VİDEO - TMMOB: 5 No.lu’da gizlenen nedir?

 Özel Haber
TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu, Diyarbakır 5 No.lu cezaevinin müze yapılması sürecinin şeffaf yürütülmediğini ve kendilerinin araştırma yapma isteklerinin cevapsız kaldığını belirtti.

TİGRİS HABER - TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu, kendi odalarında Diyarbakır 5 No.lu cezaevi ile ilgili açıklama yaptı. Açıklama komisyon üyesi Şerefhan Aydın tarafından okundu.

Cezasızlık politikası mevcut

Aydın, Devletin işlediği suçlardan ötürü yüzleşmeden uzak olması cezasızlık politikalarını beraberinde getirdiğini belirterek, “Devletlerin geçmişte kendi eliyle işlediği suçlar ya da toplumsal hafızada yer etmiş travmalar konusunda yüzleşme kültüründen uzak bir durumda olduğu bilinmektedir. Bizzat devletler tarafından, devlet politikası olarak yürütülmüş kimi fiillerde, devlet görevlilerince veya görevlilerce yönlendirilip, korunup kollanan suçlular tarafından işlenmiş suçlarda artık cezasızlık genel bir uygulama halini almıştır. Diyarbakır 5 No.lu askeri cezaevi de bu örneklerden biridir. Bu konuda etkili soruşturmalar yapılmaması, mağdurlardan samimi bir özür dilenmemiştir. Bu suçların bir daha işlenmeyeceğine, işlenmesi durumunda dahi cezasız kalmayacağına dair ciddi bir yasal güvence verilmemiştir. Özcesi devlet toplumda güven oluşturabilecek bir adım atmamıştır. Bu konuda uluslararası çağrılar veya AİHM benzeri, Türkiye’nin de taraf olduğu kurumlarca verilen hükümler dahi yeri geldiğinde ya unutuldu, ya bunlara ayak direnildi. Yani geleneksel devlet politikası ve kibri terk edilmedi. Suç işleme, suçluyu cesaretlendirip kollama, mağdurları daha da mağdur etme tarihinin en acı örneklerin biri, 12 Eylül Dönemi’nin suç eseri olan mekân, Diyarbakır 5nolu askeri Cezaevidir. Kentimiz bu konuda acı bir hatıraya ve üne sahiptir.” dedi.

İhlal edilmeyen insan hakkı ihlali kalmadı

Hak ihlallerine değinen Aydın, “1980 yılında açılan Diyarbakır 5 No.lu Askeri Cezaevi, 2022 yılında kapatıldığı bilgisi kamuoyuyla paylaşıldı. Açılmasının hemen akabinde gerçekleşen 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından askeri yönetime devredilen cezaevi, özellikle Kürt halkının hafızasından uzun yıllar silinmeyecek insan hakları ihlallerinin merkezi olmuştur. Askeri darbe sonrasında, bu cezaevinde tutulan mahpuslara çok ağır fiziki ve psikolojik işkenceler yapılmış, çok sayıda mahpus bu ağır işkence koşulları altında yaşamını yitirmiş, ihlal edilmeyen temel insan hakkı neredeyse kalmamıştır.

Diyarbakır 5 No.lu Askeri Cezaevinin, ülkede hakikat ve yüzleşme mekanizmasının sağlanabilmesine aracılık edecek en önemli canlı, kollektif hafıza mekânlarından biridir. Burada yaşanan hakikati açığa çıkarmak, yüzleşmeyi sağlamak, yaşanılanları canlı tutmak ve bir daha bu denli ağır travmaların yaşanmaması için büyük anlam ifade etmektedir.

Geçmişle gelecek arasındaki köprü olan bellek ve bellek yoluyla aktarılan hafızanın yok edilmemesi geçmişin yeni nesillere aktarılması gerekmektedir. Ancak bu durumu mekânların değişimi yoluyla yok etmek geçmiş toplumların yaşadığı acı ve sevinçlerin nesillere aktarılmasını engellememek, kültürel mirasın devamlılığı acısından önemli ve gereklidir.” İfadelerini kullandı.

Başvurularımız cevapsız kaldı

Aydın, cezaevinde olup bitenleri araştırmak için başvuru yaptıklarını ancak cevapsız kaldığını belirterek, şu ifadeleri kullandı. “Halkın ve üyelerimizin kaygılarını gidermek adına 16.08.2023 tarihinde Diyarbakır Rölöve Anıtlar Müdürlüğüne cezaevi kampüsünde olup bitenleri incelemek ve mevcut halini belgelemek adına inceleme müsaadesi için başvuruda bulunduk. Bugün itibariyle de henüz bir yanıt verilmiş değildir. Bunun üzerine direkt 29.09.2023 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığına başvurduk, ancak henüz bakanlıktan da herhangi bir yanıt alabilmiş değiliz. Resmi yazışma yönetmeliğinin Madde 33-(1) fıkrasına göre kurumların bilgi ve belge talep yazılarında talebin kendilerine ulaşmasından itibaren en geç on beş iş günü içerisinde mevcut yazıya yanıt vermek zorundadır. Yani bu kurumlar yazılarımıza yanıt vermeyerek suç işlemektedirler. Kurumların bu umursamazlığı hatta yasayı hiçe sayan tutumu yukarıda bahsettiğimiz cezasızlık politikasının bir yansıması olarak okumaktayız.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.