Sıradışı bir sanat ve çoban kızın başarı öyküsü

Mümin Ağcakaya

Burdur Ağlasun’da bir dağ köyünde Yörük bir ailenin çoban kızı Büşra Öğüt bütün zorluklara rağmen hayallerinin peşinde gitmekten vazgeçmez. Liseyi dışarıdan bitirir ve sonunda Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik ve Tasarım Bölümü‘nü kazanan Yörük kızı ilginç bir başarı öyküsüne imzasını atar.

Büşra Öğütün yaşam hikâyesi Burdur’un Ağlasun ilçesinin bir dağ köyünde başlar. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan, maddi durumları fazla iyi olmayan dört çocuklu Yörük bir ailenin en küçük çocuğudur. Büşra Öğüt, daha çocukluktan itibaren dağda keçi sürülerini otlatarak evin ekonomisine katkı sunmaya çalışır.

Taşlara, ağaçlara, kavanoz kapaklarına resimler çiziyor

İlkokula başladığı dönemde de aynı şekilde çalışır. Doğayla iç içe olması onda gördüklerini resmetme isteğini geliştirir. Resim yapma yeteneğini keşfeden ilkokul öğretmeni onu resim yapmaya teşvik eder. Boya ve fırçası yoktur. Dağda keçileri otlatırken eline geçen kömürün, kiremit parçasının, renkli taşların, otların renklerinden yararlanarak; taşlara, ağaçlara, kavanoz kapaklarına resimler çizer. Doğada gördüklerini resmeder. Resim yapma isteği onda gittikçe bir tutku haline gelir.

Adeta resim yapılacak her şeye; taşlara, ağaçlara resim yaparak özel ürünler ortaya çıkarır. İçinde yaşadığı doğayı taşlara, ağaçlara resmeder.

Ailesinin ekonomik koşullarından dolayı okuluna devam edemez. Büşra orta öğretimini açıktan okur. Liseyi dışarıdan bitirir.

Akademik eğitim almak ister

Dağda keçileri otlatarak, sütlerini sağarak ve tarım işlerinde çalışarak ailesine ekonomik katkı sunarken bir taraftan da üniversite sınavlarına hazırlanır. Resim yapma yeteneğini geliştirmek için akademik eğitim almak ister. Üniversiteye giriş sınavından aldığı puanla; Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik ve Tasarım Bölümü‘nü kazanır. Fakat ailesi önce onu okula göndermek istemez. Hayvanlarla ilgilenmesini ister. O ısrar eder ve ailesini ikna ederek okuluna devam eder. Böylece hayallerini gerçekleştirmek için bir adım daha atmış olur.

Şimdi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 3. Sınıfında okuyan Büşra Öğüt koronavirüs nedeniyle şimdi köyünde kalıyor. Yine hem ailesine yardım ediyor hem de uzaktan eğitimine devam ediyor.

‘Eserlerim de doğadaki her şey gibi bir süre sonra yok oluyor’

Tamamen doğal koşullarda ve doğal araçlarla, taşlar ve mermerler üzerine resimler çizen Büşra Öğüt kurumuş ağaçlardan ve çamurdan heykeller yapıyor.

Sıra dışı çalışmaları sonunda çevrenin ve basının dikkatini çeker. Büşra bir söyleşisinde; "Doğaya dikkatli baktığınızda her yerde ayrı bir sanat olduğunu görüyorsunuz. Doğada yaptığım çalışmaların tıpkı her şey gibi yaşayıp, ölüp kaybolması gerekiyor. Eserlerim de doğadaki her şey gibi bir süre sonra yok oluyorlar" diyerek çevreye ve doğal yaşama önem verilmesi gerektiğini vurgular.

Öğüt, keçileri otlatırken doğadaki sanatı keşfettiğini belirterek; “Yeteneğimi ortaya çıkaran şey, doğadaki sanattı. Doğadaki her şeyin, hayvanların, bitkilerin birbirleri arasındaki uyumu beni çok etkiledi. Doğada ne buluyorsam, onunla çizim yapıyorum. Bu beni daha çok mutlu ediyor.”