Henry: Boş bir bar taburesi.

Henry:  Boş  bir bar taburesi.
Gazetemiz yazarlarından Nimetullah Yıldız'ın 'Kelimelerin Kıyameti' serisinin ilk kitabı "Yayınlanamayan O Romandan Alıntılar'dan" sonra ikinci kitabı 'Tigris'de okuyucularıyla buluştu.

Ali Abbas YILMAZ / ÖZEL

 Yazarımız,  'Kelimelerin kıyameti' serisinin son kitabını  hazırladığının müjdesini de kendisiyle yaptığımız röportaj aracılığıyla  okuyucularıyla paylaştı. Müzik öğretmeni olan Nimetullah Yıldız'ın yazarlık geçmişi çok eskilere dayanmıyor. Zaten kendisini yazar olarak da tanımlamayan, 'yazmak zorunda kalan biri' olarak gören Nimetullah Yıldız için yazmak son iki yılın üretimi  olurken, yazdıklarının niteliği ise,  yıllara bedel özelliğiyle okuyucuların yoğun ilgisine konu oluyor.

Tigris Haber Gazetesi olarak, gazetemizin yazarı da olan,  Nimetullah Yıldız ile 'Kelimelerin Kıyameti' üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Yazarımızın yazdıklarının bir özeti olan söyleşimizi okurlarımızın beğenisine sunuyoruz.

 

Kelimelerin Kıyameti; "kelimelerin kendini anlatması hikayesidir" der Robin.  Gerçeğin kelimelerle anlatılacak bir şey olmadığını söyleyen Robin, "Gerçek kelimesi yaratıcıdır. Gerçek başlayıp bitmez; gerçek başlatır bitirir.Gerçek aşktır; aşk bitmez, bitirir" diye haykırır.  Robin'e göre gerçek, kelimeyi yaratandır.

Yaşadığı acılardan içine kapanan Robin, yalnızlığı tercih eder. Kalabalıklar içinde yalnızlığa itilen milyonlar içinde yalnızlığı tercih eden Robin için yalnızlık çok güçlü bir duygudur."Yalnızlığı tercih ettim, içimdeki kalabalığı keşfettim" diyen Robin, kalabalıklar içinde yalnızlığa itilmenin çaresizliğini, kendi içindeki muazzam güce yaslanarak yener.  Yalnızlık tercihi Robin'de ;insanın kendine dönmesi, kendiyle baş başa kalarak, kendisini kuyunun dibine fırlatan hayatın acılarından kendi benliğin  yoğurarak,  hayatın içine yeniden dimdik çıkma çabasıdır.  Robin, hayata karşı bu savaşını, "Boş bir bar taburesi " olan, Henry ile zafere taşır. Henry, Robin'in ve hayatın acılarla yoğurduğu nice Robinlerin dipsiz kuyulardan çıkış yoludur. Robin " bir yazar değil, yazmak zorunda kalan biridir." Robin,  hayatın onu attığı dipsiz kuyudan,  kelimelerle, "kelimelerin kıyametiyle", "Boş  bir bar taburesinden"  yarattığı  Henry ile çıkar. Bu çıkış aynı zamanda, hayatın sillesini yiyen Robinlere,  bir çağrıdır: herkesin içinde tutunabileceği bir Henry vardır. Robin, Henry'sini  "Boş bir bar taburesinden" yarattıysa milyonlarca Robin de kendi içlerindeki cevheri, hayatın içindeki herhangi bir nesneyle gün ışığına çıkarabilir. Robin'in  Henry'e  " Hangi açıdan bakarsan bak Henry; hangi açıdan değil hangi acıdan baktığınla ilgilidir mesele.Her açıdan canını acıtan bir hayatı, açısıyla değil acısıyla bilirsin" deyişindeki hakikattir Robin'i Henry yapan şey.

img_6372.jpg

Robin, "Bir felsefeci ortaya çıkarmaktansa, bir felsefi kahraman yarattım" der Henry için. Henry, Robin'in kahramanı olduğu kadar kurtarıcısıdır ama kendi dışında çaresizlikle beklediği bir kurtarıcısı değil, kendi eliyle, kendi içinde yarattığı bir kurtarıcı. Robin , kendini de kurtarıcısını da kendini kaybettiği yerde bulur. Ne de olsa 'kaybedilen kaybedildiği yerde aranır.'  Robin'i Henry yapan şey onun yaşadıkları acılara göğüs germe cüretidir. Robin'e yazdıran şey  ne bir yazar ne de bir şair olma hevesidir. Robin'i Henry ile buluşturan acılarıdır, Robine yazdıran şey. " Ağır bedeller ödeyince paha biçilmez acılara sahip olabiliyorsun. Acını estetize edince buna şiir, aşığa şair diyorlar. Birileri canını okuyor, başka birileri de şiirlerini" derken Robin  tam da acılarının orta yerinden yazıyor. Yine, "Yazardım ben Henry. O okurdu, ben yazardım. O canımı okurdu, ben canımı yazardım " dediği yerdedir Robin'in acılarından süzülüp gelen hakikat. Robin'e bu hakikati öğreten şey, "Kendini bilmezlerden öğrenirsin kendini bilmeyi" kelimeleriyle anlatılır Henry'e. Robin'de hakikatin adresidir, " Zihnimiz kelimeler ile örülüydü,  Henry. Kalbimiz ise kelimelerin kıyametini koparan bir hakikat ile" örülü cümlesi. 

Robin'in felsefi kahramanı Henry, "Kendimi gerçekleştirme şeklim bir yok ediştir. Yok'un vardan daha çok şey anlattığına inanıyorum" der.  Kelimelerin gerçek  olmadığına inan kahramanımız, "Kelimeyi öldür hakikati göreyim" diyerek şeylerin kendisinin gerçek, şeyleri tanımlamada kullandığımız kelimelerin ise gerçek dışı olduğunu söyler. "Mesela diye başlayan her kelimenin, hakikati anlatmadaki çırpınışına" vurgu yapan kahramanımız, "Gizemli mektuplarda" yanıtladığı üç soruda bunu şöyle açıklamaya çalışıyor. "Gizemli mektup; kim olduğumu öğrenmek istiyorsan şu üç  soruya cevap ver, kim olduğunu öğrenmek istiyorsan şu üç soruya cevap ver.Öyle bir söz söyle ki, susmak tüm kelimeleri yensin ? Öyle bir söz söyle ki, bu söz kralları saltanatından etsin  ? Öyle bir söz söyle ki, kelimelerin kıyameti kopsun ? " Uzunca bir zaman düşünerek bu soruların yanıtını bulamayan kahramanımız günün birinde aşık oluyor ve tüm soruların yanıtlarını bir bir veriyor: " Tüm kelimeleri aynı anda söyleyemezsin belki ama tüm kelimeleri aynı anda susabilirsin.  İşte böyle Henry, kralların en kralı bile başındaki tacın altındaydı. Kral kendi sembolüne yenik düşüyordu. En büyük sözler söylenmez, susulur."

Robin, Henry'i yaratırken, "Ben deli olmayı göze aldım" der. Çünkü Robin bilir ki, en güzel şeylere ulaşmak için en değerli olan şeylerimizi kaybetmeyi göze alabilmeliyiz. Robin'in Henry olma hikayesi tam da böyle bir gözü kara olma halidir.İnsanların hayattaki tüm serüveni aslında bir halden başka bir hale,bir boyuttan başka bir boyuta geçme halidir. İnsan kendisini çevreleyen ortamın dışına  çıkmayı göze alamadan başka bir ortamın içine giremez. Her şey öncelikle var olanı aşmaya cesaret etmekle olur. Robin Henry olmayı göze aldı, Henry milyonlara umut oldu. Milyonların içindeki Henry'i kendilerine görünür kıldı.

Robin, "  Her şeyin birbiri içinde olduğunu düşünerek değil hissederek bulabiliriz. Burası kelimelerin hapsinde olduğumuz bir bilincin hikayesi, burası kelimeler alemi" derken yaşadığı duygu yoğunluğunu, kelimeleri yadsıyarak ama yine de kelimelerle ifade ediyor. Kelimeyi öldüren bir halin ifadesinin de yine kelimelere muhtaç olduğunu bilerek...  Robin, kelimelerin kendisinden çok onun gerçek dışı hallerine tepki duyar. "Bir insanı kendi kelimeleriyle dinlemek ayrı, o insanı kelimesiz dinlemek ayrıdır" derken, insanın yalın yalansız hallerinin, kelimelerle ifade bulan hallerinden daha samimi olduğunu vurgular.  Hisleri anlatmaya kelimelerin gücü yetmeyeceğine olan inancı Robin'i, "Hissetmek kelimesiz olur. Kelimelerin ucu bucağı vardır. Sonsuzluğu hissedişi bir kelimeye hapsetmek kadar acımasız bir şey yoktur" demeye vardırır.

Robin Henry'i var ettiğinde kendi içindeki cevhere yaşam verir. Robin Henry ile kendi içindeki ben'e ulaşır.Henry Robin'i  yok etmez onu daha üst bir boyutta yeniden yaratır. Robin'in Henry'si Robin'e yeni bir ufuk açar. Robin Henry ile artık, "Bir şeyde her şeyi" görmeye başlar. Parça bütün ilişkisinin gerçek boyutlarına ulaşır Robin Henry ile.  Robin der ki, "Küçük insanlar bütünün bir parçası olduklarına inanırlar.Büyük insanlar ise, parça diye bir şey olmadığını bilirler, onlar bütünün kendisidirler." Her bütünün bir başka boyuttaki bir bütünün parçası ve her parçanın kendi alt boyutunda bir bütün olduğu gerçeği Robin'in Henry'sinde böyle görülür.

Henry ile yeniden hayat bulan Robin, 'zıtların kendi içinde birliği ve mücadelesi' ilkesi ışığında, "Bana kelimelerin en hüzünlüsünü getirin, size onunla mutluluğu anlatayım.  Ya da kelimelerin en mutlusunu getirin, size onunla hüznü anlatayım. Kelimeleri elimden alın size aşkı anlatayım"  dediğinde imkansız bir şeyden bahsetmiyor. Robin Henry olalı kendinde gördüğü muazzam güçle gerçeklere ulaşmanın inancını haykırıyor.

Robin bugün Henry olmanın bedelini sol gözünden olarak ve boynunda oluşan sağlık sorunlarıyla ödese de Robin Henry olalı daha mutlu ve hayata karşı daha umutlu... Henry'nin bugün milyonlarca takipçisi var. Diyarbakır, Lice, Bozbağlar Köyü nüfusuna kayıtlı olan Robin bugün Henry ile Beynelmilel bir umut elçisi. Teknoloji çağında, 'internet edebiyatı' ile 'Kelimelerin Kıyametinde'  Robinlerin içindeki Henry'lere sesleniyor: "Bizim işimiz kuyu kazmak değil Henry. Bizim işimiz kuyuya atılmış Yusuf'un hikayesini yazmak."  Dipsiz kuyulara atılan 'Yusufların' hikayesini yazacak Henry'lere bir çağrıdır,' Kelimelerin kıyametini' koparan hakikat, 'boş bir bar taburesinde' hayat bulsa da.

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.