MÜZİK İNSANI ETKİLEMEK İÇİN DOĞRU BİR ARAÇTIR

MÜZİK İNSANI ETKİLEMEK İÇİN DOĞRU BİR ARAÇTIR
Sanatçı, besteci Leyla Zerya ve Zeynep Işık’la birlikte bir söyleşi gerçekleştirdik

Daha beş yaşında ailesiyle birlikte Bingöl’den Almanya’ya giden Zerya; ana dilini sorgulamaya başlar. Gurbette ana dilinin özlemini daha küçük yaşlarda hissetmeye başlar. Sesinin özgünlüğünden dolayı; çevresi tarafından sürekli müzikle ilgilenmesi ve söylemesi için sürekli teşvik edilir. Diğer müzik kültürlerinden de etkilenerek, müziğinin alt yapısını güçlendirir.

İlk sahne deneyimini yaşadığında on altı yaşındadır. İlk sahneye ozan Rençber Aziz’le birlikte çıkar. Daha sonraları tanıştığı müzisyen Zeynep Işık’ın teşvikleriyle müzik hayatına yeniden devam etmeye karar verir.  İlk albümünü çıkaran sanatçı, söylediği altı şarkının bestesini kendisi yapar. Albümde söylediği on dört şarkıdan onunu Zazacaya ayırır.

Sanatçı, besteci Leyla Zerya ve  Zeynep Işık’la birlikte bir söyleşi gerçekleştirdik.

MÜZİK İNSANI ETKİLEMEK İÇİN DOĞRU BİR ARAÇTIR

Mümin Ağcakaya

Okuyucularımız sizi tanımak isterse neler anlatırdınız?

Bingöl’de doğdum, Aydoğdu ailesindenim. Beş yaşlarında ailemle birlikte Bingöl’den Almanya ya gittim. Almanya’da yaşıyorum, orada büyüdüm. İlk müzik albüm çalışmam olan ‘Ava Evînê’ yeni çıktı. Kısa bir dönem şan dersi hariç herhangi bir müzik veya konservatuar eğitimi almadım.

MÜZİKTE KENDİMİ BULDUM

Müzik hayatınız ne zaman başladı?

Müzik çalışmalarım profesyonel olarak yeni sayılır. Fakat küçük yaşlardan beri özellikle Kürtçe şarkılara çok büyük bir merakım vardı. Zazayım ama Kurmanci şarkıları ezberlemekle başladı benim müziğe olan ilgim. Çocukken Şivan Perveri, Gülistanı çok dinlerdim. Öyle dinlemekle başladım. Onların şarkılarını dinleyerek Kurmanciyi de öğrendim. Daha ilerleyen yaşlarda aile dostum, şimdi vefat eden; Bingöl’de çok tanınan Rençber Aziz, Zazaca’ya da çok büyük katkısı olan bir ozandı. Benim sesimi ve sesimin farklı olduğunu bana anlatmaya çalıştı. Bu konuda bir şeyler yapmam gerektiğini anlatmaya çalıştı. Bu şekilde başladım. İlk kez Rençber Aziz beni sahneye aldı. Birkaç kez onunla sahne aldım. O zaman on altı yaşındaydım. Sonra bir şey yapmadım. Benimle bir kaset çalışması yapmak istiyordu ama ben sonra vaz geçtim. Kendisi tek başına ‘Hesreta Azadî' adlı ilk ve son kasedini çıkardı. Daha sonra ilerleyen yıllarda, 2009 yılında Köln'de ‘Nanobeat’ grubu ile üç yıllık bir çaklışmam oldu. Nanobeat'de solistlik yaptım. Nanobeat çalışmalarına hala Köln de devam ediyor. Nanobeat ile bir klip çalışmam oldu fakat sahne tecrübemi onlarla yaşamadan daha sonra onlardan ayrıldım. Kendi albümü çıkarmaya karar verdim. Asıl hayalim de buydu hep. Kendi bestelerim de vardı. Neden olmasın dedim. Özellikle sanatçı arkadaşım Zeynep Işık beni çok motive ediyordu. Sürekli bana; ’Senin kendi bestelerin var. Hem Zazacayı hem Kurmanciyi iyi biliyorsun, Soranice şarkılar da okuyorsun. Kendi başına albüm çıkarman gerekir.’ diyordu. 

leyla.jpg

İLK ALBÜMÜNDE ON ESER ZAZACA

‘Ava Evînê’ adlı albüminiz de ne tür parçalara yer verdiniz?

Albümde toplam on dört şarkımız var. Şarkılarımızda altı bestemiz var. Zeynep’le birlikte müziklerini yaptığımız; Zazaca , ‘DÎWAN’ isminde şiir kitabı olan, değerli şimdi rahmetli olan Bingöl’lü şair Mehmet Mehdi Özsoy’un şiirinden alınma ‘Zarac’ yani (keklik), diğeri ‘Gulê Mi’dir. Müziği bize aittir. Albümde iki tane de Rençber Azizin eseri var. ‘Way Way Nînna’ ve ‘Wûsar’ yani ‘Dilo Dilo’,’Ava Eînê’nin sözleri Dilek Akdağ'’a ait. Şiirin kendisi Türkçe idi. Kurmanccaya çevirdim. Müziğini; Zeynep ve ben yaptım.  Ayrıca sözleri bana ait olan; Payîz, Çîm Sîyayê ve Zerya üç parçaya yer verdik. On eser Zazaca, üç Kurmancca ve bir Soranca, ‘Lew Barana’ rahmetli Hesen Zîrak’in eseri var.

Ağırlıklı olarak neden Zazaca?

Biliyorsunuz, Zazaca UNESCO tarafından da yok olmakla yüz yüze olan diller arasında yer alıyor. Bu konuda akademisyenler ve sanatçılar elinden geleni yapmalı. Ama en önemlisi Zazaların kendilerinin, kendi anadillerinin yok olmasına seyirci kalmamalıdırlar. Analar ve babalar kendi çocuklarına dilini öğretmeli ve kendileri en azından günlük yaşam ilişkileri içerisinde konuşmalıdırlar.

Kurmanccayı da çok seviyorum fakat kendimde Bingöllü bir Zaza olduğum için, özellikle albümde on Zazaca şarkıya yer verdim. En azından Zazacaya bir katkım olsun istedim. Prensip olarak kendi dilimizde çalışmalar yapmanın daha doğru ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Kurmanci de öyle ama Zazaca daha büyük tehlikede olduğu için Zazacayı ben çok önemsiyorum. Gerçekten bu güzel dili yaşatmak gerekir diye düşünüyorum. Bir dilin tarihe karışarak yok olması sadece Zazalar için değil insanlık için bir kayıptır. Sadece sevmekle yetinmek istemedim, yaşatmak için de bir şeyler yapmak gerekir. Eğer bir nebze katkım olacaksa, ne mutlu bana diye düşünüyorum.

Sizin çocukluğunuzda itibaren siz etkileyen olaylar neler oldu. Müziği tercih etmenizde rol oynayan kimler oldu.

 Açıkçası duygu ve düşüncelerim beni buna yöneltti. Çok küçük yaşlarda şunu fark ettim. Annem ve babam birbiriyle hep Zazaca konuşurlardı. Fakat bizimle Zazaca konuşmazlardı. On, on bir yaşlarında niye bizimle dilimizi konuşmuyorsunuz diye onları eleştirmeye başladım. Özellikle dışarıda annem konuştuğunda ben ona hep Zazaca yanıt veriyordum. Sonra resmen yasak koydum. Bu şekil Zazacayı geliştirdim. Kurmanciyi de şarkılardan öğrendim. Bir kelimeyi anlamadıysam ben o şarkıyı asla okumadım. Çok küçük yaşlardan beri böyleydim. Dilimizin Zazaca olduğunu küçük yaşlarda da olsam sorgulamaya başladım. Anne ve babama niye bizimle ana dilimizle konuşmuyorsunuz? O zaman biz kimiz? Diyordum. Almanya’dasın bir nevi diasporadasın, Kürt olmanın, kendi dilini yaşatmanın zorlukları çok büyük. Özellikle milliyetçiliğe karşı kendini korumak zorundasın. Mahalli baskılar oluyor. Okulda Kürt olduğum için sıkıntılar yaşıyorum. ‘Pis Kürt’ diye tükürülüyordu. Buna benzer birçok olay yaşadık. Orada bu aşağılanmalarla karşılaştığınızda, kendinizi daha çok sorgulamaya başlıyorsunuz. İleriki yaşlarda kitaplar getirttim. Önce Kürtçe alfabeyi öğrendim. Sonra yazı ve okumasını kitaplardan öğrendim. İleri dönemde beş yıl radyoda çalıştım. Ara ara Kurmancca olsa da, Zazaca radyo yayını da yaptım. Bu şekilde Kurmanccam ve Zazacam daha çok gelişti.

leyla-001.jpg

Zazaca konuşmanız, Zazaca müzik yapmanıza çevrenizin tepkisi nasıl oldu?

Tabi çok sevindiler. Hatta gurur duyuyorlar diyebilirim. Bir de kadın sanatçı olarak Zazacaya önem vermem onları gururlandırıyor. Kendi besteleri olan, Bingöllü bir sanatçımız var diyorlar. Bingöl’de geçen hafta Cê ma kafede imza günüm vardı. O zaman gerçekten ne kadar sevildiğimi anladım. Bu durum tabiki duygularımı okşadı. Zazaca kendi bestelerimin olması, bu da daha fazla önem kazanıyor. Bu çok güzel bir duygudur. Dediğim gibi bir nebze faydam oluyorsa ne mutlu bana.

Almanya’nın dışında da konserleriniz oldu mu?

Bu alanda henüz daha çok yeniyim diyebilirim. Müzik hayatında daha çok yeniyim. İlk albümüm olduğu için konserler düşünüyorum. Fakat tarih olarak henüz belli değil. Sonbaharda Köln Hamburg ekseninde önce konserler düzenlenecek. Artık bakacağız nerelere gideceğiz.

KADINLAR SANATLA İLGİLENMELİDİRLER

Gelecekte en çok yapmayı istediğiniz bir hedefiniz var mı?

Bu büyük arzularla yoğun duygularla ortaya çıkan bir çalışma. Sanatın kadınları özgürleştirdiğine inanıyorum. Zeynep’le de aynı düşünüyor. Bu yüzden bu çalışmaları birlikte sürdürüyoruz.  Çünkü iletmek istediğiniz mesajları o kadar doğru adreslere gönderebiliyorsunuz ki, eğer sizin şarkılarınızı, sesinizi, yorumunuzu seven olursa müziğin etkisi çok büyük oluyor. Müzik insanları etkilemek için doğru bir çalışmadır. Bir gayedir, bir amaçtır. Özellikle kadınların sanata yoğunlaşması gerekiyor diye düşünüyorum.

Söylediğiniz eserlerde kadınlara hitap eden parçaları seçiyor musunuz?

Kadın dili, kadın tarzıyla, kadın lügatiyle daha ağırlıklı olan şarkıları seçip, söylüyorum.

Leyla Zerya ile birlikte müzik çalışmalarını yürüten müzisyen Zeynep Işık Kürtçe müziğin dünya müziğine göre durumunu söyle dile getirdi.

Zeynep Işık: Bizim Kürtçe şarkılarda kadınları aşağılayan terimler çok var. Gerçekten biz bunları farklı bir yere çekmek istiyoruz. Kadın dilinin kullanılmasını, kadını daha ön plana çıkartmak istiyoruz. Kürt müziğini biraz farklı boyuta getirmek istiyoruz. Çünkü Kürt müziği dünya müziği içinde neredeyse yok. Gerçekten de bu durum bizim için çok üzücü. Yeni yeni ortaya çıkan mahalli sanatçılarımız var. Çok hoşumuza gidiyor. Ama hep aynı tarzda gidiyor. Dünya müziğini yapmamız için bir yerlere gelmemiz için farklı tarzlarda dünya müziğine biraz yaklaşmamız lazım. Tabiki özünden kopmamak çok önemlidir.

leyla-002.jpg

MÜZİĞİMİZİN ALT YAPISINI DİĞER MÜZİKLERLE ZENGİNLEŞTİRDİK

Leyla Zerya ile nasıl tanıştınız?

Zeynep Işık: 25. Yılını doldurduğumuz ‘Platforma Jinên Kurd’ adlı platformda Leyla’nın sesini fark ettim. Orada tanıştım. Kürt müziğine gönül veren insanlardan biri olarak o tınılar benim için çok önemliydi. Kürtçe ve Zazaca bilmiyorum ama ben Leyla’yı hissediyorum. Bu son süreçte müziği adeta içimize sindirdi. Kobani zamanında yaşadığımız hüznü şarkılara döktük. Onlar bizi çok hüzünlendirdi. Bu hüznümüz kısmen sanata da dönüştü. Biz birbirimizi harmanladık. Leyla ses oldu. Bende müzikle birbirimizi tamamladık. Yüreği güzel, Bingöl için bir kazanç diye düşünüyorum. Leyla’yla beraber çok güzel çalışmalar ortaya çıkardık. Bingöl’ü de çok sevdiğimiz için bu çalışmalarımızı daha farklı tarzlar da yaratmak istedik. Müziğimizin alt yapısında farklı tarzlar da var. Reggae, blues, punch ve otantik müzik alt yapı olarak bunları da kullandık. Aranjörümüz Hakan Akay da müziklerimizi bu tarzlarda harmanladı güzel alt yapılar kurdu. Leyla bu şekilde geleneksel bir şarkıyı yeni bir tarzla yorumladı. Leyla’nın okuma tarzı da çok farklı. Yeni tarzlar her zaman bizim yüreğimizi güzelleştiriyor. Çünkü yenilikler insanı geliştiren şeylerdir. Özellikle kadın sanatçılarımız az. Kadınların daha çok sanat yapmalarını, daha fazla sayıda ortaya çıkmalarını çok istiyoruz. Bizde böyle yola çıktık.

Kürt müziğini diğer ülke müzikleriyle kıyasladığınızda nasıl bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Onlardan ayıran özellikler nelerdir?

Leyla Zerya: Çok otantik ve klasik yapısıyla birlikte çok duygu yüklü bir müzik. Dengbêjleri dinlediğiniz de ne kadar duygu yüklü. Ne kadar lügatleri geniş, öyle bir gırtlak kullanıyorlar ki, eğitim görmeden nasıl doğru kullanıyorlar. Çok doğal kullanıyorlar.

Ben konservatuar okumadım. Ama sesimin güzel olduğunu söylediler, bende ilerlemeye, söylemeye çalıştım o kadar. Kürt müziğinin farkı diğer ülke müzikleriyle arasında ki fark ulaşamadığı bir yer var. Bir sıkışma var. Şimdi farklı bir şey yaratmaya çalışıldığında, önce belki bir tepki alıyorsun. Bunun orijinali böyle değil, niye böyle okumuş diyen oluyor. Ama bu yavaş yavaş sevilmeye başlıyor. Enternasyonal müzik evreninde onunla birlikte harmanlaşacak diye düşünüyorum.

Değişik ve orijinal bir müzik çalışması ortaya koymuşsunuz. Bu değerli çalışmalarınızın devamını diler, müzik hayatınızda başarılar diler, bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.

Biz de size duyarlılığınızdan dolayı teşekkür ediyoruz, emeklerinize sağlık.


Leyla Zerya (Leyla Aydoğdu) kimdir?

1968 Bingöl’de doğar. Beş yaşındayken ailesi ile birlikte Almanya’ya göç eder. Liseyi bitirdikten sonra bazı sosyal alanlarda çalışır. Kurmanciyi öğrenir ve tercümanlık yapar. Zazacasını geliştirir. Müziğinde geniş yer veriri. Almanya’da yaşamını sürdüren sanatçı müzik hayatına devam etmek için yeni klip hazırlıkları yapmaktadır.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.