Modern tarihin en yıkıcı bölgesel savaşlarından biri İran-Irak savaşı oldu

Modern tarihin en yıkıcı bölgesel savaşlarından biri İran-Irak savaşı oldu
İran ile Irak arasında 1980'de başlayan ve galibi olmayan 8 yıllık savaş yüz binlerce insanın hayatına mal oldu, milyonlarcasını yerinden etti ve bölgenin dengelerini uzun yıllar boyunca derinden etkiledi.

TİGRİS HABER - Orta Doğu’nun kalbinde 1980 ile 1988 yılları arasında yaşanan İran–Irak Savaşı, modern tarihin en yıkıcı bölgesel savaşlarından biri olarak hafızalara kazındı.

İran-Irak savaşı sadece iki ülkenin sınır anlaşmazlığı değil, aynı zamanda ideolojik, dini ve jeopolitik bir hesaplaşmaydı.

Çatışmanın temelinde sınır anlaşmazlıkları, ideolojik farklılıklar ve bölgesel liderlik mücadelesi bulunuyordu. En önemli ihtilaf noktası, iki ülke arasında Basra Körfezi’ne açılan Şattü’l Arap (Arvand Rud) Nehri üzerindeki hak talepleriydi. 1975 Cezayir Anlaşması geçici bir çözüm getirmiş olsa da, Irak bu anlaşmayı devrim sonrası ortamda feshettiğini ilan etti.

1979’da gerçekleşen İran Devrimi ise gerilimi artırdı. Yeni yönetim bölgedeki monarşilere ve laik Arap rejimlerine karşı meydan okuyucu bir politika izlerken, Irak yönetimi bunu ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak algıladı. Aynı zamanda Saddam Hüseyin, bölgesel liderlik iddiasını güçlendirmek amacıyla askeri çözümü tercih etti.

Savaşın başlaması ve ilk aşama

Savaş, Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in sınırda yer alan ve Arapların yaşadığı İran'ın Huzistan eyaletinin iki önemli kenti Abadan ve Hürremşehr'e 22 Eylül 1980'de saldırmasıyla başladı.

İlk hedef, sınır bölgelerindeki şehirleri ele geçirerek hızlı bir zafer kazanmaktı ancak beklenen olmadı. İran ordusu kısa sürede toparlandı ve direniş gösterdi.

İran'ın ilk tepkisi, sadece ilerleyen Irak birliklerini değil, aynı zamanda Irak'ın Basra limanını da bombalamak oldu. Aynı günlerde Tahran ve Bağdat karşılıklı bombalandı. Eylül ayının sonunda Irak ordusu Abadan ve Hürremşehr kentlerini abluka altına almıştı ancak kış gelmeden bitirmek istediği savaşta istediği sonuca gidemiyordu. 1980'in kış ayları boyunca yapılan barış girişimleri başarısız oldu ve 1981 Nisan ayından itibaren savaş yeniden alevlendi.

1982’ye gelindiğinde İran ordusu karşı saldırıya geçti. Hürremşehr gibi işgal altındaki bölgeler geri alındı. Bu tarihten sonra savaş, Irak’ın hızlı zafer planlarının çöktüğünü ve uzun soluklu bir çatışmaya girildiğini gösterdi.

İran, topraklarını geri aldıktan sonra Irak içinde ilerlemeyi hedefledi. Özellikle Basra yönünde büyük saldırılar düzenlendi ancak Irak ordusu güçlü savunma hatları kurmuştu. Çatışmalar, iki tarafın da büyük kayıplar vermesiyle sonuçlandı. Bu dönemde savaş, siper savaşlarına dönüştü ve cephe hattı neredeyse hareketsiz hale geldi.

Yıpratma dönemi ve kimyasal silahların kullanımı

Savaş, 1984'ten itibaren her iki taraf için de yıpratma savaşı niteliği kazandı. İran, insan gücüne dayalı saldırılar ile öne çıkarken Irak, daha güçlü hava kuvvetleri ve modern silahlarla karşılık verdi.

Bu dönemin en dikkat çekici boyutu, Irak’ın kimyasal silah kullanımını sistematik hale getirmesi oldu. Özellikle hardal gazı ve sarin gibi sinir gazları, İran askerlerine ve İran'ın iç bölgelerindeki sivillere karşı kullanıldı.

Irak, savaş boyunca, 1984'de Mecnun Adaları'nda, 1986'da Basra yakınlarındaki Fevziye Cephesi'nde, 1987'de Serdeşt'te ve 1988'de Halepçe'de büyük çaplı kimyasal silah saldırılarında bulundu. Bu saldırılarda, binlerce asker ve sivil hayatını kaybetti, on binlercesi de kalıcı sakatlıklara maruz kaldı.

Birleşmiş Milletler uzman heyetleri, 1984’ten itibaren hazırladıkları raporlarda Irak’ın kimyasal silah kullandığını teyit etti. Ancak uluslararası toplum bu konuda ciddi yaptırımlar uygulamadı.

Tanker savaşları ve İran-ABD çatışması

1984’ten itibaren savaş, sadece kara cephelerinde değil, Basra Körfezi’nde de şiddetlendi. "Tanker Savaşı" olarak adlandırılan bu süreçte İran ve Irak, birbirlerinin petrol ihracatını hedef aldı. İlk olarak Irak, İran’ın Harg Adası’ndaki petrol tesislerini bombaladı. İran da buna karşılık Körfez’den geçen petrol tankerlerine saldırarak Irak’a destek veren Körfez ülkelerini hedef aldı.

ABD donanması da 1987’den itibaren doğrudan devreye girerek Kuveyt tankerlerini korumaya başladı. 1987'nin sonlarına doğru İran, bölgedeki ABD donanmasıyla kontrollü çatışmalara girmeye başladı. 14 Nisan 1988'de ABD güçlerine ait güdümlü füze fırkateyni USS Samuel B. Roberts İran güçlerinin Körfez'e döşediği deniz mayınına çarptı ve ağır hasar aldı.

Bu olayın ardından ABD, 18 Nisan 1988'de Basra Körfezi'ndeki İran güçlerine karşı "Peygamber Devesi Operasyonu" adını verdiği saldırıları başlattı. Saldırı kapsamında iki İran petrol platformuna ve İran'ın bölgedeki en büyük savaş gemisi Sehend ile Cuşan gambotunu hedef alan ABD güçleri, 56 İran askerini öldürdü. Saldırı sırasında İran’ın düşürdüğü helikopterdeki 2 Amerikan askeri de öldü.

Tanker Savaşı, küresel petrol piyasalarını doğrudan etkiledi ve savaşın uluslararası boyutunu daha da büyüttü.

Bölge ülkelerinin pozisyonları

Türkiye, savaş boyunca tarafsızlığını korudu ve her iki ülkeyle de iyi komşuluk ilişkilerini sürdürdü. ABD, Sovyetler Birliği, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri genel olarak Saddam'dan, Suriye ve Libya da İran'dan yana tutum aldı. Irak'ın savaşı sürdürmesinde Arap ülkelerinden aldığı ekonomik destek belirleyici oldu. ABD ise Irak'a ekonomik ve askeri destek vermekle birlikte, İran'la da İran-Kontra skandalıyla açığa çıkan görüşmeler gerçekleştirdiği ortaya çıktı. 1986'da açığa çıkan görüşmeler, ABD yönetiminin savaş sırasında Ronald Reagan'ın başkanlığı döneminde, İran'a silah satıp elde ettiği gelirleri Nikaragua'da dönemin solcu yönetimini devirmeye çalışan kontraları desteklemek için kullandığını ortaya çıkardı.

Irak'ın zaferi ile başlayan savaş, İran'ın direnişiyle galibi olmadan sonuçlandı

Yaklaşık bir milyon kişinin ölümüne, iki milyon kişinin yaralanmasına, milyarlarca dolar ekonomik zarara, milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden olan savaş, her iki ülkede de ağır yıkımlara yol açtı. Irak'ın zaferleri ile başlayan savaş, İran'ın direnmesiyle yıpratma savaşına dönüştü ve galibi olmadan sonuçlandı.

Savaş, iki tarafın da kabul ettiği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 598 sayılı kararıyla 20 Ağustos 1988'de sona erdi. Barış görüşmeleri için eski İran Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani görevlendirilirken, Humeyni Irak'la savaşı durdurma kararının kabul edildiğini açıkladığında, o sırada İranlılara yaptığı konuşmada kararın "bir bardak zehir içmek gibi" olduğunu söyledi.

Savaşın sona ermesini takip eden birkaç hafta içinde İran güçleri, Irak topraklarını tahliye ederek 1975'teki Cezayir Anlaşması'nda öngörülen sınırlara çekildi. Kararın 3. fıkrası ve Cenevre Konvansiyonu tüm esirlerin ivedilikle serbest bırakılmasını öngörüyordu.

Ateşkesin ardından Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan barış görüşmelerinden bir sonuç alınamadı. İran, görüşmeler için ön koşul olarak topraklarındaki tüm Irak askerlerinin çekilmesini isterken, Irak Şattü’l Arap suyolu üzerinde ortak denetim kurulmasında ısrar etti. İki ülke arasındaki barış, ancak Irak’ın Kuveyt’i 1990 Ağustos ayında işgalinden sonra ABD ile savaşa tutuşma korkusuyla İran'dan aldığı toprakları geri vermesiyle gerçekleşti.

Son savaş esiri değişimi 2003 yılında gerçekleşti. Son olarak dönemin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin 11 Mart'taki Bağdat ziyaretinde, 1975 yılında imzalanan ancak daha sonra iptal edilen Cezayir Anlaşması'na dönüş kararı alındı ve dönemin İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, bunu "Saddam savaşının kalıntılarından biri daha ortadan kalktı" diye yorumladı. Taraflar Şattu'l Arap su yolunun ortak şekilde temizlenmeye başlanması kararı aldı.

Savaşın bir tarafını oluşturan İran’da, bugüne kadar konuyla ilgili yaklaşık yüzlerce sinema filmi çekildi, onlarca kitap yazıldı, müzeler açıldı ve her yıl birçok anma töreni düzenleniyor. Savaşın diğer tarafı Irak’ta ise Saddam rejimi yıkıldığı için o dönemki iddiaları sahiplenilmedi.

Kaynak:Anadolu Ajansı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.