Darbe mağdurlarının sevinci “buruk”

Darbe mağdurlarının sevinci “buruk”
12 Eylül mağdurları: “Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya ile ilgili verilen karar Türkiye’de bir ilktir. Ancak buruk bir sevinç yaşıyoruz. Tüm darbecilerin yargılanmasını istiyoruz.”

Mehmet PİŞKİN/Gencer ARPACI

DİYARBAKIR - 12 Eylül 1980 askeri darbesi döneminde tutuklanarak, cezaevlerine konulan ve yıllarca ağır işkencelere maruz bırakılan mağdurlar, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın, “darbe” ve “muhtıra” suçlarından “müebbet hapis cezasına” çarptırılmalarını ve “rütbelerinin” sökülerek,  “orgenerallikten erliğe” düşürülmesi ile ilgili mahkeme kararını Tigris Haber’e değerlendirdi. Kararın kendilerinde “buruk bir sevinç” yarattığını vurgulayan 12 Eylül mağdurları, tüm darbecilerin sadece “darbe” suçundan değil, aynı zamanda “cinayet ve işkence” suçlarından da yargılanması gerektiğine dikkat çekti.

“Türkiye tarihinde bir ilk”

Diyarbakır 78'liler Dayanışma ve Araştırma Derneği Başkanı Gani Alkan, kararın Türkiye tarihinde bir ilk olduğuna dikkat çekerek, “Bu olumlu bir adım. Bunun sevindirici bir yönü var. Sevindirici olan tarafı ise, Türkiye tarihinde ilk defa darbe yapanların yargılanmasıdır. Türkiye tarihinde ilk defa darbe yapanlar ceza aldı” dedi.

Ancak Evren ve Şahinkaya’nın sadece “darbe” yapmaktan ceza aldığına işaret eden Alkan,

“Mahkeme bu iki kişiye sadece anayasayı değiştirme ve devletin bütün kurumlarına el koymaları nedeni ile ceza verdi. Ancak bunlar cinayet ve işkenceden de yargılanmalıdır. Bunun yanı sıra, darbeyi bu iki kişi tek başına yapmadı. Bu darbenin askeri, polis, sivil ve yargı ayağı vardır. Darbede parmağı olan herkes yargılanmalı. Türkiye de yeni bir süreçten, demokrasiden bahsediyorsak bu önemli bir gelişmedir. Ancak belirttiğim gibi yetersizdir” diye konuştu.

Mahkemelerin birbirleriyle çeliştiğini da anlatan Alkan, kendilerinin darbecilerle ile ilgili Diyarbakır’da açtığı davanın “zamanaşımı” nedeniyle kabul edilmediğini anımsattı. Ancak Ankara’daki mahkemenin “işkence suçunun zaman aşımı süreci yoktur” dediğini hatırlatan Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü.

“12 Eylül darbesi ile bağlantılı herkes ve her olay yargılanmalıdır. Taksim ve Maraş dosyaları açılmalıdır. Darbe öncesi yapılan provokatif eylemler incelenmelidir. Diğer illerde açılan davalar görülmelidir. Biz bu işin, bu davaların takipçisi olmaya devam edeceğiz. Çünkü bunun mağduriyetini yaşadık. Hem biz yaşadık hem de Türkiye yaşadı. İnsanlar bıyığından, giyiminden dolayı sürgün edildiler. O dönem işlenen tüm suçlar cezalandırılmalı.”

“Mirasçılarından da davacıyım”

12 Eylül darbesi döneminde yılarca Diyarbakır Cezaevi’nde işkencelere maruz kalan Mim Yavuz Binbay, kararın başta mağdurlar olmak üzere Türkiye halkları için sevindirici bir olay olduğuna dikkat çekerek, “Bu karar artık Türkiye’de insanlığa karşı işlenmiş suçların kalmayacağının tescili olması anlamında önemli bir karar. Bunu demokrasinin büyük bir zaferi olarak görüyorum. Biz 12 Eylül mağdurlarının mücadelesinin büyük bir zaferi olarak değerlendiriyorum. Bu yargılamanın olacağını daha önce yargılandığım dönemde fırsat bulduğum her duruşmada belirtmiştim. Bugün, o dönemki savunmalarımda, belirttiğim o yargılama gerçekleşmiş oldu” dedi.

Kararın yargılamanın ilk aşaması olarak yerinde ve uygun olduğuna da dikkat çeken Binbay, “İkinci aşaması olarak da dava dilekçemde de belirttiğim gibi ‘darbecilerin reddi miras yoluna gitmemiş olan ve ya mahkeme süresince reddi mirasta bulunmayacak olan mirasçılarında da davacıyım’ safhasını da başlatacağım. Ayrıca maddi ve manevi tazminat safhası başlamış olacak. En önemlisi insanlık sucu islemekten mahkûm edilen bu iki mahkûmun yaş veya saglık problemleri bahane edilmeden Pinochet gibi tutuklanarak cezaevine konması gerekmektedir. Bunu bekliyorum” diye konuştu.

O dönemde görev yapmış ve suça ortak olmuş yöneticilerin de yargılanması ve aynı cezaya çarptırılması gerektiğini ifade eden Binbay, “Bu aşamadan sonra çabamız yönde olacak. Ama bu aşamada kararı hukukun bir zaferi olarak değerlendiriyorum” dedi.

“Bizimkisi buruk bir sevinç”

12 Eylül mağdurlarından yazar İsa Tekin ise, kararın kendilerinde buruk bir sevinç yarattığını söyledi. Bunun nedeninin ise Evren ve Şahinkaya’nın sadece darbe yapmaktan yargılanmasının olduğunu vurgulayan Tekin, “Adam öldürmek ve işkenceden de yargılanmalılar. Biz bununla ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı nezdinde dava açtık. Umarız kabul edilir ve adam öldürmek ile işkenceden de yargılanırlar. Ancak bu işin teselli boyutu da şudur ki; bu insanların generallikten erliğe düşürülmesi” dedi.

Kararla ilgili halen tereddütlerinin de olduğuna işaret eden Tekin, çünkü kararın bir de Yargıtay aşamasının olduğuna dikkat çekti. Tekin, darbeyi iki kişinin yapmadığını, 600 kadar rütbeli insanın da bu işin içerisinde olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Onlarla ilgili bir yargılama da olmadı. Bu da eksiklik ve dava daha da genişletilmeli. Ayrıca o dönemin mağdurları olarak bizler mahkemeye müdahil olmak istediğimiz yönünde dilekçe vermiştik. Ancak hiçbirimiz davaya müdahil olamadı. Bizlerin de davaya müdahil edilmesi gerekiyor.”

Evren ve Tahsinkaya’nın miraslarına el konulmasını da isteyen Tekin, “Çünkü Ankara’daki yargılanmalar döneminde bir hukukçu, 1984 yılında Avrupa’da yayımlanan bir dergide Tahsin Şahinkaya’nın en zenginler arasında ilk 100’de olduğu söyledi. Dolar zengini olduğu söyleniyor” diye konuştu. 

Tekin, darbecilerin yargılanmasına Diyarbakır’da devam edilmesini de isteyerek, “Çünkü Diyarbakır Cezaevi 12 Eylül dönemi için önemli bir yer tutar. Bugün bile Türkiye’nin içerisinde bulunduğu siyasi ortamın oluşmasında Diyarbakır Cezaevi mihenk taşıdır. Bu nedenle darbecilerin yargılanması için Diyarbakır’da bir mahkeme kurulmalı ve diğer hesaplarda görülmelidir” dedi.

 

Rakamlarla 12 Eylül

İşte rakamlarla 12 Eylül Darbesi'nin toplumsal travmasının bilançosu:

- Bir milyon 683 bin kişi fişlendi, bir milyona yakın kişi gözaltına alındı.

- Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

- 7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi. Bu cezalardan 50'si infaz edildi.

- 71 bin kişi "irtica" ve "komünizim propagandası" suçlamasıyla, 98 bin kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.    

- 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.

- Yaklaşık 300 kişi gözaltındayken öldürüldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.

- 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

- Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.