DOĞDUĞUN TOPRAKLARA BİR GÖNÜL BORCUN OLMALIDIR

DOĞDUĞUN TOPRAKLARA BİR GÖNÜL BORCUN OLMALIDIR
Selda Çiçek Veske ile; konaklama sektörü, Diyarbakır’ın turizm açısından önemi, Diyarbakır’lı iş insanlarının kendi doğdukları topraklarda yapacağı yatırımın önemine ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik

Küçükken babasının kırtasiye dükkânında yardım ederek çalışma yaşamına ilk adımını attı. Daha sonraları okuduğu dönemlerde de çalışma hayatından kopmadı. Yaz tatillerinde çalıştı. Endüstri Mühendisliğinden mezun olduktan sonra ailesine ait mermer fabrikasında çeşitli bölümlerde görev aldıktan sonra; yine ailesinin işlettiği Hilton Garden Inn Otelinde de çeşitli görevleri yürüttü. Daha sonrala; otelin işletilmesinden sorumlu müdür olarak görev üslendi.

DTSO Kadın Meclisi üyeliğinin yanında çeşitli STK’lara da üye olan Selda Çiçek Veske ile; konaklama sektörü, Diyarbakır’ın turizm açısından önemi, Diyarbakır’lı iş insanlarının kendi doğdukları topraklarda yapacağı yatırımın önemine ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik.

DOĞDUĞUN TOPRAKLARA BİR GÖNÜL BORCUN OLMALIDIR

MÜMİN AĞCAKAYA / ÖZEL RÖPORTAJ

İş hayatına ne zaman başladınız?

Benim ailem özel sektörle uğraşıyor, babam esnaf kökenli. Annem ev hanımıdır. Babam daha önce kırtasiye sektöründeydi. Yazları sık sık babamla kırtasiye dükkânına giderdim. Kalem, defter, boyama kitaplarına bakma, onlarla uğraşmayı çok seviyorduk, hem oyun gibi görüyor hem de işi öğrenmeye çalışıyorduk. Ama gerçek manada iş hayatına üniversitede başladım. Yazları staj yapıyordum, okul sezonunda da part-time çalışıyordum. Mesleğimden farklı sektörlerde de çalışıyordum. Resmi olarak 2012'de okul bitince Diyarbakır'a döndüm ve burada çalışmaya başladım.

dogdugun-topraklara-bir-gonul-borcun-olmalidir.jpg

Hangi okuldan mezun oldunuz?

Lise ve Ortaokulu Diyarbakır da okudum. Ankara Başkent Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Bulunduğum sektöre biraz farklı gibi görünüyor ama aslında Endüstri Mühendisliği çok geniş bir bakış açısına sahip. Hastane, fabrika ve otel gibi kurumlarda yöneticilik üzerine eğitim aldım.

Okulu bitirip Diyarbakır’a geldikten sonra bu iş hayatına mı başladınız?

Öncesinde ve üniversite döneminde de çalışıyordum. Çalışmak ilgimi çekiyordu. Üniversitede çalışmaya ihtiyacım yoktu. Çünkü ailem her zaman destekliyordu. İş hayatında ailemle çalışacağımı bildiğim için; farklı iş yerlerini görmek istedim. Hatta bir patron nasıl olur? Bir işçi olursan nasıl olur? Emir almayı öğrenmek istedim. Çalışarak nasıl hayatımı kazanacağımı ve ne tür zorluklarla karşılaşacağımı öğrenmek istedim. Bir yerde de sosyal sorumluluk için çalışıyordum. Para almadan ve çalıştığımın karşılığında hiçbir şey almadan da çalışıyordum. Ama resmi olarak 2012 yılının Eylül ayında çalışmaya başladım.

Şimdi hangi sektörlerle ilgileniyorsunuz?

Önce maden sektöründe başladım. Endüstri mühendisliğinin en önemli özelliklerinden biri de sanayi sektöründe için yaratılmış olmaktır. Aileme ait bir mermer fabrikası vardı. Burada yaklaşık 3 yıl çalıştım. İş sağlığı ve iş güvenliği, dış ticaret, pazarlama, insan kaynakları, üretim gibi farklı departmanlarda görev aldım. Üç yılın sonunda aileme ait olan Hilton Garden Inn Otel’inde görev almaya başladım. Burada da insan kaynakları pozisyonu ile başladım. Personel haklarını, kanunları, yönetmelikleri, işe alım ve mülakat tekniklerini öğrendim. Sonra satış pazarlama departmanına geçtim. Çünkü bir otelde yönetici olabilmek için önce o oteli nasıl tanıtabilirsiniz? Sorusuna cevap verebilmek lazımdır.

Bu sektörün en önemli bölümü de satış pazarlama bölümüdür. Çalıştığım dönemde Sur olayları vardı. Diyarbakır çok ciddi sıkıntılar yaşadı. Dışarıdan bir genel müdür transfer etmek çok zordu ve ciddi problem yaşıyorduk. Diyarbakır'da hali hazırda o dönemde kalifiye bir müdür bulamıyorduk. Sonra Hilton ve ailem oturup karar aldılar. Dediler ki; bizden birini yetiştirelim. Bizden biri bu işin başına geçsin. Ben önce geçici olarak genel müdürlüğe başladım. 2 yıldır hali hazırda bu göreve devam ediyorum.

Otelin yönetimi nasıl oluyor?

Burası Franchise bir işletme yani; Hilton Oteller sisteminde şöyle bir sistem vardır bir taraftan Hilton kanalından bir yetkili, diğer taraftan mülk sahibi tarafından bir yetkili yönetir. Bu durum kar ortaklığıyla ilgili bir sözleşme ayrımıdır. Buranın mülkü ailemin sahip olduğu, Arı Madencilik firmasına aittir. Ben de firmanı oteldeki temsilciliğini üstleniyorum.

Biz bir aile şirketiyiz. Aile şirketlerinden genelde korkulur. Daha çok personeller korkarlar. Neden? Çünkü, aile fertlerinin profesyonel bir yaklaşım sergilemediklerini düşünürler. İşe fazla müdahalenin olduğunu, aile fertlerinin kendi aralarındaki sıkıntılardan dolayı bunun işe yansıtıldığını düşünürler. Ama ben burada bu tabuları yıktığımı düşünüyorum. Burada tek aile üyesiyim. Kız kardeşim yeni başladı. Ben burada profesyonel bir çalışma hayatı sürdürmeye çalışıyorum. O vizyonla bakmaya çalışıyorum.

KADINLARIN İLETİŞİM YÖNÜ DAHA GÜÇLÜDÜR

Kadının iş yaşamındaki yeri ne olmalıdır? Bu konuda gelenekselleşmiş bazı anlayışları değiştirme açısından nasıl davranılmalı. Kadınlar kendi arasında nasıl bir dayanışma içerisine girmeli, nasıl düşünmeli? Bu sorunu nasıl ele almalı? Öncelikle kendini nasıl eğitmeli erkeği nasıl eğitmeli?

Kadının kendini kabul ettirmesi benim açımdan çok üzücü bir durum ama maalesef toplumda bu artık kalıplaşmış genel geçer bir kural haline getirilmiştir. Avrupa da bazı ülkeler bunu biraz aşmış durumdalar ama bu sorun; maalesef Doğu ve Batı ile tüm sektörlerde ve toplumda ataerkil bir yaklaşım. Bir kadın yönetici olarak, aileden gelen biri olarak öncelikle insanın kendisine güvenmesi esastır. Gerçekten yaptığımız işi başarabileceğimize inanmamız lazım. Kadınların artı yönleri var. Mesela en güçlü yönümüz iletişim. Kadınlar, erkeklere göre kendilerini daha iyi ifade eder. Bu güçlü yöne sahip birey, turizm sektörü için biçilmez bir kaftandır. Turizmde iletişimi güçlü olan bir birey çok rahatlıkla çalışabilir. Ben mesela güçlü yönlerimi keşfederek ilerlemeye çalışıyorum. Böyle olunca gelen misafirlerimiz size o kadar güvenip ısınıyor ki; onlarla iletişim kurmayı o kadar güzel başarıyorsunuz ve sizi kabullenememe gibi bir şansı olmuyor.

Toplumda güven olgusu önemini çok yitirmiş durumda fakat ben bu konuda kadınların daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Erkeklere göre kadınlar daha güvenilir bulunuyorlar. İş konusunda daha sahiplenen, verdiği sözü daha çok yerine getiren, iletişim kurduğunda sözüne daha sadık olarak görülüyorlar.

dogdugun-topraklara-bir-gonul-borcun-olmalidir-002.jpg

Güven olgusu eğitimle, okuyarak, kendini geliştirerek, sertifika programlarına katılıp yeteneklerini keşfederek, iş hayatına katılarak oradan da ciddi tecrübeler elde ederek, kazanılabilir. Kurumsal markalarda çalışırlarsa bu markaların da ciddi katkıları olacağını düşünüyorum. Anne olurlarsa; çocuk insana o kadar çok şey öğretiyor ki, tecrübe ederek hiçbir şey okumadan, sadece bir çocuk büyütmek bir kadına o kadar çok şey öğretiyor ki, bunu kendimde yaşadığım için söylüyorum. Hepimizin kendine göre bir zekâ seviyesi var ama duygusal zekâ diye bir olgu var. Ve bu kadınlarda yüksek oranda mevcut. Sadece anne olarak bile o kadar çok şey kazanabilir ki; duygusal zekâyı yönetmek, kendini ifade etmek… çünkü çocuğa karşı kendinizi ifade ediyorsunuz. Sıfırdan bir şey öğretmek, bir yöneticinin yapması gereken en önemli beceri, personelini eğitmektir. Personel eğitmek zorundayız. Bu hizmet sektöründe çalışanlar için çok önemlidir. Çocukların anneye ne kadar şey öğrettiğini anlattığımda bunun ne kadar farklı bir şey olduğunu hiç düşünmemiştim diyenler oluyor. Üç yıllı bir anne olmak bana çok şey kazandırdı.

Çalıştığınız bu alan hizmet sektörü sınıfına giriyor. Gelen misafirlerinize burada bir konaklama imkânı sağlıyorsunuz. Bu sektörün kendine özgü ne tür zorlukları var? Bir kadın olarak ayrıca bir zorluğu var mı?

Turizm aslında çok renkli ve eğlenceli bir sektördür. Hizmet sektöründe insanla uğraştığımız için en büyük zorluğu; farklı yörelerden misafir ağırlıyoruz, farklı düşüncelerden, farklı beklentilerde misafir ağırlıyoruz. Kimi temizliğe çok önem veriyor. Kimi yattığı yerin rahatlığına, kimi manzaraya, kimi personelin ona olan ilgisine, kimi yemeklerin lezzetine önem veriyor. Çok farklı görüşlere ve çok farklı beklentilere hizmet verdiğimiz için, hizmet sektörünün en büyük zorluğu bu. İnsanları memnun edebilmek çok kolay olmuyor.

KONAKLAMADA EN BÜYÜK HANDİKAP

Kadın olarak da şöyle diyebilirim; maalesef bunu üzülerek söylüyorum. Hala ülkemizde konaklama hizmeti, otellerin kurulma amacı farklı anlaşılabiliyor. Yanlış şeylere hizmet edildiği düşünülebiliyor. Burada yaşadığımız en büyük problem bu. Bir kadın personel çalıştırdığımız zaman ailesi izin vermeyebiliyor. Hayır, burada çalışamayacaksın diyebiliyor. Ya da acaba otellerde neler oluyor? Bilmiyor. Çünkü konaklama imkânı olmamış, hiçbir yerde tatil yapamamış, belki gelip burada bir toplantıya katılamadığı için; otellerin neye hizmet ettiğini, neden var olduğunu bilmiyor. Toplumda var olan bazı kötü düşüncelerden hareketle çocuğunu burada çalıştırmak istemeyebiliyor. Bir kadın olarak ilk başladığımda bu düşünce tarzı beni çok üzdü. Nasıl otelde yöneticilik yapıyorsun? Erkek misafir ağırlıyorsun? Onlarla nasıl konuşuyorsun? Gibi sorular ile karşı karşıya kaldım. Bir de otelin şöyle bir özelliği var; bir fabrikanın belli bir saatten sonra ışığını söndürüp gidebilirsin. Ama bizim böyle bir durumumuz yok. Biz 7/24 hiç durmadan hizmet veriyoruz. Memnuniyet düzeyi çok üst düzeyde olan misafirlerimiz de olabiliyor, bizim portföyümüze uygun olmayan, sorunlu misafir dediğimiz bir türlü memnun edemediğimiz misafirlerimiz de olabiliyor. Bunlarla uğraşmak çok zordur. Gecenin bir saatinde otele gelmek zorunda kalabiliyorum. Otele almak istemediğim zaman tehdit edebiliyor. Fakat erkek yöneticiler olduğu zaman korkup bunu yapmayabiliyor. Ama kadın yönetici gördüğünde korkutabilirim diye düşünebiliyor. Bu benim ilk başlarda yaşadığım en büyük zorluktu. Bunu zamanla, kurallarımı anlatarak, iş disiplinini sıkı tutarak veya çok sağlam bir duruş sergileyerek; bu tarz düşünen misafirlerin algısını yıktım. Yıktığıma inanıyorum. Hala öyle düşünenler muhakkak vardır veya bu tarz misafir profili vardı ama biz bunlarla uğraşırken zamanla nasıl davranmamız gerektiğini, onlara nasıl hitap etmemiz gerektiğini biz de öğrendik. Herkese hitap etmek zorundasınız, herkesi memnun evine uğurlamak zorundasınız. Dikkat ettiyseniz biz müşteri demiyoruz. Kar odaklı düşünmek tabii ki önemli ama onlara burada konaklama hizmeti verdiğimiz için, bir nevi misafir olarak ağırlıyoruz onları. Biliyorsunuz Doğu’nun misafirperverliği çok ön plandadır. Misafirlerimizi memnun etmeye ve mutlu etmeye çalışırız. Bu yüzden biz konaklama sektöründe gelen müşterilere misafir diye hitap ediyoruz.

HİLTON GARDEN INN GELİŞİYLE BİRÇOK MARKA DİYARBAKIR’A YATIRIM KARARI VERDİ

Diyarbakır turizm açısından önemli bir potansiyeli taşıyor. Kültürel değerler açısından, inanç turizmi açısından burada insanların gelip görebileceği çok şey var. Birçok şehirde olmayan şeyler var. Diyarbakır turizme hazır mı? Yeni tarihi yerler ortaya çıkıyor ve dışarıdan burayı görmeye gelecek turist kafilelerinin önümüzdeki süreçte artması söz konusu. Ne tür eksiklikler var?

Küçükken babaannem, anneannem anlatırdı. Sur sokaklarında Çinliler, Koreliler, Japonlar gezermiş. İnsanların ilgisini çok çekermiş. Diyarbakır o kadar mozaik bir şehir ki, tarihi ile gastronomisi ile güzel mekânlarıyla, farklı dil, din, ırktan birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bir dönem terör algısı yüzünden misafirlerimizi kaybettik. Son 3-4 yıldır ciddi bir Diyarbakır talebi var. Özellikle 2018 Nisan ayında mesela GAP turlarını ağırladık. Yine 2019 Eylül ve Nisan aylarında çok sayıda tur kafilesi ağırladık. İnanılmaz bir talep vardı. Diyarbakır'daki oteller dolup taştı. Çünkü tekrar o güzellikleri görme isteği insanlarda canlandı. İlerleyen zamanlarda çok daha iyi olacağını düşünüyorum. Çünkü Diyarbakır’da gezilip görülecek çok yer var. Bir kere Diyarbakır hem İnanç turizmi hem gastronomi turizmi ile çok kıymetli. Bazı yemeklerimizin özel tatları var. Yine tarihi ile Ulu Camisiyle, hanlarıyla, hamamlarıyla, Hevsel Bahçeleriyle, Surlarıyla, Zerzevan Kalesi ve Mitras Tapınağı gibi birçok tarihi alanları var. Bunlar çok kıymetli mekânlardır. Bu yüzden Diyarbakır'ın önü çok açıktır.

dogdugun-topraklara-bir-gonul-borcun-olmalidir.JPG

Diyarbakır’da Hilton Garden Inn Oteli açılalı beşinci yılımız oldu. İlk defa Diyarbakır'da Global bir marka açıldı, burada yatırım yapıldı. Hilton’un gelişi ile birlikte birçok yerli ve yabancı marka Diyarbakır'a yatırım yapma kararı aldı. Çünkü Hilton turizm ve konaklama denince dünyada akla gelen ilk marka olduğu için, o bir şeye önderlik ettiği zaman diğer markaların da ilgisini cezbediyor. Şu an yatak kapasitesi olarak Diyarbakır gayet iyi durumda. Global ve yerli markalar olmak üzere yeni oteller de açılıyor.

FESTİVALLERİ VE TANITIM FUARLARINI ARTTIRABİLİRİZ

Diyarbakır'da Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Valiliğimiz, Büyükşehir Belediyemiz, Diyarbakır Ticaret Borsası, Karacadağ Kalkınma Ajansı, Kültür Turizm İl Müdürlüğümüz bu konuda çok güzel çalışmalar yapıyor. Ama biraz daha desteğe ihtiyacımız var. Mesela fuarları arttırabiliriz, festivaller yapabiliriz. Eskiden Diyarbakır'da karpuz festivalleri vardı. Şu anda yok. Burada Hipodrom var, etkinlikler düzenlenebilir. Bunun gibi festivallere ihtiyacımız var Mesela Keçi Burcunda müzik resitalleri yapılabilir. Diyarbakır birçok kültüre ev sahipliği yaptığı için, bir yerde bir çello çalan birini gördüğünüzde garip hissetmezsiniz. Yine tanıtımlar yapılabilir. Tanıtım konusunda biraz eksik olduğumuzu düşünüyorum. Diyarbakır algısını çok daha güçlendirmeliyiz. Yani kısaca Diyarbakır da ilgi çekecek etkinliklerin sayısı artırılmalıdır. Diyarbakır yeterince görülecek yer var. Biraz daha ilgi çekici hale getirirsek; dünyada birçok kişinin ilgisini çekecek ve görmek için daha çok kişi gelecektir. Sırf dünyadaki UNESCO Kültür Miras listesini gezen misafirlerim var. Sadece bu lokasyonları geziyorlar. Ne kadar etkileyici değil mi?. Biz zaten buna sahibiz. Bizim sadece biraz tanıtıma ve etkinliklere ihtiyacımız var diye düşünüyorum.

KENT TURİZME NASIL HAZIRLANACAK

Kentin bir bütün olarak turizme hazırlanması biraz kapsamlı bir çalışmayı gerektirmektedir. Kentin temizliğinden, esnafın, kurumların, insanların yaklaşımına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Kente para gelmeye başlayınca, insanların en azından ekonomik yaşamlarında iyileşmeler olacaktır. Bu durum her kesime zincirleme olarak bir biçimde yansıyacaktır. O zaman da insanlar turistlerin gelmesini isteyecektir. Bu anlamda neler söylemek istersiniz?

Ben aynı zamanda Diyarbakır Otelciler Derneği’nde de yer alıyorum. Diyarbakır'da birkaç yıl önce otelciler olarak bir dernek kurduk. Amaç gelen turistlerin, misafirlerin isteklerini ilgili mercilere iletmekti. Ayrıca Diyarbakır'da Turizm platformu var. Bu platformda; Diyarbakır Valiliği, , Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Ticaret Odası, Karacadağ Kalkınma Ajansı, Dicle Üniversitesi, Tursab, Diyarbakır Otelciler Derneği.. gibi birçok paydaş yer almaktadır. Her ay bir araya gelip tamamen turizmi konuşuyoruz. Bunun içinde Sur’u korumak, tarihi dokuya zarar vermeden oradaki yapıları inşa etmek, kiliselerden camilere kadar eksiklikleri konuşuyoruz. Diyarbakır’da turizmle ilgili gerekli olan ne varsa biz bu platformda konuşuyoruz. Buradan çıkan sonuçlarla da projeler üretiyoruz. Örneğin fuarları artırmaya yönelik bir çalışma yapıyoruz. Bütçemiz yoksa ajanstan bütçe talep edebiliyoruz. Veya biz kendimiz bütçe yaratabiliyoruz.

dogdugun-topraklara-bir-gonul-borcun-olmalidir-003.jpg

Kenti temiz tutmaya yönelik, güvenliği, taksicilerin eğitilmesini bile konuşuyor. Fazla ücret alınmasın, misafirlere güzel hitap edilsin gibi tüm bu konuları orada tartışıyoruz. Personellerimizin eğitilmesinden, kalifiye eleman yetiştirilmeye, onları şehrimizde istihdam etmekten, maaşlarına, haklarına kadar listeyi sıralayabiliriz. Hatta üniversiteler ile aramızdaki işbirliği ve ilişkilerimizi de ele alıyoruz. Aslında Diyarbakır'daki tüm kurumların, sektörlerin de aynı şeyleri yapmasını çok isteriz. Mesela sanayi altyapısı için de muhakkak bir araya gelinmesi gerekir. Bizim genelde şöyle bir sorunumuz var; kurumlar arası iletişimde çok güçlü değiliz. Kurumlar arası işbirliğini arttırmamız lazım.

Biz turizmciler olarak; Platformu daha aktif hale getirilebiliriz. Biraz desteğe ihtiyacımız var. Zerzevan Kalesi’ne daha iyi bir yol yapılabilir. Daha temiz lavabolar olabilir. Oturma alanları yapılabilir. Çünkü turizmde konfor çok önemlidir. Sur’un etrafı daha iyi düzenlenebilir. Şehri daha modernize edebiliriz. Turistleri getiren otobüsler için bir park alanımız yok. Yollar dar.

TURİZM BİRÇOK SEKTÖRÜ BESLİYOR

Turizm sektörü doğrudan ya da dolaylı 200-250 sektörü besliyor. Oraya para akışı sağlıyor. Turizmin artması demek tüm sektörlere fayda sağlayacaktır. Gelecek, görecek burayı beğenecek bir fabrika mı kursam diyecek. Belki bir yatırımcı gelecek. Buradan bir arazi mi alsam, bir ev mi alayım diyecek. Ben bunları anlatırken bana çok hayal kuruyorsun diyorlar hayal kurmadan olmuyor.

Suna Kıraç rahmetli Vehbi Koç’un kızı bir kitabı vardı. ‘Ömrümden Uzun İdeallerim Var’ diye. Ben de kendime bunu motto edinmiş biriyim. Benimde gerçekten ömrümden uzun ideallerim var. Diyarbakır'a burada çalışan iş kadınları, iş insanlarının, bütün sanayici ve hizmet sektörünün temsilcileri olarak burası için yapılması gereken çok iş var. Bu bir gönül bağı ve yapmamız gerekiyor. Bu hem bizim sektörümüz için hem de Diyarbakır'ın kalkınması için daha fazla bir araya gelirsek, işbirlikleri yaparsak çok daha güzel şeyler yapılabilecek diye düşünüyorum.

DOĞDUĞUN TOPRAKLARA BİR GÖNÜL BORCUN OLMALIDIR

İnsanlar önce doğduğu topraklarda yatırımını yapmalı, orayı kalkındırmalı. Çünkü insanın önce kendi doğduğu topraklara karşı bir hizmet borcu olmalı. Bu anlamda çağrı'nın önceliği Diyarbakırlılaradır. Şehirden gitmiş olan Diyarbakırlıların önce kendi topraklarına yatırım yapması daha sonra başka yerlerde yapılabilir. İstihdam alanı önce doğduğunuz, anne ve babalarınızın yattığı topraklar da olmalı diyorsunuz?

Biz de Diyarbakırlı bir aile olarak buraya yatırım yaptık. Ben çocukken babama niye Ankara'da, İstanbul’da yaşamıyoruz diyordum. O zaman büyükşehir imkânları insana çok cazip geliyordu. Ama ben de üniversiteden sonra memleketime dönenlerdenim. Başka şehirde kalmadım. Niye? Çünkü ailem buraya yatırım yapmış. Belki burada istedikleri şeyleri kazanamadılar, çeşitli sebeplerden dolayı belki sıkıntılar yaşadılar ama onlardan ders çıkarıp önümüze bakmak gerekir. Şu çok önemli; dışarıda da yatırım yapılabilirler. Gerekirse yatırımların bir kısmı dışarıda da yapılabilir ama babamın bir lafı vardır; muhakkak bir mihenk taşı da burada olmalıdır diye. Bu küçük bir dükkân olabilir, bir ev olabilir. Bir kırtasiye mi açar. Bir fabrika mı kurar, bir atölye mi açar. Bilmiyorum ama önce anne baba toprağında daha sonra ülkemize; daha sonra da Avrupa'ya ya da Amerika'ya açılmak istiyorsa, oraya açılır. Bu bir gönül borcudur. Şu anda da Ticaret Odasının bununla ilgili olarak da bir çalışması da vardı. Diyarbakırlı iş insanlarına çağrı yapılmıştı. Dışarıda yaşayan, dışarıya sermayesini aktaran Diyarbakırlı iş insanlarına gelin burada da yatırım yapın denmişti. Şu anki TFF Başkanı Nihat Bey gibi Diyarbakırlı iş insanları vardı. Geldiler burada toplantı yaptılar. Organize Sanayi’yi gezdiler. Otellerimizi gezdiler. Hatta onlara ev sahipliği de yapmıştık. Onlara böyle çağrılar sık sık yapılabilir. Tabii ki yatırım yapmak maliyetli bir iş olduğundan hibeler arttırılabilir. Mesela şu an yenilenebilir enerji çok popüler. Bununla ilgili devlet bir destek verirse; Diyarbakırlı olmasa bile birçok yatırımcı buraya gelebilir. Çünkü Diyarbakır’a güneşin vatanı diyebilirim. Güneş enerji santrali fabrikası burada kurulabilir. Bu aynı zamanda kârlı bir sektör. Tabii ki bu çağrıları; resmi kurumlar ve bizler yapabiliriz.

dogdugun-topraklara-bir-gonul-borcun-olmalidir-004.jpg

En azından yatırımın Tamamı olmasa bile en azından bir kısmı burada olmalıdır.

Spor Takımlarımız var onlar desteklenebilir. Uzun zamandır birinci lige çıkamıyor.

Ayrıca dışarıda Gamze Cizreli gibi çok başarılı iş kadınlarımız var. Diyarbakır’la ilgili projeleri de var. Burayla ilgili çalışmalar da yapıyor.

DTSO bünyesinde Kadın Meclisini kurduk. İlla Diyarbakırlı olmak zorunda değildir. Diyarbakırlıdır ama dışarıda yaşıyordur. Bir cesaret gelmek istiyordur, nasıl geleceğini bilmiyordur, kadın meclisiyle işbirliği yaparak gelebilirler. Bu Meclis bir ilk, Çok değerli, Kadınların iş hayatı ile ilgili her konuyu danışabileceği çok güzel bir oluşum

Güzel bir şey yapıyorsunuz. Ama bu çalışmalarınız nasıl algılanıyor bilemiyorum. Yeterince algılandığı kanısında değilim.

Öncelikle Kadın Meclisindeki arkadaşlarla yaptığınız bu röportajlar o kadar kıymetli ki. Tanıtım dünyanın kanunudur. Coca Cola dünyada en çok reklam yapan şirkettir. Herkes Coca-Cola'nın ne olduğunu bilmiyor mu? Biliyor. İçinde ne olduğunu da biliyor ama gelirinin yüzde otuzunu sadece reklam için harcıyor. Biz Kadın Meclisi olarak yeni kurulduk. Muhakkak tanıtıma ihtiyacımız var. Belki bu konuda eksik de kalmış olabiliriz ama yaz döneminin azizliğine de uğradık. Çok kişi tatilde oluyor. Komisyonlarımız oluştu. Ben mesleki istihdam ve mesleki eğitim komisyonundayım. Kadınlar için mesleki eğitimler ve istihdama ilgili kolaylıklar sağlayacak projeler üreteceğiz. Kendi adıma konuşuyorum. Bunların tanıtımları yapılacaktır ve komisyonların aktifleşmesi ile birlikte daha çok kendimizi anlatacağız. Güzel işler yapabileceğimizi düşünüyorum. Türkiye’de başka örneği olmadığı için deneme yanılma ile yürüyoruz. Araştırarak, deneyerek, sorarak gelişeceğiz.

Tabii ki tek başına hiçbir şey başarılamaz. Bir takım olarak ilerlemek zorundayız. İş hayatında da öyledir. Ben yönetici olarak otelin başındayım ama yiyecek içecek mutfak bölümü, temizlik bölümü, servis bölümü her biri yönetimin bir parçası. Kadın Meclis üyelerinin oluştururken de birçok sektörden üye almaya çalıştık. Uzmanlarla da çalışacağız tabii ki. Bu ülkede bir ilk olduğu için çok heyecanlıyız. Etkili ve verimli çok şey yapmak istiyoruz. Acele etmiyoruz. Ticaret Odası'nın meslek kolları var onlardan da destek alıyoruz. Erkekler de bu çalışmalarımıza çok önem veriyor ve destek oluyorlar. Mesela KOSGEB, Kalkınma Ajansları var onlardan da fikir alıyoruz. Çok yönlü çalışıyoruz. Amatör ruhla profesyonel çalışmayı esas alıyoruz.

Her sektörden insanların olması ayrı bir zenginlik katıyor. Ticaret Odası gibi Şehir için çok güçlü bir kurum il birlikte hareket etmemiz bizim için çok pozitif bir durum.

Sosyal medyayla çok güçlü olan bir nesiliz ama medyanın gücünün çok fazla farkında değiliz.

Bu kadar yoğunluk içinde bize zaman ayırdığınız ve görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ediyoruz.

Ben de bu çalışmalarımızın basında daha görünür kılınması için gösterdiğiniz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.

Selda Çiçek Veske kimdir;

Endüstri Mühendisi olan Selda Çiçek Veske aynı zamanda;

DİSİAD (Diyarbakır Sanayici İş İnsanları Derneği) Yönetim Kurulu Üyesi

DOTED (Diyarbakır Otelciler Derneği) Üyesi

DTSO Kadın Meclisi (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası) Üyesi, vb. birçok STK ve sosyal sorumluluk dernekleri üyesidir. Evli, Bir çocuk annesidir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.