerçevede herhangi bir etnik kimliğe imtiyaz tanımaksızın ortak Türkiye'nin kimliği öne çıkarılmalı ve yurttaşlık tanımı anayasayla güvence altına alınmalıdır.
* Siyasi partiler kanunu, milletvekili seçme ve seçilme kanunu, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Polis ve Vazife Selahiyetleri Kanunu, Milli Eğitim Temel Kanunu, Yüksek Öğretim Kanunu, Basın kanunu, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu olmak üzere temel hak ve özgürlüklere ilişkin yasalar yeniden düzenlenmelidir.
* Bu çerçevede seçim barajları kaldırılmalı ve seçimlerde Türkçe dışında başka diller de kullanılmayacağına dair yasa hükmü değiştirilmelidir.
* Medyada halkların kardeşliğine zarar veren nefret, öfke duygularını geliştiren milliyetçi militarist dilin terk edilmesine yönelik düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.
* Yerel yönetimlerin yetkileri arttırılmalı. Her şeyi tek merkezden yöneten anlayışı terk edilmelidir. Bölgeler arası sosyal ekonomik farkların ve eşitsizliğe karşı giderici önlemler alınmalıdır.
* Demokrasilerde devlet yapıları şeffaf ve hesap verebilir olur. Kurucu sistemi gibi yapılanmalar sona erdirilmeli ve dağıtılmalıdır.
* Güvenlik güçleri arasında vatandaşlara tam bir eşitlik ilkesiyle yaklaşım hakim kılınmalı, şöven kadrolaşmalara yer verilmemelidir.
* Çatışma bölgelerinden başlamak üzere tüm ülkede tahrip olan, yakılan orman alanları yeniden yeşillendirilmesi için çalışmalar başlatılmalı, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın talan edilmesine izin verilmemelidir.
* Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere konulan demokratikleşme ve çalışma yaşamına dönük çekinceler derhal kaldırılmalıdır.
* Eğitim sistemi bütünlüklü bir biçimde masaya yatırılmalı. Müfredatta var olan milliyetçi, sınıfsal, inançları dışlayan, cinsiyetçi öğütler ayıplanmalı. Yurttaşlar arasındaki eşitliği, insan haklarını temel alan özgürlükçü, laik ve demokratik yeni bir müfredatın oluşturulma süreci başlatılmalıdır.
* Sokak gösterilerinde tutuklanarak yaşların kat ve kalp üzerinde Cezalarla yargılanan çocuklar için acilen yasal düzenlemeler yapılmalı. Cezalandırılmak yerine eğitim haklarının güvence altına alınarak okullara, okullarda geri dönüşleri sağlanılmalıdır.
* Bu süreçte bedel ödemiş, yakınlarını yitirmiş, fiziksel ve psikolojik travma koşullarında yaşamı sürdürmekte olan yurttaşlarımızın yarısını saracak önlemler alınmalı, zorunlu göçe maruz kalmış yurttaşlarımızın köylerine geri dönüşü sağlanmalıdır.
* Demokrasiyi güçlendirerek barışı kalıcı kılmanın yolu yaşam yaşanmış mağduriyetlerin giderilmesi demokratik düşüncelerini açıkladıkları için cezaevlerinde bulunan sendikacı, gazeteci, akademisyen, kadın mücadelesi aktivistleri, siyasetçi öğrenciler için af çıkarılmalıdır.
* İktidar sözcülerince bu süreçte ifade edilen entegrasyon kavramı idari reformlar eliyle demokratik katılıma hizmet etmelidir. Dünya örnekleri incelediğinde görüleceği üzere çatışmalı süreçlerin tekrarlanmasını engelleme Demokratik siyaset yolunun atılmasında geçerliliğini göstermek isteriz."
Kaynak:Mezopotamya Ajansı




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.