‘İnsanlara tepki sonucu hukuk okudum’

‘İnsanlara tepki sonucu hukuk okudum’
5 sene önce Diyarbakır’a üniversite okumak için gelen Stajyer Av. Özge Samuk burada kendini mutlu hissettiğini belirterek, avukatlıktan arta kalan zamanlarını Sur’da yaşayan kadın ve çocuklara ayırmakla geçirdiğini söyledi.

Gazetemizin köşe yazarlarından ve Diyarbakır Barosu’nda Stajyer Avukat olarak görev yapan Özge Samuk ile bir araya gelerek, iş ve özel hayatına dair sorular sorduk. Stajyer Avukat Özge Samuk ile Çalışma hayatındaki, başarısından başlayarak, neden Diyarbakır’a geldiğini ve Rengârenk Umutlar Derneği ile yaptığı çalışmaları, Diyarbakır Sur’da yaşayan kadınlarla dayanışmasını, çocuklara gönüllü drama ve dans eğitimine kadar hayatına nüfuz eden etkinlikleri ele alan bir röportaj gerçekleştirdik...

59ba8ac8-cfe4-4c7a-b2b7-9d52710bd62b.jpg

Özge SAMUK KİMDİR: Diyarbakır Barosu’nda stajyer avukatım. Diyarbakır’a beş sene önce üniversite için geldim ama daha sonra burada kalmayı tercih ettim. Kendimi burada birçok yerden daha mutlu hissediyorum ve uzun bir süre Diyarbakır’da yaşamayı düşünüyorum. Avukatlığın yanında üniversitemin ikinci yılında tanıştığım Rengârenk Umutlar Derneği ile birlikte, Sabancı Vakfı’nın bir projesi kapsamında, Diyarbakır Sur’da yaşayan kadınlara kadın hakları, çocuklara da dört yıldır gönüllü drama ve dans eğitimi veriyorum. Aynı zamanda uzun yıllardır dans ve tiyatroyla ilgileniyorum.

TOPLUM YARGISININ ETKİSİ

Avukatlık mesleğini seçmenizde kimsenin etkisi oldu mu?

Kimsenin değil, toplum yargısının etkisi oldu. Mersin Tarsus Kız Meslek Lisesi’ni kazandığım zaman, daha doğrusu yerleşmek zorunda kaldığım zaman, çevremde ki insanlar hep okuduğum lisenin iyi olmadığını dile getirdiler. Tabii ki hiçbir zaman çocuk gelişimi okuduğum için takdir edilmedim. Kaba bir tabirle, defalarca “boş lise”, “bir şey çıkmaz oradan” söylemlerine maruz kaldım. Belki başarılı veya azimli bir ilkokul öğrencisi değildim ama iyi de neden bu söylemler? Bilmiyordum. Toplumun belirlediği takdir seviyesine ulaşmadığınız zaman, ne olursanız olun, küçümsenmeye maruz kalırsınız. Benim avukatlık hayalim tamamıyla insanlara bir tepkiydi. Bence avukat olmak bu hayatta zoru başarmak değil, çok iyi yerlerde olmak asla değil, ama benim için bir tepkiyi ifade edecek kadar değerli.

KİTAPLARI DEĞİL KAVRAMLARI OTURTMA DÖNEMİ

Stajınızı yaparken unutamadığınız anılar var mı? Avukatlık staj eğitiminin faydalarını sayabilir misiniz?

Ben çok güzel bir büroda staj yapıyorum. Büroda olduğum zamanların yarısını gülerek geçiriyorum diyebilirim. O kadar ki güzel insanlarla birlikteyim. En unutamadığım anım ise; seminere gitmek için bürodakilerle inatlaştıktan ve kesinlikle bugün seminere gideceğim dedikten sonra, seminerlerin “bugünden itibaren uzun bir dönem iptal edildiği” mesajını görmekti. O günden sonra hiç onlarla inatlaşmadım. Deli miyim ben? Hayatımı karartır onların o enerjisi. Stajın faydasına gelecek olursak da; staj yaparken mesleğimizin okuduğumuz kitaplardan çok daha fazlasına ihtiyaç duyduğunu fark ederiz. En güzel avantajı da deneyimdir bence. Kitaplardan başını kaldırıp, öğrenilen kavramları yerine oturtma dönemi diyebilirim stajyerlik için.

Gerek işinizde gerekse sosyal yaşantınızda sizi öne çıkaran yönlerinizi dinleyebilir miyiz?

Açıkçası öne çıkarma kavramını çok sübjektif buluyorum, çünkü bana göre öne çıkan yanım bir başkasında aynı etkiyi uyandırmayabilir. Soruya sadece bana göre diye bakacak olursam eğer, beni en çok öne çıkaran yanım birçok alanla ilgilenmem ve pozitif enerjim olur. Hukuk okurken de stajyerlik yaparken de tek yönlü bir yaşantı ile sınırlı kalmamayı tercih ettim. Aynı zamanda ilgilendiğim farklı alanlar enerjimi çoğu zaman yüksek tuttu. İlgilendiğim farklı alanların iş hayatıma ve sosyal çevreme olumlu etkileri olduğu kanısındayım. Öncelikle uzun yıllardır tiyatroyla ve dansla ilgilenmem çoğu ortamda çekinmeden adım atmamı sağladı. Sanat sayesinde hiçbir zaman ufak tefek şeyler ile rezil olacağıma inanmadan hareket ettim. Rezil olmak benim hayatımda çok değerli bir kavram değil açıkçası. Hem kendim için hem de başkaları için ufak şeyleri abartmamayı tercih ediyorum. Dans ederken düşmek, sahnede sesimin kısılması, belki de ileride mahkeme salonunda şaşırıp yanlış yere oturmak, bilmiyorum. Bunların hepsi ufak şeyler ve yaşamaktan korkmuyorum. Bence bir insan yanlış yapmaktan korkmadığı ve utanmadığı sürece çok büyük adımlar atmaya hazırdır. Sadece içimizde ki ve bize dayatılan algılar bizleri pasifleştirdi diye düşünüyorum. Ufacık şeylerin abartılarak gündeme gelmesi cesaretimizi sömürdü. Ben buna müsaade etmediğim için kendimi biraz şanslı buluyorum. Sosyal hayatımdaysa insanlar verdiğim pozitif enerjinin onları mutlu hissettirdiklerini söyledikleri zaman, iyileştirme gücünün bana farklı bir huzur verdiğini fark ettim. Belki isminden gelen bir özgecilik var bende bilmiyorum ama çoğu zaman önce arkadaşlarımın veya çevremdekilerin mutluluğu demeyi tercih ediyorum. Kendimi böyle daha mutlu hissediyorum.

Gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?

En iyi kadın oyuncu ödülünü almak. O günü gördükten sonra ölebilirim.

 Avukatlık mesleğinin avantajları ve dezavantajları size göre nelerdir?

Eğer severek icra ettiğiniz bir meslekse avukatlık, avantajları saymakla bitmeyebilir. İletişim sizi mutlu ediyorsa mesela, her zaman iletişim içinde olacağınız bir meslek. Yardım etmeyi seviyorsanız eğer, avukatken çok fazla şansınız olacak bunun için. Dezavantaj olarak da sürekli etrafınızda ki insanlar tarafından “yalancı profilinde” algılanmamız. Hukuk Fakültelerinin fazlalığı sebebiyle özellikle bu dönemde çok fazla avukat var. Hangi meslek olursa olsun icra fazlalığı ekonomik sıkıntıyı ortaya çıkarır ve saygınlığı azaltır diye düşünüyorum.

Avukatlığa başlarken ilk beklentileriniz nelerdi?

Bence ne yapacağınızı bilmediğiniz zaman, beklentiler kısmı hep havada kalır. Ben başladığım zaman ne yapacağımı bilmiyordum. Öncelikle nasıl bir avukat olmak istediğimi bulmak istiyordum. Nasıl bir avukatım ve tam olarak nerede olmak istiyorum? Bu Soruyu cevaplayabildiğim gün beklentilerimi çok net açıklayabilirim. Ama henüz çok erken.

Sizin için avukatlık mesleğinin anlamı nedir?

Benim için avukatlık mesleği kabul edilen veya iddia edilen algıların ötesinde bir meslek. Sadece klasik bir “savunma mesleği” olarak bakamıyorum. Mesela ben çok şanslıyım Sur’da ki küçük çocuklarıma artık daha güçlü bir Özge olarak yardım edebileceğim için. Avukatlık mesleği değerlendirildiğinde iyi bir şans ve istendiğinde iyi bir tepkidir.

Avukatlık mesleği ile ilgili en temel sorunların neler olduğunu düşünüyorsunuz? Neler yapmayı önerirsiniz?

Özellikle şu dönemde en temel sorun avukatların sürekli baskıya maruz kalması. Savunmamız gereken onca insan varken neredeyse her gün kendimizi savunurken buluyoruz. Son dönemde gündeme gelen barolara zorunlu kaydın ortadan kaldırılma fikri ziyadesiyle tedirgin edici. Gerçekleşmesi halinde mesleğimize bir darbe olacağını dahi söyleyebilirim. Biz beraberken, birlikteyken çok daha güçlü avukatlarız. Ötekileştirme veya bireyselleşme kavramı mesleğimize girdiği andan itibaren, bugüne kadar sürdürdüğümüz birlik, dayanışma, beraber olma algıları mesleğimizden uçar gider. Diğer en temel sorunumuz ise tehdit olarak algılanmak. Güzel işler başarabilecekken sürekli varlığımızı sağlıklı sürdürme çabası ile meşgul ediliyoruz. Bu doğru değil. Mesleğimizi gerçekten hakkıyla icra edebilmemiz için özgür bırakılmayı ve destek olunmasını öneririm.

Çok yönlü birisi olduğunuzu aktardınız, avukatlık ve diğer uğraşlarınız arasında nasıl gidip geliyorsunuz?      

Ben avukatlığın yanında bu sene hem küçük çocuklara gönüllü olarak dans eğitimi veriyorum hem bireysel olarak dans ediyorum hem de tek kişilik bir oyuna hazırlanıyorum. (Yönetmenim saygılar.) Öncelikle her şeye yetişebilmek için uykumdan feragat ediyorum ama eğlencemden asla feragat etmiyorum. (Ölürüm daha iyi!) Bunun yerine daha az uyumayı tercih ediyorum. Gündüz iş hayatı baya yoğun ve aktif geçiyor. Akşam işten çıktıktan sonra ya oyun çalışmama ya da dansa gidiyorum. Sonrasında da mutlaka yapacak bir etkinliğim oluyor. Hafta sonlarımı da Rengârenk Umutlar Derneği’ne ve aileme ayırıyorum.

Staja ilk başladığım dönemde en çok zorlandığım konu buydu diyebilirim. Çok yönlü olmam kimi yerde övgüyle karşılanırken, meslek hayatımda daha çok negatif bir etki yarattı. Daha öncesinde çok yönlü kişiliğim sorgulanmamış veya sorun teşkil etmemişti. Kimse böyle hukukçu olmaz dememişti. Ama mesleğe başladığım zaman ciddi bir sosyal tartışmanın içinde buldum kendimi. Staja başlarken çok yönlülüğümün avantaj olduğunu düşünüyorken, birinci aydan sonra, beni yönlendirdikleri kişi olmaya çalıştım ve tabii ki mutsuz oldum. Bir dönem sürekli, “Avukat mısın dansçı mısın?”, “ Avukat olduğun pek anlaşılmıyor.”, “Biraz daha mesleğinle ilgili paylaşımlar yapmalısın.”, “Vay be sen nasıl makale yazıyorsun?” (Yok artık ama bu biraz abartı oldu.) söylemleriyle başa çıkmak zorunda kaldım. Önce kısa bir dönem dedikleri kişi olmayı denedim ama sonra bahsettikleri kadın olamayacağımı fark ettim. Ardından kendi çizgimi kendim belirleme kararı aldım. Şimdi liseden beri gelen tepkisel tutumumun ikinci parkurundayım. Henüz mücadelem yeni başladı ve sizlere sesimi duyuran ilk kişiler olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Önümde kaç parkur var bilmiyorum ama inanıyorum finali güzel olacak. Beni ne zaman kabullenirler bilmiyorum. Benim iyi bir avukat olmam için sadece avukatlık ile ilgilenmeme gerek yok bundan eminim. Ben kendimi kabullendim. Sıra beni herkesleştirmeye çalışanlarda.

fe66de5e-cbbd-434f-a3d5-c4706a008daf.jpg

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Hiçbirimizin sevdiği mavi aynı mavi değil. Aslında hepimiz farklı tonları seviyoruz ama ısrarla aynı maviymiş gibi davranıyoruz. Aynılaşan bir toplumda ne işimiz var? Gerçekten aynı renk bizi mutlu eder mi? Ben insanların “istedikleri” kişi olmalarını istiyorum. İstenilen kişi olmak bir diğerini taklitten öte olmayacaktır bundan eminim. İçinden bir nebze “Ben bu değilim.” diyen herkesin karşı gelmesini istiyorum. Eleştirmekten vazgeçip farklı olanı kabullenmelerini ümit ediyorum. Başarıya kalıplarda ki kişi olarak ulaşılmayacağını fark etmelerini bekliyorum. Hele ki başarının ne olduğu bu kadar tartışmaya açıkken. Üç günlük dünyada istediğimiz gibi olamayacaksak, üç günün kaçı bize ait ki? Sizlere çok çok teşekkür ederim bana söz hakkı tanıdığınız için, ikinci parkurumda sesimi duyurduğunuz için minnettarım. Mutlu kalın.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.