Vahap Çoşkun: AK Parti’nin reformları MHP’ye bağlı

Vahap Çoşkun: AK Parti’nin reformları MHP’ye bağlı
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Vahap Çoşkun, hükümetin reform çalışmalarının MHP’ye bağlı olduğunu söyledi. Arınç’ın istifası, Arslan’ın disipline sevk edilmesiyle ilgili konuşan siyasetçi Sebgetullah Seydaoğlu ise, demokrat ve barış isteyenlerin AK Parti’den uzaklaştırıldığını söyledi.

Norşin Öncel - Özel

TİGRİS HABER - AK Parti’nin ağır toplarından Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’ndan istifa ettiği, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yeniden Çakıcı’yı övdüğü gün AK Parti’nin 22 ve 23’üncü dönem Diyarbakır Milletvekili M. İhsan Arslan oybirliğiyle disiplin kuruluna sevk edildi. AK Parti 24 ve 26’ncı dönem Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu da 2015’de katıldığı bir YPG’li cenazesi yüzünden ifadeye çağrıldı. Bölgenin deneyimli siyasetçilerinden eski HDP Milletvekili Altan Tan, eski ANAP Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu ve Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Vahap Çoşkun, AK Partinin yargı reformu, Erdoğan’ın ‘Kürt sorunu yok’ açıklaması, Arınç’ın istifası, Arslan’ın disipline sevk edilmesi gibi konularda önemli tespitlerde bulundu. 

Kürt sorunu yok demek’ umutları kırdı

Arınç’ın istifası, Arslan’ın disipline sevk edilmesi ve Enrarioğlu’nun ifadeye çağrılmasını yorumlayan eski Milletvekili Segbetullah Seydaoğlu, AK Parti’nin Kürtlerden uzaklaştığını söyledi. Seydaoğlu şunları söyledi, “Bölgede toplumsal barışı isteyen benim gibi kanaat önderleri, aydınlar ve demokratlar diskalifiye ediliyor. Oysaki sayın Recep Tayyip Erdoğan 2005 yılındaki konuşmasında devlet adına bir özeleştiri yapmıştı ve büyük bir açılım olacaktı. Ancak son 5 yılda AK Parti resmi ideolojisi MHP’nin eksenine kaydı. Son olarak sayın Erdoğan’ın ‘Kürt sorunu yoktur’ demesi milyonlarca insanın beklediği toplumsal barış için umutları kırdı” ifadelerini kullandı. 

Bölgeyi temsil eden kişiler uzaklaştırılıyor

Bölgeyi temsil eden siyasetçilerin dışlandığını dile getiren Seydaoğlu, “Bülent Arınç, İhsan Arslan ve Galip Ensarioğlu’na yönelik anti demokratik tavırlar, Diyarbakır üzerinde genelde Doğu Güneydoğuyu temsil eden kişilerin uzaklaştırılması endişelere sebep oldu. Güneydoğu bölgesini Mehmet Ağar yönetmek istiyor. Bu bir antidemokratik iştir. Diyarbakırsız Türkiye olmaz, Diyarbakır olmadan siyaset olmaz, Diyarbakır olmadan iktidar olmaz çünkü Türkiye’deki 25 milyon seçmenin iradesidir, sembolüdür” şeklinde konuştu. 

Devlet mantığı ile Türkiye yönetilmek isteniyor

MHP’nin geçmiş yıllarda da birçok partiyi yok ettiğini söyleyen Seydaoğlu, “2002 yılında MHP ülkeyi seçime götürdü. Bu durum birçok partiyi olumsuz etkiledi. Çünkü MHP iktidarı istemiyor, devleti ele geçirmek istiyor. MHP ‘Benim iktidara ihtiyacım yok, % 90 kadrom olsun yeter’ diyor. Bugün de aynı durum söz konusudur. Bugün Türkiye’yi yöneten insan MHP yönetiyor. Bodrum’da Ağar ve Çakıcı poz veriyor, bu tehlikeli bir fotoğraf. Yani benim şahsen büyük umutlarım vardı. Bu umutlarımız tükeniyor, umutlarımızın barışçıl demokratik bir parlamento içerisinde dünya’yı yeniden entegre etmektir. Devlet mantığıyla Türkiye yönetilmek isteniyor çok tehlikeli bir iş” ifadelerini kullandı. 

MHP hukuki reforma izin vermez

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Çoşkun ise, AK Parti iktidarının 2015 yılında MHP ile ittifak yaparak çok ciddi bir çizgi değişikliğine gittiğini söyledi. Bu ittifakın ardından AK Partinin milliyetçilik konusunda sert bir politika yürüttüğünü belirterek, “Bu konuda herhangi bir açıklamayı kabul etmiyor. Şimdi bu son yaşananlardan aslında bunu gösteriyor. Yani hem Arınç’ın hem İhsan Arslan’ın hem de Galip Bey’in hakkında yapılan işlemler, Ak Parti’nin tercihinin Cumhur ittifakından yana olduğu ortaya koyuyor. Arınç hukuk reformun dillendirildiği dönemde Demirtaş’ın tutukluluğunun yanlış olduğunu söyledi. MHP dışında hiç kimse bunu eleştirmedi. Bu durumun Cumhur ittifakında ciddi bir krize yol açma ihtimali vardı, onun önüne geçti. Erdoğan tercihini Cumhur İttifakından yana kullandı. İhsan Arslan özellikle Kürt meselesinde hükümetin yanlış yaptığını ifade etti, buna da önemli eleştiriler MHP tarafından geldi. Burada yine tercihini Cumhur İttifakından yana kullandı. Şunu söyleyeyim ittifakın birleşeni ekonomi alanında bir takım düzenlemeler yapacaksan yap, burada herhangi bir problem yok, bunu biz kabul ederiz. Ama hukuken ve siyasetten hukuki ve siyasi alanda reform çağrıştıracak herhangi bir etkinliğe müsaade etmeyiz. işte Bülent Arınç'a İhsan Arslan'a gösterilen bu tepkilerde bunun eseri” diye konuştu. 

Ekonomik reform olur

Yargı reformuyla ilgili de görüşlerini dile getiren Çoşkun, “Adalet Bakanı çıkıyor açıklamalar yapıyor. ‘Adalet yerini bulsun istersen kıyamet kopsun’. Bunları gerçekleştirecek olan kim, kime söylüyor. Nasıl hangi reformdan bahsedebilirsiniz. Ben keskin reformlar yaşanacağını düşünmüyorum. Dolayısıyla bu çok ciddi bir değişim değil. Reformdan bence kastedilen özellikle ekonomiyi toparlamaya yöneliktir. Türk ekonomisinde son 5 yıldır dolar artıyor, işsizlik artıyor, istihdam düşüyor, hayat pahalılığı artıyor. Devlet içindeki bir takım demokratlar ya bu böyle artık gitmez dediler. Doğal olarak bir takım değişiklikler yapıldı” dedi.

AK Parti’den uzaklaşmaların nedeni MHP

AK Parti’den uzaklaşmalarda MHP’nin de etkisinin olduğunu belirten Tan, şöyle konuştu: “İktidar bir noktada MHP’nin ipoteği altında. Rakamsal destek olarak, müttefik olarak MHP’yi seçti ve bu yeni değil, 5 yıl öncesinden olan bir hadise. İktidar 5 yıl önce MHP’yi seçti ve onunla yollarını ayırdığı vakit yeni bir ittifak araması lazım. AK Parti iktidarı 3 sacayağı üzerindedir. Birincisi İslamcılar. Tabii buna muhafazakârlar diyen de var, dindarlar diyen de var, Müslüman kitle diyen de var. İkincisi; Kürtler var. Üçüncüsü ise liberaller var. Ama zaman içinde AK Parti hem İslami kesimin belli bir bölümü ile kavgalı bir duruma düştü (Gülen Cemaati ile önce içli dışlı olunması ve sonra yollarının ayrılması) hem Kürtlerle bir yol ayrımına girdi hem de liberallerin büyük bir kısmı ayrıldı. Şimdi bu 3 kesim ile de ittifak bozuldu. Hal bu ki, Özal’dan bu yan bu 3 ittifak değişimin motoruydu ve Türkiye’yi rahatlatan bir ittifaktı. AK Partinin şuan ki ittifakı kimlerledir: AK Parti, ulusalcılar (Hem MHP’deki ulusalcılar hem de Kemalist ulusalcılar), Ergenekon’dan yargılananlar. Şimdi bu ittifakın Türkiye’yi götüreceği yerin bir sonu yok. Ben buna İkinci Cumhuriyet dedim. Birinci Cumhuriyet, bir Kemalist cumhuriyetti.   İkinci Cumhuriyet; muhafazakâr, milliyetçi, ulusalcı ittifakı ama bunların Türkiye’yi bu patinajdan çıkarma şansı yok. Mutlaka Üçüncü Cumhuriyet’te, yeni dönemde yine eski fabrika ayarlarına dönülmesi lazım. En geniş anlamıyla Müslüman, dindar, muhafazakâr, İslami kesim ve artı Kürtlerin, liberallerin yeniden bir program etrafında uzlaşmaları, birleşmeleri lazım. Tabii bu ittifakın kimle olacağı belli değil. Tamam, AK Parti ile olmaz. Niye, çünkü büyük bir tır metaforunu kullanırsak; AK Parti büyük bir tır olarak dar bir sokağa girdi ve buradan çıkması, geri dönüş için manevra alamsı epey zahmetli. AK Parti sıkıştı ve dönmek istese de yapamaz. Bunun için MHP ile ittifakını sonlandırması, yeni bir ittifak kurması, kadrolarını yenilemesi, zihniyetini fabrika ayarlarına getirmesi vs. bu epey zor bir iş. Peki, AK Parti bunu yapamaz ama kim yapar? Ortada bu işi yapacak olan da yok. Cenaze yerde. Büyük bir sıkışıklık var. O yana dönüyor olmuyor bu yan dönüyor olmuyor. İktidar kendini değiştirsin diyorsunuz değiştiremiyor. Muhalefet toplansın halkın önüne bir alternatif koysun diyorsunuz o da olmuyor. Yani, Türkiye Muharrem İnce ve Mustafa Sarıgül ile mi kurtuluşa erecek? Tablo bu.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum