Durgun sulara taş atarak...

Durgun sulara taş atarak...
Gezi direnişini anlatan “Müphem Sarhoş Köpek” sergisini hazırlayan Kitschen Güncel Sanat İnisiyatifi’nin kurucularından Fırat Engin, politik sergilerle dikkat çekiyor.

 Engin, “Sanatçı, bir tür ironi ve metafor yapar, izleyiciyi düşündürür ve meseleyi tartıştırır” diyor. 

ANKARA - Gezi direnişi sürecini sanatçı süzgeçinden geçirerek ironi ve metoforlarla anlatan Kitschen Güncel Sanat İnisiyatifi’nin “Müphem Sarhoş Köpek” başlıklı son sergisinin gösterimi Ankara Cer Modern’de devam ediyor. Güncel sanat tartışmaları üzerinden evrensel anlamda sanatçının heykeltıraş, ressam, mimar gibi kimliklerinin olmadığı, farklı teknik ve ifade araçlarıyla ortaya çıkardıkları eserlerin aslında bir sanat problemi ve bu eserleri üreten herkesin tek kimliğinin sanatçı olduğu anlayışından hareket eden Kitschen Güncel Sanat İnisiyatifi, insanları eserleriyle düşündürmek ve sorgulatmanın önemine işaret ediyor. Sanatın bir tür özgürlük alanı istediğini ve asıl meselelerinin ise kendilerini sisteme eklemlemeye zorlayan kabuklarını kırmak olduğunu belirten Kitschen Güncel Sanat İnisiyatifi, her türlü kurumsallaşmayı reddediyor ve sergilerinde satış kaygısı gütmüyor. Bir mekanı edinip, adres belirlemez ve hiçbir logo kullanmazken, kendi deyimleriyle “durgun sulara taş atıyorlar.” DİHA’ya sanat anlayışlarına ilişkin açıklamalarda bulunan Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü öğretim görevlisi ve Kitschen Güncel Sanat İnisiyatifi kurucularından Fırat Engin, politik sergiler yaptıklarını ama politika yapmadıklarını belirtiyor. 

‘Sanatçı düşündürmeli ve tartıştırmalıdır’

Slogan atmadıklarını ve politik konuları sanatçıca ele alarak ortaya çıkardıkları eserle konuşmaya çalıştıklarını belirten Engin, “Sanatçı bir tür ironi ve metafor yapar ve izleyiciyi düşündürür, meseleyi tartıştırır. Çağın tanığı olmalıdır, onu sanatsal üretime yansıtmalıdır. Sanatçının temel misyonu budur” dedi. Son dönemlerde politik meseleleri kendilerine dert edenin birçok sanat inisiyatifinin kurulduğunu belirten Engin, sanat inisiyatiflerinin bu kadar çok olmasının nedenini ise gençlerin sisteme karşı tepkisi ve refleksi olarak değerlendiriyor. Engin, “Aslında bu bir yaşam politikası, hayata bakış açısı yani yaşamın gerçekleri karşısında ki direnci ve refleksi. Böyle baktığımızda kolektifler görüyoruz işte. Hepimiz ortak amaçlı çıkmadık ama bir adım atma, bir refleks, bir tepkide bulunmak istedik ve bu inisiyatifleri kurduk” diye konuştu. 

‘Müphem sarhoş köpek bir tür metafor’

Gezi Parkı ve sonrasında gelişen olayları örgütsüz, lidersiz ve kıymetli bir gençlik hareketi olarak değerlendiren Engin, “Gezi’dekiler örgütsüz, lidersiz haliyle bir tür ‘köpek’ gibiydi. Kolektif ama hisleriyle hareket eden bir ruhtu. Biz oradan bir metafor ürettik, ‘köpek’ dedik. Bir arada hareket edebilin ama aslında organize de olamayan, hisleriyle cevap vermeye çalışan bir metafordu. Aslında baktık ki ‘sarhoş’ olan gençler değil yukarıdakilerdi, devlettekiler. Çünkü onlar öyle ‘sarhoş’tular ki; hiçbir şeyi ne gördüler ne de duydular” diye belirtti. Engin, Gezi direnişi sırasında, iktidarın uygulamalarının kendi yasalarıyla çeliştiğini ve devletin kendi içlerinde bir belirsizliğe düştüğüne dikkat çekerek, “Bir uygulama yapılıyor. Bu uygulamaya yasalar diyor ki; hayır bunu yapamazsın. Ama yasayı koyan devlet uygulamayı yapan devlet. Yani kendi içerisinde o kadar belirsizlikler oluşmuş ki; bu devlet uygulamaları bize ne sunabilir ki? Bunlar bize nasıl bir gelecek vaat edebilir? Son derece ‘müphem’ bir ortam” diye konuştu.

durgun-su-1.jpg

durgun-su-2.jpg

durgun-su-sanatci.jpg

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.