Güçlü topluma; güçlü kadınla ulaşılır

Güçlü topluma; güçlü kadınla ulaşılır
DTSO Kadın Meclisi yönetiminde olan, iş kadını Dr. Dorşin Yalçın Güzel ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz

Kültürlü bir aile ortamında büyüdüğü için hemcinslerine göre şanslıdır. Kendisine sunulan olanaklarla okur ve hekim olur. Kadınların sorununa hekimlik cephesinden dokunmaya çalışır.

Kadınların eşitsizlik durumlarını kabul etmesi, farkına varması önemli olduğunu söyler ve uygarlık tarihinin yeşerdiği bu topraklarda yaşamanın da bir şans olduğunu düşünür.

Kadınların sadece küçük işleri yapabilir olarak görülmemesi gerektiğini; fırsat verildiğinde kadınlardan da başarılı girişimcilerin çıkacağını, ticaretten, sanayiden çok iyi anlayan kadınların olduğunu söyler. Güçlü toplumlara ancak ekonomik özgürlüğünü kazanmış, özgür düşünebilen, güçlü kadınlarla ulaşılabilir der. Güçlü toplum olabilmemiz için; kadın ve erkeğin değişmesi, algıların yıkılmasında eğitimin önemine vurgu yapar.

Hekimlik mesleğinden emekli olduktan sonrada adına açtığı muayene hanesinde çalışma hayatına devam eden; DTSO Kadın Meclisi yönetiminde olan, iş kadını Dr. Dorşin Yalçın Güzel ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz.

GÜÇLÜ TOPLUMA; GÜÇLÜ KADINLA ULAŞILIR

Mümin Ağcakaya

Meslek hayatınız nasıl başladı? Çocukken tercih etmek istediğiniz başka bir meslek var mıydı? Mesleğinizle nasıl bütünleştiniz?

Diyarbakır Kulp’luyum. Bir yılbaşı gecesi, eğitimi önemseyen bir ailenin kızı olarak doğdum. Bu açıdan kendimi çok şanslı sayıyorum. Babam kız çocuklarının okuması için inanılmaz çaba göstermiş, emek harcamıştır. Babam kızların sadece okumasını değil bir meslek sahibi olması için de çaba harcamıştır. Dolayısıyla bizim ailede ve çevremizde kız çocuklarının eğitimi her zaman önemli olmuştur.  Hatta okumadığı zaman garip karşılanırdı. Bizim bir meslek sahibi olmamız da çok normaldi.

Ben 12 Eylül gibi zor dönemlerde üniversiteye girdim. Bir gecede büyüyen çocuklardanım. Tıp Fakültesi dışında tabii ki istediğim alan vardı. Ancak koşullar gereği Diyarbakır dışında başka bir yeri tercih edemedim. O nedenle de Diyarbakır, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesine girdim. Ama bir sosyal alanda, Siyasal Bilgiler Fakültesi ya da bir gazetecilikte okumak benim de hayalimdi. Ama yine insanla birebir ilişkisi olan bir meslekte oldum. İnsanlarla ilişkiler içerisinde olmak her zaman beni mutlu etti. İşimden keyif de aldım. 2 yıl önce emekli oldum. 25 yıllık iş hayatında hep devlet memurluğu da yapmadım. Sıkıntılı dönemlerinde istifa etmek zorunda kaldım. İstifa ettiğim dönemde de yine zor bir alanda çalıştım. O zor dönemlerde; THİV’de 6 yıl çalıştım.

Şimdi ne iş yapıyorsunuz?

Emekli olduktan sonra da boş oturmak beni mutlu etmedi. Hem kendi işimi yapmak hem de iş hayatında kadınlarla birlikte ve iletişim halinde olmak için bir muayenehane açtım. Yakın zamanda da bununla ilgili çalışmalarımı bitirip, hekim kontrolünde olacak bir güzellik salonunu hayata geçirmeyi düşünüyorum. Bu arada muayenehanede tamamlayıcı tıp uygulamaları da yapıyorum. Son dönemlerde hastanelerde de uygulanan, dışarıdan da destek verilen ozon terapi, mezoterapi, rezonans terapileri gibi muayenehane çerçevesinde uygulamalar da yapıyorum. Rezonans terapileri ile birçok yaklaşımda bulunduğumuz gibi sigara, alkol bağımlılıklarında da başarılı sonuçlar alıyoruz. Özellikle sigara toplumun çok ciddi kanayan yarasıdır. Onun için böyle bir işe el attım.

dorsin.jpg

İş hayatınızda kadın olmaktan kaynaklı ne tür zorluklarla karşılaştınız?

Kadın olmaktan ziyade bu bölgenin insanı olmaktan kaynaklı sıkıntıları daha çok çektim. İş hayatında herkesin de birbirine yakın olan şeyleri yaşadım. Ben il dışına sürgün edildiğimde kadın olduğum için değil; buralı olduğum için sürgün edildim. O zaman benimle birlikte erkek arkadaşlarım da sürgün edilmişti. Dolayısıyla bunu değil ancak ben iş hayatımda kadınlara dönük dokunmalar yaptım. Mesela Diyarbakır'da kadına yönelik şiddetle ilgili olarak birinci basamak sağlık çalışanlarının tamamına; şiddete maruz kalmış kadınlarla ilk karşılaştıkları dönemlerde nasıl yaklaşım gösterecekleri konusunda farkındalık ve doğru yaklaşım eğitimi veren ekibin içerisinde oldum. Bu eğitimden çok keyif aldım, mutlu oldum. Bana da çok şey kattı. Bir kaç kişide de olsa bir farkındalık yarattıysak bu çok kıymetlidir diye düşünürüm. Yine mesleğimi yaptığım dönemde bana gelmiş olan kadınlara elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Özellikle destek isteyen kadınlara elimden geldiğince ulaşmaya çalıştım.

 

KADINLAR İÇİN ÇOK ZOR BİR COĞRAFYADA YAŞIYORUZ

Bu bölgedeki kadınların durumu; Batı illerine göre daha da ağır. Daha fazla ezilmeleri söz konusudur. Kadın bilinci nasıl geliştirilebilir? Kadınlar iradelerine nasıl sahip çıkabilirler?

Kadın için çok zor bir coğrafya da yaşıyoruz. Bir kere toplumun yarısının yok sayan bir toplumda yaşıyoruz. Sadece ve sadece doğanın getirdiği rolleri yerine getirecek bir şeymiş gibi değerlendiriliyor. Ötesinde hiç bir insani ve yasal haklarının olmadığı bir dönemden geçiyor kadınlar. Onun için de bu kadar yoğun şekilde ayrımcılığa maruz kalıyor. Kadının işi çok zor.

Bu konuda özellikle kanun koyucuların ciddi işler yapması gerekiyor. Erkek gibi düşünen kadınların değil, kadın bilincinde olan kadınların; yönetim kadrolarında olmasıyla birçok şeyin değişip dönüşebileceğini düşünüyorum. Yine bu nedenle de farkındalığı yüksek olan kadınların tüm yönetim kademelerinde yer alması gerektiğine inanıyorum. Bunun içinde her yerde çalışmak lazım.

Zihinlere, yasalara yerleşen, neredeyse genetik hale dönüşmüş bu cinsiyet eşitsizliğinin, kurumsallaşan bu eril zihniyetin yok edilmesi için bu soruna daha güçlü ve toplumun her alanında dokunmak gerekmektedir. Bu da kadının durumunu iyileştirmede başarma şansımız daha da yükseltecektir.

 

İLK DEFA YÖNETİMİ PAYLAŞALIM DENİLDİ

Kadın Meclisi çalışmalarından önce de bir deneyiminiz oldu mu?

Bu konuda çalışmalarımızın DOGÜNKAD’la başlayan on yıllık bir geçmişi var. Ancak bu meclis çalışmaları ile ilgili bilgi aldığım zaman çok heyecanlandım. Çünkü ilk defa erkekler; deneyimlerini, avantajlarını, koltuklarını kadınlarla paylaşmak istiyoruz dediler. Şimdiye kadar; STK’ların birçoğunda, siyasi partilerde kadınlara hep kadın kolları işaret edildi. Oralarda çalışmaları uygun görüldü. Buralarda yönetim kadrolarına gelmeleri için çok zorlu dönemlerden geçti kadınlar. Aslında kadınlar oralarda hep erkeklerin iktidarları için çalışıp durdu. Yönetimlerde hep erkekler olurdu. İlk defa Ticaret Odası yönetimi paylaşalım dedi. Bu çok değerli bir yaklaşımdı. Bu dünyada benzeri olmayan bir çalışmadır. İlk olduğu için de belki el yordamıyla ilerleyecek bir çalışma. Eksikliklerimiz, hatalarımız tabiki olacaktır. Ama biz birbirimize vereceğimiz omuzla kendimizi geliştireceğiz. Bu kadın meclisini büyütüp güçlendireceği gibi iyi de bir örnek olacaktır diye düşünüyorum.

Bizim Kadın Meclisi olarak girişimci olan ya da düşünen her kadına destek olmak, girişimcilere verilen tüm desteklerle ilgili bilgi vermek, sahada güçlenmesi için sadece doğru yolları değil riskleri de gösterecek destekleri sunmak, üretimden pazarlamaya kadar yol gösterici çalışmalar yapmak gibi hedeflerimiz var.

Girişimci olup da birçok şeyin farkında olmayan kadınlara, kendi işleri ile ilgili bir farkındalık yaratmak çok önemli. Bu onların işleriyle ilgili başarılarını artıran bir durumdur. Destek, kredi ve benzeri olanaklara kadınların da kolayca ulaşması başlangıçta çok önemlidir. Çünkü kadınlar çoğunlukla çok güçlü sermayelerle iş kuramıyorlar. Bu nedenle kadınların da finansal kaynaklara kolayca ulaşması desteklenmeli ve kolaylaştırılmalıdır. Çünkü kadının mutlu, güçlü ve bağımsız olabilmesi için kendi parasını kazanması ve sadece kazanması da değil aynı zamanda yönetmesi de gerekir. İşte tam da bu noktada bu kadın meclisi çalışmamızı çok kıymetli görüyorum. Zor bir süreç ama başaracağız.

dorsin-001.jpg

MUAZZAM BİR MEDENİYET GEÇMİŞİMİZ VAR


Uygarlığın ilk şekillendiği bu coğrafyada kadın çok daha özgür ve erkeklerle eşit koşullarda yaşama katılıyordu. Tarih kadınların aleyhine döndü. Şimdi eşitsizliğin ortadan kalkmasını; bu eşit ilişkilerin başlangıçtaki gibi yeniden kurulmasını istiyorsunuz. Bu konuda neler yapmak gerekiyor?

Biz kadınların bu coğrafyada, bu eşitsizlik durumunu kabul etmemesi önemlidir. Ama bir yandan da bu topraklarda doğan insanların çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Binlerce yıldır biriktirdiklerimiz var. Muazzam bir medeniyet geçmişimiz var. İnsanlığa inanılmaz katkılar sunmuştur. Bilimde, sanatta, kültürde ve edebiyatta o kadar çok şey biriktirmişiz ki, bu yüzden, bu coğrafyada doğduğumuz için çok şanslıyız diyorum. Ancak yine bu topraklar on yıllardır savaşın, şiddetin de merkezi olmuş. çok ciddi sorunlarla da bugüne kadar gelmişiz. Bu anlamda çok da mutlu olmadığımız bir tarihi geçmişimiz de var. Mutsuzlukların ana kaynağı ise sürekli bir çatışma ortamında oluşumuzdur. Çünkü çatışma ortamından en çok etkilenen kadınlar ve çocuklar olmuştur.

KADINLAR ŞİDDETTEN UZAK İNSANLARDIR

Dünyayı yönetenler de aslında büyük sermayeleri de kontrol edenlerdir. Kadınlar her zaman savaşların ve çatışmaların karşısında olmuşlardır. Özellikle kadın bilincinde olan kadınlar şiddetten uzak insanlardır. Erkeklerin hâkimiyetinde olan parayı kadınların “ben de yöneteceğim” demesi, müdahil olması erkeklerin kolay kolay kabul edeceği bir şey değildir. Biz kadınlar da iş sahibi olmak istiyoruz ve buna talibiz. Bütün kadınların da buna talip olması gerektiğini düşünüyorum. Fırsat eşitliği olduğunda o zaman biz de yol alabiliriz. O zaman dünya daha da güzel olabilir diye düşünüyorum. Bizim topraklarımızda daha güzel olur. İşveren ya da girişimci olan kadınların sayısının artması çok önemlidir.

Dolayısıyla yaşamın, yönetimin her alanda olduğu gibi iş kadınlarının ya da parayı yöneten kadınların; kadın sorununun farkında olan kadınların elinde olması toplumda çok ciddi dönüşümleri beraberinde getirecektir.

Bunun önceliği de kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasıdır. Ekonomik özgürlüğünü kazanan kadın dolayısıyla daha özgür düşünür. Tek başına bir kadın hem maddi hem de düşünce olarak güçlü değilse eril dünyada ötekileştirmekten, ezilmekten kurtulamaz. Başaracaklarına inanmaları için örnekleri artırmamız gerekir. Her başarılı örnek de cesareti artırır diye düşünüyorum.


Kadın için daha fazla neler yapılabilir? Kadın toplumsal ekonomiye nasıl katılabilir? Ekonomik hayata nasıl kazandırılabilir?

Çok yetenekli kadınlarımız var. Fırsatlar verildiğinde bizim amaçlarımız arasında kadın girişimciliği geliştirmek, üretim, hizmet ve pazar alanlarında faaliyetlerini desteklemek, gerekirse onlara koçluk ya da mentörlük desteği sunmak zaten var.

Fırsatlar verildiğinde kadınlarda her alanda başarılı girişimci olurlar. Yine en önemli konulardan biri de doğru bilgiye ulaşma ve kişisel gelişimleri ile ilgili eğitimlerdir. Toplumda kadının yaptığı her işte mükemmeliyet beklentisi her zaman olmuştur. Ancak bizde yaptığımız işte üst düzey hassasiyeti zaten gösteriyoruz.

Yalnızken her şey zordur. Ancak artık yalnız değiliz. KAGİK’deki arkadaşlarımız da çok güzel işler yapıyorlar. Sermayesi küçük olan ya da olmayan kadınlar için güç birlikleri konusunda destek sunuyorlar. Bunun en önemli ayaklarından biri de kooperatiflerdir. Kooperatiflerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Aynı sektörde çalışan kadınların bir araya gelerek kendi güçlerini birleştirmeleri cesareti de, güveni de, pazarı da büyütür. Bu da daha büyük düşünmeyi beraberinde getirir. Farklı bakış açısı geliştirir. Sadece iş alanında değil yaşamın her alanında daha güçlü hissettirir.

Erkekler doğdukları andan itibaren onlara verilen güçle kendi başlarına ayakta kalabiliyorlar. Bizim de bu cesarete sahip olabilmemiz için bir sürece, desteğe ihtiyacımız var. Bununla ilgili de çalışmalar yapıyoruz. Kadınların alanları o kadar daraltılmış ki; bir kaç kadının gözle görülür olmasından hareketle, çok ciddi manipülasyonlar yapıldığını da düşünüyorum. Toplumun % 50 sini oluşturan kadınların neredeyse % 90’ı kapalı kapılar arkasında. İnanılmaz yetenekler var. Hayaller var.

Mesela Bağlar'daki pazardaki kadınların çalışmaları gibi bu tip şeylerin geliştirilebilmesi için onlara bazı dayanakların sunulması gerekiyor. Çünkü evden ekonomiye katılacak olan kadınların bazı güç dayanaklarına tutulması gerekiyor. Yoksa teknik olarak söylenenlerin pratik karşılığı olmaz. Bu dayanaklar oluşturulamazsa kadınlar nasıl cesaret alacak?

Biz yaptığımız işlerde ne kadar çok olursak, o kadar güçlü oluruz. Bağlardaki kadınlar için de başlangıçta bu işleri yapamazlar denildi. Ama kadınların dayanışması başarıyı beraberinde getirdi. Başka alanlarda benzeri işleri yapmak isteyen kadınlar da çıkıyor artık. Aslında daha işin başında sayılırız. Deney ve tecrübeler geliştikçe yeni şeyler ortaya çıkacaktır.

Kadınlarla ilgili farklı sorunlarla ilgilenen birçok kadın derneği var. Biz kadınların sorunlarının sadece bir noktasında örgütlenmiş bir kurumuz. Ticaret Odası’nın bünyesinde, onun amacına ters düşmeyecek, eşgüdüm içerisinde çalışacak bir kurumuz. Dolayısı ile kadınlara ait olan sorunlarda biz kadın örgütleri ile dayanışma içerisinde oluruz. Sonuçta bizim dokunacağımız alan; onların ekonomik gelişmelerinde, söz ve vizyon sahibi olmaları için çaba harcıyoruz.

Kadının başarıya kavuşabilmesi için ekonomik dayanaklarını, ortamını yaratmak için bazı şeyler yapmak gerekiyor. Bir yandan kadının ekonomik özgürlüğüne kavuşması, fırsatlara ulaşması, yol yöntem ve diğer yapacağı işler konusunda yanlarında olurken diğer taraftan çalışma alanı ile ilgili bilimsel anlamda destek sunma, ekonomik fırsatlara nasıl ulaşacağı konusunda deney ve tecrübelerimizi paylaşmayı da hedefliyoruz.

dorsin-002.jpg

SADECE EKONOMİK DEĞİL ŞİDDETLE DE SORUNLARIMIZ VAR

Sadece ekonomik değil bizim şiddetle ilgili de sorunlarımız var. Eğitim, aile içi sorunlarımız, mesleğe ulaşma sorunlarımız var. Amaçlarımız arasında yerel ve ulusal düzeyde ilgili bütün kurumlarla da işbirliği var.

Erkekler bu çalışmayı nasıl anlamalı ve değerlendirmelidir? Erkeklerin herhangi bir kaygıya kapılmaları gerekiyor mu?

Duygularımı söyleyecek olursam; önceleri erkekler bu tür çalışmalara itiraz etmiyorlardı. Bunu destekledikleri için değil. Toplumsal gelişme biraz da bunu zorladığı içindir. Hiç kimse imtiyazlı konumlarını, imtiyazlı şanslarını, fırsatlarını paylaşmayı çok istemez. Toplumsal süreç bu fırsatı erkeklere vermiş ancak erkeklerde bunu bizlerle paylaşmak için çok hevesliler diye düşünmemek gerekiyor. Ama öyle bir zamandan geçiyoruz ki; insanlar bunun karşısındayım diye duramıyor. Şimdi yanımızdaymış gibi görünüyorlar Ancak onlar da değişecektir. Biz güzel şeyler yaptığımız zaman onlar da işlerini çok güzel yapacaklardır. Bizim onların işlerini ellerinden almak gibi bir amacımız yok. Biz de yaptıkları işlerin benzerini yapabiliriz. Onlardan yararlanmak istiyoruz. Çekil oradan, senin işini biz yapacağız demiyoruz. Ancak; şunu da söylüyoruz; iş sahibi olurken sizin yararlandığınız her fırsattan biz de yararlanmak istiyoruz. Aileden kalan olanakların çoğundan biz değil, hep erkekler yararlandı. Öyle şanslarımız olmadı. Biz de küçük işletmelerle de olsa bir yerlerden başlamak, büyük iş alanlarında emek harcamak istiyoruz. Ben hekimim o alanlara istersem de gidemem. Ama ticaretten, sanayiden çok iyi anlayan kadınlarımız var. O kadınlarımızın niye Organize Sanayi'nde işletmeleri olmasın. Niye sadece küçücük işleri kadınlar yapsın. Okullarda aynı eğitimlerden geçerken çok başarılı olurken niye iş sahasında başarılı olamayalım.

Kadınların ekonomide yer aldığı söz ve karar mekanizmalarında yer aldığı bir dönemden geçiyoruz. Gelecekte güçlü bir toplum olacaksa kadın bu anlamda yaşam içerisinde olmalıdır. Geçmişte bir uygarlığın ortaya çıktığı dönemlerde kadın böyle bir durumdaydı ve büyük toplumsal gelişmeler ortaya çıkardı. Daha sonraki süreçte kadının aleyhine değişmeye başladı. Bu değişim kadını aleyhine olmasaydı; yaşanan savaşlar da olmayabilir, doğa belki bu kadar tahrip edilmeyebilir, birçok canlı türü yok olmayabilir miydi? Güç ilişkileri başlangıçtaki gibi olsaydı, acaba dünya şimdi nasıl olurdu?

Dünya daha çok yaşanılası olurdu. Tam hayalimizdeki gibi olmasa da ufak ufak başaran ülkeler var. İskandinav ülkelerine bakıyorsunuz dünyanın en başarılı eğitim sistemi orada. Toplumda kadın erkek eşit. Yönetenler içinde kadın çok daha fazla. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri içerisinde ilk üçte yer alıyor. Kadın hayatın her alanında eşit koşullarda olduğunda; toplumsal gelişmesi de farklı oluyor. Kuşkusuz güçlü toplum güçlü kadının varlığı ile oluyor. Toplumun ne kadar gerisindeysek, hayatın hiçbir alanında ortak değilsek orada çağdaşlığı yakalamamız mümkün değildir.

GÜÇLÜ TOPLUM İÇİN GÜÇLÜ KADIN ŞART

Toplumdaki dönüşümleri sağlamak gerçekten çok zor bir süreçtir. Hala kadın mücadelesi içerisinde olup da evinde çok daha başka bir yaşam süren kadınlarımız var. Hala toplumsal muhalefette demokrat görünüp evinde çok başka kişiliklere bürünen erkeklerimiz var. Daha yolun başındayız, birden bire dönüşüm olmuyor. Hayalperest değiliz. Bu süreci daha da kısaltmak mümkündür. Güçlü toplum olabilmemiz için erkeklerin de kadınların da değişmesi gerekiyor. Algıların yıkılması gerekiyor. İlk olarak eşitliğin eğitim alanlarında başlaması gerektiğini düşünüyorum. Bir toplumda bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız; ilk önce eğitim alanında çok güçlü dönüşümler yaratmanız gerekiyor. Bunun için ticaret odalarının da diğer sivil toplum örgütlerinin de ciddi anlamda mücadele etmesi gerekiyor. Dünyayı büyük savaş trolleri yönetiyor. Bu anlamda işimizin çok zor olduğunu bilerek, çabuk başarı beklememek gerekiyor.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Tigris haberin kadınlarla ilgili yapmış olduğu çalışmayı çok değerli buluyorum. Bizi desteklemeniz kendimize olan güvenimizi, gücümüzü arttırıyor. Onun için teşekkür ediyorum. Yapılan görüşmelerin gündemde kalmamıza, görünürde olmamıza katkı sunuyor. O da toplumun her kesiminde olumlu algıların oluşmasına katkı sunuyor. Bu dayanışmanız çok kıymetli. Teşekkür ediyorum.

Bende bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyor. Bu uzun yol mücadelenizde başarılar diliyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.