"Sadece kitap satmıyoruz"

"Sadece kitap satmıyoruz"
​​​​​​​Daha önce ticari işlerle uğraşan Mehmet Bozkurt, kendisinin ve ailesinin kitap okumayı sevmesi ve teşviklerinden dolayı 2013 yılında Don Kişot sahaf kafeyi devir alıyor. O tarihten beri bu işi yapmayı benimseyen Mehmet Bozkurt’la sahaflık üzerine konuştuk, sorularımızı cevapladı.

 Mümin Ağcakaya - Özel Haber

TİGRİS HABER - Sahaflık herkesin çok fazla bildiği bir iş değil. Bu yüzden de bu mekânlara fazla uğramazlar. Çok insan eski kitapların satıldığını bilmez. Her şeyin ikinci eli oluyor da kitabın neden olmasın? İkinci el kitapların satıldığı sahaf dükkânları Ankara ve İstanbul’da çok yaygın, hatta buralarda sahaflar çarşısı bile var. Baskısı tükenmiş, çok eskiden basılıp da bir daha basılmayan çok değerli kitapları buralarda uygun fiyatlarla bulmak mümkün. Bu yüzden evlerindeki kütüphanelerini zenginleştirmek isteyenlerin, kitap kurdu dediğimiz okuyucuların, araştırmacıların sürekli uğrak yerlerinden biridir.

Sahaflık yapmadan önce ticaretle uğraşan Mehmet Bozkurt ailede herkes kitap okuduğu ve kendisinin de kitap okumayı sevdiği için bu işi yapması için teşvik de ediliyor. İlk olarak 2010 yılında açılan Don Kişot sahaf kafeyi 2013 yılında devir alarak, hiçbir değişiklik yapmadan kaldığı yerden devam ettiriyor.

Devir aldığı zamandan beri bu işi severek ve keyifle yaptığını, sahaf dükkânının bir de kafe bölümü olduğunu ama pandemi dolayısıyla şimdi kapalı olduğunu söyleyen Bozkurt; kitapların ayrı bir dünya olduğunu, daha önce yaptığı diğer işlere benzemediğini, kitapların içine girdiğinde kendisini nasıl etkilediğini ve neler hissettiğini anlatmaktadır.

don-kisot.jpg

KİTAPLAR MIKNATIS GİBİ İNSANI ÇEKİYOR

 “Sadece kitaplar değil, gelen müşterilerde bizi etkiliyor. Gelen müşterilerle sohbet ediyoruz. Kitaplar üzerinde yorumlar yapılıyor. Kitapları raflara dizerken ister istemez, kitap hakkında bilgileniyorsun. Çünkü tümünün ayrı bir hikâyesi olduğunu biliyorsun. Okumayı seven birinin ilgisini çekmemesi mümkün değil. Kitaplar bir mıknatıs gibi seni kendi dünyasına doğru çekiyor.” Şeklinde dile getirmektedir.

KİMİSİ PARA KİMİSİ KİTAP BİRİKTİRİR

İnsanlar yıllardır biriktirdiği, gözü gibi baktığı kitaplarını niçin satıyor? Bu insanlar geldiğinde onlarda nasıl bir ruh hali oluyor?

Herkes bir şeyler biriktirir ama kitap okuyan, kitap seven insan için evindeki en önemli hazinesi kitaplarıdır. Yıllardır biriktirdiği kitaplarından vaz geçmesi o insan için çok zor bir durumdur. Kitaplarını satmaya gelenlerin çoğu maddi veya onu zorunlu kılan nedenlerden dolayı satmak istiyorlar. Çocuklarına torunlarına bırakacakları en değerli miras olarak kitaplarını görürler. Yıllarca koruduğu, evinin en güzel yerine kurduğu kütüphanesinin raflarındaki kitapları elden çıkarması onun için kolay bir durum değildir. Gözü gibi baktığı kitaplarını elinden çıkarırken yüreğinin nasıl sızladığını fark ediyoruz. Bir eziklik ve pişmanlık duygusu ister istemez oluşmaktadır. İnsanın en sevdiği bir şeyi bırakmak zorunda kalması, ister istemez onun kendisini çok kötü hissetmesine yol açmaktadır.

Kitapların her biri ayrı bir dünyadır. Kitabını getiren insan bir yerde sana o dünyasını bırakıp gidiyor. Dolayısıyla dünyasını bırakan insanın ruh hali çökmüş gibi oluyor. Adımları onu dükkândan dışarıya zor taşıyor. Zorunluluktan dolayı bıraktığından içi bir türlü elvermiyor. Böylesi duygusal davranışlara çok şahit olduk.

don-kisot-.jpg

Kitabını satmak zorunda kalıp da sonradan gelip bıraktığı kitapları geri almak isteyenler oluyor mu?

Çok oluyor. Böyle durumlarda tekrar toparlayarak geri veriyoruz. Ona yardımcı olabilmek için başka yerlerden de istediği kitapları temin etmeye çalışıyoruz. Kitaplarına tekrardan kavuştuğunda onların yüzlerindeki mutluluğu ve sevinci görmek bizim içinde sevindirici oluyor. Bu duyguları yaşamak sadece parayla ölçülecek bir durum değildir.

Çoğunlukla eski kitaplarını getirip satmak zorunda kalanlar genelde şöyle söylüyorlar; ‘eğer kitaplarım satılmazsa ya da bir köşeye bırakırsanız tekrar almayı düşünüyorum’ diye söyleyenler oluyor. Kitaplarından kolay kolay ayrılmak istemiyorlar, ama maddi veya başka sıkıntılarından dolayı bırakmak zorunda kalıyorlar.

Böylesi durumları çok sık yaşıyoruz. Sonradan gelip alanlar da oluyor. Bir ara bir kişi geldi. Beş bine yakın kitabı vardı. Evine gittim. Beş bin kadar kitabı vardı. Kitaplarından kopmak istemiyordu. 2 bin 500 kadarını aldım ama sanki canı alınmış gibiydi. Onunla hiçbir pazarlık yapmadan, istediği şekilde aldım. Beş bin kitabı bir araya getirmek kolay değildi. Üstelik kitaplarının çoğu yazarları tarafından imzalıydı. Kitapların çoğunda notları vardı. Sonradan geldi kitaplarını sordu, ona satmayıp bir tarafta duran imzalı kitaplarını geri iade ettim. Bu durum beni çok etkilemişti.

KİTAP MÜCEVHER GİBİDİR

Bozkurt yaşadığı bir başka anısını da şöyle anlatmaktadır;

 “Bir ara biri telefonla aradı. Arayan bir hemşireydi. Aradığı kitap bizde vardı. Tekrar; ‘bu kitap sizde var mı?’ Diye tekrar sordu. ‘Var’ diye cevap verince; ‘Ne olur o kitabı satmayın, gelip alacağım.’ dedi. Meğerse aradığı o kitap dedesinin yazdığı bir kitapmış. Türkiye’nin hiçbir yerinde bulamamış. Maddi değeri cuzi bir rakamdı ama manevi değeri onun için çok büyük. Hemşire kitabı eline aldığında duyduğu mutluluğun sınırı yoktu. “

İyi bir okur için aradığını bulmak. Kitabın insan yaşamındaki yeri nasıl?

Uzun süredir aradığı kitabı bulduğunda adeta dünyasında eksik olanı bir parçayı yerine koyuyor.

Eski kitap mücevher gibidir. Az olan şey değerlidir. Kitaplar da eski basım olup piyasada bulunan sayısı az olduğunda değeri çok fazla oluyor.

Müşterinin istediği kitap bizde yoksa İstanbul ve Ankara’da çalıştığımız arkadaşlar var. Onlarda varsa onlardan temin ederek talep eden müşterilerimize ulaştırıyoruz. Aranan kitaplar eğer piyasada varsa buluyoruz.

sahaf-.jpg

Kitaplar getiren kişileri gördüğünüzde neler gözlemliyorsunuz?

Çok eski kitapları getirenlerin bir kısmı kitaplarının değerinin ne olduğunu bilse de ekonomik ya da başka sıkıntılardan dolayı satmak istiyor. O eski basım kitaplar bize geldiğinde, o kitabın kokusu, sayfalarının tozu bizi cezbediyor. Çok eski kitaplar da geliyor. Basımı yapılmayan, değeri parayla ölçülemeyen kitaplar geliyor. Elimize aldığımızda değerli bir mücevhere dokunmuşuz gibi hissediyoruz. Kitabın içinde ne tür bilgilerin olduğu, ne tür hikâyelerin anlatıldığı, kimlerin elinden geçtiğini düşündüğümüzde bu durum bizi de ister istemez etkiliyor.

Sahaf olarak ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz?

Kitap temin etmekte sıkıntılar yaşıyoruz. Bu da biraz sahaf kültürü tam olarak oluşmadığındandır. Başka illerde olduğu gibi bir sahaflar çarşısı kurulabilirse bu kültür Diyarbakır’da da oturur. Kültür oturmadan da insanlar kitap getirmeyi, bir başkasının da bu kitapları okuyabileceğini öğrenemiyor. Okuma oranı çok fazla ama satışlar düşük. Artık Diyarbakır’da da yavaş yavaş sahaf kültürü oturmaya başlıyor. İnsanlar ikinci el kitapları daha uygun bulmaya başlıyor. Hatta kitaplar niye bu kadar ucuz diyenler de oluyor.

Çok müşterimiz sahafın ne olduğunu bilmiyor, kitaplar neden ikinci el diye soran da oluyordu. Bu kültür oturursa alım satım da fazla olur. Başka sahafların açılması da iyi olur.

İkinci el kitap nasıl algılanıyor?

İnsanlar genel olarak bilmiyordu. Dışarıda sahaf olarak yazıyor, içeri girdiklerinde bunlar satılık mı diye soranlar oluyor. İkinci el kitabın amacı okunan kitap eğer evde biriktirilmiyorsa, kaldırılıp atılacaksa ve bir köşede çürümeye terk edilecekse hem değerlendirmek hem de başkalarının da okumasını sağlamak gerekir. Sahafçılığın amacı da başkasının okuduğunu senin de okumanda aracılık yapmasıdır.

KİTAPLARI ÇÖPE ATMAYIN

Daha çok hangi yaş grupları geliyor?

Her yaştan insanlar gelmeye başladı ama daha çok orta yaşın üzerinde olanlar geliyor. Bazıları da pahalı bir yer olarak biliyor. Aslında sahaflarda kitaplar daha uygun fiyatlara satılmaktadır.

İnsanlar elindeki kitapları bazen kaldırıp çöpe atıyorlar. Nasıl değerlendireceklerini bilmiyorlar. Onlara dönük ne söylemek istersiniz?

Bu durum doğaya da zarardır. O kitabın hammaddesi ağaç. Onu çöpe atınca ağacı da yok ediyorsunuz. Karton toplayıcılara kitaplar size geldiğinde bana getirin ya da başka bir sahafa götürün diyorum. Bunları geri dönüşüme götürmeyin diyorum. Yok edilmemesi gerekir. İnsanlar ellerindeki kitapları çöpe atmasınlar. Karton toplayıcılardan ciddi kitaplar alıyorum. Onlar çok düşük fiyata geri dönüşüme götürüyorlardı. Hem onlar için iyi oluyor. Hem de bizim için. Hem de doğa için.

sahaf-don-kisot.jpg

Şimdi artık kitaplar internete de yükleniyor. Kitabı internetten okumayla kitabın sayfalarını çevirerek okuma arasında nasıl bir fark var?

Bir kitabı veya bir gazeteyi ekrandan okumak var bir de dokunarak, sayfalarını çevirerek okumak var. Kitabın altını çizerek, notlar alarak, mürekkebin, kâğıdın kokusunu hissederek okumak var. Kitap başka bir zevk veriyor. Okuyucuyla arasında daha canlı bir bağ kuruyor.

SAHAFLARDA SADECE KİTAP SATILMIYOR, BİR KÜLTÜR ALIŞVERİŞİ GERÇEKLEŞİYOR

Sahaflık nasıl bir iş?

Yaptığımız bu iş karlı değil. Sevmezsen yapamazsın. Para sahaflıkta ikinci planda gelmektedir. Bu yüzden genelde sahaflar kitap seven insanlardır. Sevmeyen ya da kitaptan anlamaya biri bu işi beceremez.

Diyarbakır’a geldiğimde hiç sahaf yoktu. Tek sahaf burasıydı. Daha sonra açılanlar oldu. Şimdi sayısı yedi sekiz civarında. Bizim yaklaşık yirmi bin kitabımız var.

Bu işe başladıktan sonra sizde ne tür değişiklikler oldu?

Topluyorsun, okuyorsun sevmen gerekiyor. Sahaflıkta kitaplar ister istemez sana bir şeyler öğretiyor. Hatta dayatıyor. Bütün yazarları tanır olduk. Bir kitabı okumasan bile içeriği hakkında bir bilgiye sahip oluyorsun. Müşteriler geliyor, onlara kitap öneriyorsun. Kitap üzerine konuşmalar oluyor. Müşteri kitap hakkında konuşuyor. Yorum yapıyor. Bu durum sende de okuma ihtiyacı oluşturuyor. Biz nasıl öneriyorsak müşteri de bize öneriyor. Aramızda kitaplar üzerinde bir diyalog geçiyor. Burası insanlarla farklı bir iletişim alanıdır. Hiç tanışmadığın insanlarla birden kitap üzerine sohbetler gelişiyor. Burası aynı zamanda bir kültür ortamıdır. Sadece kitap satmıyoruz. Bir kültür alışverişi yapıyoruz.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Size de yayın hayatınızda başarılar.

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.