Pelda Aytaş, nakış sanatıyla kadın cinayetlerine dikkat çekiyor

Pelda Aytaş, nakış sanatıyla kadın cinayetlerine dikkat çekiyor
Pelda Aytaş, ilgilendiği nakış sanatıyla kadın cinayetlerine dikkat çekiyor. Yaptığı nakış sanatıyla ilgili Tigris Haber’e konuşan Pelda Aytaş, 2020’de yapmış olduğu ‘Anıtnakış’ eserinin hala devam ettiğini belirtiyor.

Tigris Özel

TİGRİS HABER - Diyarbakırlı Pelda Aytaş nakış sanatıyla kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekiyor. 2019 yılında nakış sanatıyla ilgilenmeye başlayan Aytaş nakış sanatına başlama sürecini şöyle anlatıyor: “2019 yılında yüksek lisans bitirme tezim, sanat tarihi boyunca erk gözünden kadınların nasıl imgelendiği üzerineydi, o sıralar inşaat telleriyle figürler yapıyordum. Ama Benim pratiğini yaptığım inşaat teli eril bir dildi ve “biz de buradayız derken ben eril bir dil kullanmış olacaktım, 1.dalgadaki hata ile erkeklerle aynı haklara sahip olmak için erkekleşmeyle aynı şeydi. O yüzden feminen sırf domestik bir malzeme olarak görüldüğü için güzel sanatlar kategorisinden dışlanan bir malzeme kullanmalıydım. Evde uğraşlarım çalışmalarım başladı, önce siyah beyaz yaptım sonra renkler ve kumaşlar ekledim, sonra kumaşları çıkardım çalışmaları büyüttüm, sürekli malzemenin sınırlarını deniyorum.”

pelda-aytas-3.jpg

“Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?“

Pelda Aytaş ilham aldığı ve yaptığı nakış sanatıyla, kadının rolü ile ilgili klişeleşmiş algılarla mücadele ettiğini anlatıyor:

“1971’de Cinsiyetçi Toplumda Kadın adlı derleme kitapta bir makale yayımlandı, “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?” Bu soruyla benim sanat hayatım da dünya sanat tarihi de Linda Nochlin’den önce ve Linda Nochlin’den sonra olmak üzere iki döneme ayrılıyor. Bu makale erkek egemen sanatın nasıl kurumsallaştığını ve kadınları dışlama pratiklerinin mükemmelleştirildiği eğitim kurumlarının işleyiş biçimlerini ifşa ediyordu. Makalenin yarattığı tartışmalar ve dönemin feminist hareketleri içinde pek çok kadın bu fitilin ışığında kenar köşeye sıkıştırılmış sanatçı kadınları buldu, çıkardı ve dünya sanat tarihi kanonuna iade etti. Benim için de dönüm noktası oldu, bu makaleden sonra iğne ve ipliği elime alarak kadının rolü ile ilgili klişeleşmiş algılara iğneyi doğrultarak mücadele etmeye başladım.”

pelda-aytas-6.jpg

‘Sayılar isimlere dönüştürülüyor’

“Anıtnakış” eseriyle ilgili bilgi veren Pelda Aytaş, kadın olduğu için yaşadığı zorluklarla mücadele ettiğini söylüyor.

Aytaş , Anıtnakış eserinin hikayesini şöyle anlatıyor:

“Eserim olan ‘Anıtnakış’ öldürülen kadınların anısına sayılar isimlere dönüştürülüyor. Embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın ve kadın olmaya yönelmiş bireylerin cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına “aykırı” eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülen ya da intihara zorlanan bireylerin isimleri yer alır. Maalesef hala isimler yazılmaya yer almaya devam ediyor. Mobbinge uğradığım, sansürlendiğim, hedef gösterildiğim zamanlar oldu. Hala çoğu kez sözel tacize uğruyorum. Mücadele ederek, direnerek,protest bir tavırla baş etmeye çalışıyorum.”

pelda-aytas-1.jpg

‘Sanatçılar kendi özerk alanlarını açmalılar’

Sanatın toplum algısı üzerindeki etkileri ile ilgili düşüncelerini aktaran Pelda Aytaş:

“Bugün bu ülkede erkek, heteroseksüel kimliklerin gücü elinde tuttuğu karar verici olduğu ve kurumsallaştığı bir ortam var. Hala kendimiz belirleyemediğimiz ve seçme şansımız olmayan cinsiyet ve ırk gibi niteliklere dair şiddet, zulüm baskıya maruz kalıyoruz. Böyle bir ortamda kadın, queer, Kürt ya da azınlık mensubu kişi sadece yaşamanın, eşit koşullarda var olmanın biçimlerini aramak bazen de kendinden vazgeçmek zorunda kalıyor ne kadar acı. Sanatçıların kendi içlerinde örgütlenmelerinin ve kendi özgür özerk alanlarını açmalarının gerekliliği olduğu kadar, sanatın erkeklik gururuyla donatılmış, kurumsal ve “büyük” alanlarını sabote etmenin ya da sekteye uğratmanın da gerekliliği var. Sanat ortamında gerçek ve içselleştirilmiş bir kadın ve LGBTİ+ temsiliyeti ayrımcılık ve nefret söylemine karşı panzehir olabilir. Bunun için sanatçılar özneleri ve kurumları sorumluluk almaya mecbur bırakmak ve yüzleşmeye çağırmak zorundalar. Bu durum sadece sanatçıları değil, toplumun tüm kesimlerini özgürleştirme potansiyeli taşıyor. Eşitlikçi ve farklılıklardan dayanışma üretebilen bir yapı böylelikle mümkün olabilir” ifadelerini kullandı.

“Anıtnakış“eserinin hala devam ettiğini belirten sanatçı Pelda Aytaş, Mayıs 2023’te Taner Ceylan’la “Olympos İnterrior” adlı sergilerinin olacağını ve daha tam netleşmemiş projelerin de olduğunu belirterek sözlerini sonlandırdı.

pelda-aytas-5.jpg

Pelda Aytaş hakkında

Pelda Aytaş (d.1992, Diyarbakır) 2014 yılında Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Görsel Sanatlar Öğretmenliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2019 yılında Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yüksek Lisans Programından mezun oldu. Çalışmaları 2020 “Müşterek İşler” Grup sergisi, A4 Atölye, Diyarbakır’da sergilendi. 2014 yılından beri Görsel Sanatlar Öğretmenliği'ne devam etmekte Mardin ve Diyarbakır’da yaşamaktadır.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.