Komisyonun ilk toplantısında neler konuşuldu?
TİGRİS HABER - Farklı partilerden milletvekilleri, barış sürecine ilişkin önerilerini sıralarken, ortak vurgular şeffaflık, toplumsal mutabakat ve demokratik çözüm oldu.
Barış sürecine yönelik TBMM'de kurulan komisyonunun ilk toplantısında komisyonun ismi “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” oldu.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un inisiyatifinde kurulan ve 51 üyeden oluşan süreç komisyonu bugün saat 11.30’da toplandı.
Siyasi partiler neler söyledi?
Yeniden Refah Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, komisyonun Türkiye için tarihi bir fırsat olduğunu vurguladı. Komisyonun, Türk milletinin beklentileri doğrultusunda çalışmasını temenni ettiklerini belirtti.
Bekin, özellikle dış müdahalelere dikkat çekerek, "ABD ve Siyonist İsrail'in bölge ülkelerine yönelik politikaları, terör örgütlerini ekonomik ve askeri olarak güçlendiriyor. Bu, Türkiye’nin güvenliğine yönelik sinsi hamlelerdir" dedi.
Bülent Kaya: "Sayın Bahçeli'nin çağrısıyla yeni dönem"
Komisyonun katılımcı bir biçimde kurulmasını olumlu bulduğunu kaydeden Yeni Yol Grup Başkanvekili Bülent Kaya, “Bu kapsamda Ekim’in 2024 tarihinden itibaren Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan yepyeni bir döneme hep beraber tanıklık ediyoruz bu vesileyle bu süreçte çağrıyı yapan Sayın Devlet Bahçeli’ye süreci devlet adına sahiplenen cumhurbaşkanımız ve bu süreci en güçlü desteği veren ana muhalefetinden tüm siyasi partilere teşekkür ediyoruz“ dedi.

Feti Yıldız: "Elimizdeki fırsatı heba etmeyelim"
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, sürecin önemine dikkat çektiği konuşmasında
“Kendi dışındaki siyasi partileri düşman olarak görmeyen, politik anlayışını buna göre biçimlendiren bir duruşa ihtiyacımız var” dedi. 41 yıllık ağır bir sorunun etkilerini çözmeye çalıştıklarını kaydeden Yıldız, “Ülkemizin enerjisini sömüren, sosyal maliyeti gerçekten çok yüksek bir terör belasını tarihin çöplüğüne atmak için elimizde büyük bir fırsat var bu fırsatı heba etmeyin” diye konuştu. “Birbirimizi itibarsızlaştırmak yerine anlamaya çalışalım” diyen Yıldız, komisyonun görevinin farklı görüşlerin kesişme noktalarını tespit ederek bir müşterek üretmek olduğunu ifade etti.
Toplumun tamamını kucaklayan, temel hak ve özgürlükler alanını genişleten, vatandaşların devlete güvenini pekiştiren adımlar atılırken yeni bir dil inşa edilmesi gerektiğini kaydeden Yıldız, “Sükunetle düşünüp düşmanlık körüklemeye hevesli olan tuzağına düşmeyelim” dedi.
Yıldız, 2013 çözüm sürecini de hatırlattı, o süreçte görev alanların çalışmaları için bir yasa çıkarıldığını ancak bugün böyle bir yasaya ihtiyaç olmadığını söyledi. Yıldız ayrıca komisyonun yeni anayasa yapmak gibi bir görevi olmadığını ve Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışmaya kapalı olduğunu kaydetti.
Yıldız, sürecin hiçbir ülkenin dahili olmadan ilerlemesine dikkat çekti ve “Biz bu süreci istihbarat örgütlerinin cirit attığı, her türlü entrikanın döndüğü Orta Doğu‘da kimseden yardım almadan götürüyoruz, bunda da çok başarılıyız“ dedi. Partisi MHP’nin sorumluluk aldığını ve ne yaptığını bildiğini kaydeden Yıldız, “Ülkedeki tüm mağdurların siyasi görüşü, inancı felsefesi, dünyaya bakışına aldırmadan bir eşitlik içinde bu meseleleri çözmek zorundayız“ sözleriyle konuşmasını bitirdi.

Gülistan Koçyiğit: "Güvenlikçi anlayışla çözülmez"
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, ”Bu toplantı Türkiye'de yaşayan tüm yurttaşların ortak yaşamına, hukukuna ve demokratik geleceğine katkılar sunacak” dedi.
Komisyonun kalıcı, kapsayıcı çözüm yollarının tartışılması, belirlenmesi ve çözüm aşamalarının kolaylaştırılması açısından tarihsel bir fırsat sunduğunu kaydeden Koçyiğit, “Kimlikleri dışlayıcı, tekçi sistem, demokrasinin önünde ciddi sorunlar yaratmış, Cumhuriyet'in güçlü bir demokrasiyle buluşmasını hak ve adalet temel muhtaçlık hukukunun oluşturulmasını da engellemiştir. Gelinen noktada bu sorun başta olmak üzere temel sorunlarımızın güvenlikçi yaklaşımlarla, demokrasiyi ve özgürlükleri sürekli erteleyen bir anlayışla çözülemeyeceği ortadadır” diye konuştu.
Koçyiğit, “Toplumsal barış, güçlü demokrasi, adalet, demokratik toplum ve özgürlükçü bir toplumsal sistemin inşası yalnızca bir partinin, bir siyasetin değil hepimizin sorumluluğudur. DEM Parti olarak bu tarihsel sorumluluğun bilincindeyiz ve yapıcı, çözüm odaklı bir yaklaşımla bu çalışmaları yürüteceğiz” dedi.
DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş da komisyonun tüm sorunları çözemeyeceğinin farkında olduklarını ancak çözüme giden bir yolda doğru iliklenecek ilk düğmelerden birinin komisyon olacağını söyledi.
Komisyonun yasal değişiklik önerileri yapacağını belirterek bir anayasa komisyonu olmadığını ifade eden Beştaş, mevcut duruma dikkat çekti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı bir süreçten geçildiğini belirten Beştaş, Figen Yüksekdağ, Can Atalay, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala gibi isimleri hatırlatarak “Komisyonun bu konuda inisiyatif almasını, irade ortaya koymasının önemli olduğunu vurgulamak isterim” dedi.
Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreç yalnızca Kürt halkının değil, işçilerin, kadınların, gençlerin, Alevilerin, göçmenlerin ve tüm ötekileştirilen kesimlerin hukukla yeniden buluşmasını sağlayacaktır. Bizler adalet inşa etmek için bu süreci aktif bir parçası olmaya hazırız ve bütün çabamızla emeğimizle bunun çalışmasını yürüteceğiz. Bu komisyon sadece bir diyalog platformu değil aynı zamanda tüm somut adımların atıldığı atılacağı bir çözüm zemini olmasını da temenni ediyoruz.”

Murat Emir: "Komisyonun üzerindeki şüpheleri kaldırmalıyız"
Komisyonun kurulduğu siyasi atmosfere dikkat çeken CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise şöyle konuştu:
“Anayasa’nın rutin olarak çiğnendiği bir düzenden geçiyoruz. Meclisimizin seçilmiş bir üyesi şu anda burada değil. Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları ısrarla uygulanmamaktadır. Hukuk devleti yerle bir edilmiştir. Adeta muhalif saydıkları kişilere dönük olarak bir düşman hukuku uygulanmaktadır. Ceza usul hukuku ayaklar altındadır, hukuk devleti ayaklar altındadır. Kayyım uygulamalarıyla milli iradeye müdahale edilmekte, saldırılmakta ve halk iradesi hiçe sayılmaktadır.“
Komisyonun amacının, gündeminin, karar alma yöntemlerinin, kararların nasıl hayata geçirileceğinin açık olması ve mutlaka kayda geçirilmesi gerektiğini belirten Emir, “Çünkü daha önceden belirlenmiş bir yol haritası gereğince belki de anlaşılmış, sadece dar bir gündeme saklanacak bir komisyon bizim hedeflediğimiz ve Türkiye'nin ihtiyacı olan çalışmaları yapamayacaktır. Bu nedenle komisyon gerekiyorsa uzun çalışmalıdır. Gerekiyorsa sabahlara kadar çalışmalıdır. Gerekiyorsa haftanın her günü çalışmalıdır“ ifadelerini kullandı.
Komisyonun şeffaflık üzerinden bir tartışma yapacağını ve bir meşruiyet aradığını kaydeden Emir, “Zor sorulara zor cevap bulmak için buradayız. Cesaretle ve samimiyetle çalışmak üzere buradayız. Öyleyse bu komisyonla ilgili şüpheleri, kaygıları dağıtmak zorundayız. Çünkü halkımızın bir kısmının en azından şüpheyle baktığını hepimiz biliyoruz. Burada yasa yapmak üzere öneri hazırlamak kadar, yasaların uygulanmasını beklemek kadar da bu çalışmanın içerisinde olmamız gerekiyor“ dedi.
Emir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer tutukluluk bir istisna olmaktan çıkartılıp, özellikle siyasetin dizayn edilmesi, siyasi rakiplerin bertaraf edilmesi için kullanılıyorsa, bunun olduğu bir Türkiye'de bu komisyon buna sağır, duyarsız kalamaz. Bu sorunu göz ardı ederek Türkiye demokrasisine de Türkiye'nin toplumsal barışına da herhangi bir katkıda bulunma olanağımız yoktur."
Gökçe Gökçen: "Şehit yakınlarının görüşü alınmalı"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen de komisyonun çalışma usullerine ilişkin şu eleştiri ve değerlendirmeyi yaptı:
“Çalışma amacının kapsamının, gündeminin belirlenmesi ve sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin nasıl baktığının açıklığa kavuşması açısından bu komisyonun kanunla kurulması ve katılabilecek siyasi partilere karşı kapsayıcı ve yapıcı bir üslup kullanılması, daha güçlü ve tartışmalardan uzak bir mesaj vermesini ve belki de burada şu an olmayan siyasi partilerin de katılmasını sağlayabilirdi. Bu ne yazık ki yapılamadı. Ancak şimdi komisyon adının, amacının, çalışma yöntemlerinin, gündeminin belirlenmesine dair yürütülecek tartışma sadece bu çatı altındaki bizleri değil buraya sorularını yöneltecek olan yurttaşlarımızın haklı kaygılarını gidermek adına faydalı olacaktır. Bu komisyonda şehit yakınlarının ve gazilerimizin görüşlerini doğrudan buraya gelerek paylaşmalarını ve sivil toplum örgütleri, özellikle insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ile adaletsizliğe uğrayan kişilerin yer alabilmesini komisyonun başarısı için biraz önce ifade edildiği gibi kaçınılmaz görüyoruz”.
CHP bünyesinde kurulan Demokrasi ve Adalet Komisyonu’nun 9 aydır çalışma yürüttüğünü belirten Gökçen, “Türkiye'de muhalefetin dışarıda bırakılmak istendiği, toplumsal hassasiyetlerin gözetilmediği süreçler yürütüldüğünde bu sorunun çözülmediğini, çözülemediğini hep birlikte gördük. Bir daha bu acıların yaşanmaması, herkesin kendisini devletin sahibi gibi hissedebildiği, eşit olduğunu hissedebildiği bir düzene geçilmesi en büyük ümidimiz” ifadelerini kullandı.
Gökçen, tutuklu isimler Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala, Can Atalay, Ahmet Özer, Mehmet Murat Çalık, Ayşe Barım’ı hatırlatarak, “Kürt sorunu vardır. Bunu inkar edersek de çözüme ulaşamayız. Genel anlamda demokrasi sorunun varlığını reddedersek de Kürt sorununa şimdi bakalım, demokratikleşme işini sonraya bırakalım dersek de Kürt sorununu boş verelim dersek de çözüme ulaşamayız” dedi.
Abdülhamit Gül: "Mesele güvenlik değil, gelecek inşası"
AKP Grup Başkanvekili Abdülhamit Gül, “Bu Meclis'in çatısı altında yürütülen her sağduyulu çaba milletimizin huzurunu, kardeşliğini ve birlik umudunu büyütmektedir, yükseltmektedir, yükseltecektir. Zira bugün üzerine çalıştığımız mesele sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda bu milletin kader ortaklığına dayanan bir gelecek inşasıdır” dedi.
Komisyonun siyasi, tarihi ve devlet pratiklerine önemli bir örnek teşkil ettiğini kaydeden Gül, “Farklı siyasi partilere ve dünya görüşlerine sahip olsak da, bu Meclis çatısı altında ortak duygularla aynı amaç için bir aradayız” dedi.
Gül, “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, Türkiye yüzyılı kapılarını işte bu kardeşliğin yüzyılı yaparak açma yönünde çok önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu yönüyle toplumsal mühendislik değil, kardeşlik ahdimizi tazeleme girişimi olarak bu meseleye bakıyoruz. Bu komisyon, bin yıldır et ve tırnak misali birbirinden kopmamış Anadolu'nun kadim birlikteliğini perşinlemenin bir merhalesidir. Bu komisyon, önümüzdeki döneme damgasını vuracak bir iradenin tezahürüdür” ifadelerini kullandı.
Gül, “Cumhurbaşkanımızın bu konuda ‘Baldıran zehiri gerekirse onu da içeriz‘ diyerek ortaya koyduğu çok önemli iradeyi milletimiz çok yakından bilmektedir. Bu konuda da her türlü iradeyi büyük bir kararlılıkla, cesaretle açmaya gerekirse baldıran zehirli içmeyi ama milletimizin huzurunu koruma konusunda irademizi güçlü bir şekilde sürdüreceğiz” dedi.
Ahmet Şık: "Silahların susması önceliktir"
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, komisyonun esasına dair görüş ve değerlendirmelerini ilerleyen toplantılarda ortaya koyacaklarını belirtti.
Şık, Kürt sorununu Osmanlı dönemindeki Kürt ayaklanmalarından bugüne ulusal mücadelelerin tarihselliği içinde ele aldıklarını ifade ederek, "Sermaye egemenliğinin bir sonucu ve sınıf mücadelesinin bir başlığı olarak görüyoruz. Yoksul Kürt emekçileri, Türkiye işçi sınıfının önemli bir unsurudur" dedi.
Barışın tesis edilmesinde, en başta şiddetin durmasına ve silahların susmasına ihtiyaç duyulduğunun açık olduğunu ifade eden Şık, "Bu bağlamda silahları bırakma çağrısı, PKK'nın fesih kararı, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen silah yakma töreni çok hayati adımlardır. Bu adımların atılmasından umutlanmaktayız" ifadesini kullandı.
Şık, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının istisnasız uygulanması, komisyonun bu yönde ortak, yazılı bir irade beyanı sergilemesi gerektiğini belirtti.
EMEP: "İsimde barış ve kardeşlik olmalı"
EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, komisyonun işleyişine ilişkin önerilerini yazılı olarak Meclis Başkanlığına ileteceklerini bildirdi.
Bayhan, "Biz de komisyonun isminin olabildiğince 'terör', 'terörü bitirmek', 'terör süreci', 'terörün sonlanması' gibi kavramlarla değil doğrudan, amaca hizmet eden, bin yıllık büyük sözlerle ifade edilen, tarihsel birikime uygun şekillendirilmesini istiyoruz. Aksi taktirde o sözler havada kalan sözler olacaktır. Barış, demokrasi ve eşit haklar komisyonu olması, adının böyle belirlenmesi bizim açımızdan da kıymetlidir, değerlidir" diye konuştu.
Komisyonun nitelikli çoğunlukla karar vermesinin, komisyonda, tartışmalarda itirazda bulunabilme konusunda tüm milletvekillerinin eşit haklara sahip olmasının önemli olduğunu dile getiren Bayhan, komisyon çalışmalarının ve tartışmalarının aleni olmasının da önemli olduğunu söyledi.
Bayhan, komisyon toplantı, tutanak ve raporlarının herkesin erişebileceği şekilde TBMM sitesinde yayınlanmasının yanında, basına açık şekilde kayda alınması gerektiğini de ifade etti.
Kaynak:T24




Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.