TARİHİN İZİNDE KÜLTÜREL GEÇMİŞİ ARAMAK-2

TARİHİN İZİNDE KÜLTÜREL GEÇMİŞİ ARAMAK-2
Kürt müziği ile ilgili araştırmalar yapan; Afganistan’dan Lübnan’a, Rusya’dan Amerika’ya kadar birçok ülkede kayıtları bularak görünür kılan araştırmacı Zeynep Yaş’la söyleşinin devamı

Kürt müziği ile ilgili araştırmalar yapan; Afganistan’dan Lübnan’a, Rusya’dan Amerika’ya kadar birçok ülkede kayıtları bularak görünür kılan araştırmacı Zeynep Yaş’la söyleşinin devamını yayınlıyoruz.

 

Kültürel Mirasta Müzik Araştırmaları çalışmalarını nasıl yürütüyorsunuz, kaynaklarınız neler?

 

Müzik araştırmaları çalışmamı yaparken benim için esas kaynak mevcutta sesini fiziki olarak duyabildiğim, bulabildiğim sanatçılar ve eserleridir. 1900’ler itibariyle teknik olarak silindir plakalar, plak, radyolar, Makaralı bantlar ve televizyonlar üzerinde yapılmış olan kayıtlardır. Ve tabiki olmazsa olmaz, halen hayatta olan zarbêjler, dengbêjler, stranbêjlerdir. Bu kaynak materyaller ve sanatçılar vasıtasıyla derlediklerimden yola çıkarak, Kürt müziğinin geçmişle olan bağını araştırmaya çalışıyorum.

tarihin-izinde-kulturel-gecmisi-aramak-2.jpg

 

Bağdat radyosu, Erivan Radyosu, İran'daki Tahran, Sine, Kirmanşah, Urmiye ve Lübnan, Kahire'deki radyolar vasıtasıyla kayda alınmış eserleri derlemeye çalışıyorum. Yakın döneme kadar, Kürt müziği kayıtlarının büyük bir bölümü Kürdistan dışında ve zorluklar içerisinde, büyük özveri ve çabalarla kayıt edilmiş. Kürdistan’da yapılan kayıtlar ise çoğunlukla amatör tekniklerle yapılmış kayıtlar ve sanatçıların özel çabalarıyla gerçekleşmiş. Bulunabilen eski ses kayıtları dünyanın dört bir tarafına dağılmış, mezatlar veya kişisel arşivlerde.  Tabi bu kayıtlar üzerinde çalışmak, derlemek ve görünür kılmak ta bir o kadar zor.

 

 

ORTADOĞUDA KAYDA GEÇEN İLK KADIN SESİ: ELMAS MUHAMMED

 

 Bu çalışmalar içerisinde sizi heyecanlandıran ne oldu? Kadın dengbejler nasıl bir iz bırakıyor?

 

Benim için bu çalışmanın en can alıcı kısmı bulabildiğim kayıp sesler ve kadın sanatçıların sanat için verdikleri olağanüstü mücadele ve üretimleridir. Günümüze kadar da ne yazık ki kadınlar yarattığı değerlerinin, yaptıklarının sahibi değil. Dengbêjliğin kaynakçasının zarbêjler kadınlar olduğu artık tartışma götürmez bir konu. Ancak bu geleneği devam ettiren genel olarak erkek dengbêjler. Yani üretim formu feminen pedagoji, ancak uygulama formu erkek iktidar biçimi. Kadının gözüyle görmek o kadının orada halen yaşıyor olmasını görmektir aynı zamanda. Dolayısıyla kadınların söyledikleri eserler benim daha çok dikkatimi çekiyor. Mesela, 1920’lerde Elmas Muhammed, Ortadoğu’da ilk kadın sesi olarak Kürtçe eser okuduğunu öğrenmiş olmak gibi. Yüz yıl önce ilk plağına okuduğu eserleri hepimizin halen yakından tanıdığı Diyarbakır’ın en önemli iki halk ezgisi;“Lorke Lorkeve, Xelîlê Xazî (Halilo Lawo)”. Bu kadın yakıtlarının yanı sıra değerli Araştırmacı Yazarımız Mehmet Şimşek vasıtasıyla, sevgili Hanna Beth’in katkılarıyla Amerika’da bulduğumuz ve şimdiye kadar Kürt Müziğinin ilk kaydı olarak elimizde mevcut olan Kosrof Malool’un kayıtları, özel arşivlerden derlediğim birçok kayıp sesin sahibi sanatçıların hikâyeleri, plak ve müzik arşivlerini ve kolleksiyonerliğini yapan dostlarla yaptığımız ortak çalışmalar ve işbirliği bu çalışmanın en büyük motivasyonu benim için.  

tarihin-izinde-kulturel-gecmisi-aramak-2-001.jpg

 

DENGBEJLİK KÜLTÜRÜ

 

Dengbejlerin yörelere göre bir söyleyiş biçimi var. Bölgelere göre nasıl farklılıklar gösterir?

 

Ben hepsine zaten Dengbej demiyorum. Dengbejlik kendi başına bir kültür, bir tanımlama. Dengbêjlik  Kürt müziği içerisinde bir icra formudur, kaynak formu zarbêjliktir. Dengbejliğin tanımlamasını şöyle yaparız. Zarbejler; yaşamın her alanında müziğin, klamın arka mutfağını yaratan kişiler, genelde; ekmeğini pişiren, bağda bahçede çalışan, çalıştığı alanlarda duygularını, hislerini ifade edebilme biçimini müzikle dile getiren kişilerdir ki bu zarbêjler genelde kadınlardır. Dengbêjler tarafından Zarbêjlerden derlenen bu eserleri yeni bir formla, yeniden yorumlayarak, kalabalık ortamda icra eden kişilere denilir. Sadece söz değil, ses ve icra etme yöntemi de, dengbejlik geleneğinin formu içerisinde yer alan bir durumdur. Bu formun uygulama alanı daha çok Serhat ve Botan bölgeleri(yani daha çok mirlik ve beyliklerin), olduğu bölgelerde icra edilmiş. Diğer alanlar da ise, tarihsel gelişim, toplumsal yaşayış formu(Kırsal-kentsel), dinsel biçimlerde ise değişkenlik gösterir.

 

 

Kürt müziğiyle daha çok Ne tür müzik aletleri kullanılmıştır?

 

Bilebildiğimiz arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan ve birçok yerde tar, kaval, düzele, tambur, sentur, mey, davul, derbeke ve en önemlisi de sesi enstrüman gibi kullanmışlar. Dengbejler sesini bir enstrüman gibi kullandığından herhangi bir enstrümanı kullanmalarına gerek kalmamıştır. Müzik aletlerini daha çok dini ibadetlerini gerçekleştirirken, toplulukların törensel etkinlikler ve eğlencelerde icra ettikleri müziklerde kullanmışlar.

 

Golobelleşme dünyasında her şey küçüldü. Kırsal alanda yaşayan Kürtler kültürlerini kendi içlerinde yaşatıyorlardı. Kentlere gelince ve globelleşmenin de etkisiyle teknolojiyle de karşılaştılar. Daha geniş bir havuz içerisinde kendi kültürlerini nasıl devam ettirebilmeliler? Nasıl devam ettirebilirler? Globelleşme kültürüne yenilmeden kendi müzik kültürlerini nasıl yaşatabilirler?

tarihin-izinde-kulturel-gecmisi-aramak-2-002.jpg

 

Yukarda da bahsettiğim gibi, bir halkın kültürel mirası aynı zamanda dünyanın da ortak kültürel mirasıdır. Belli bir yerden sonra bir halka ait olmaktan çıkıyor. Çünkü biz binlerce yıldan bahsediyoruz. Binlerce yıldan beri beraber yaşamış halkların kollektif üretimidir. Gelinen süreç içerisinde bunun değişip dönüşmesi mümkün olmadığında müzik çalışmalarını anlatırken biz, yedi gün yedi gece söylenilen anlatıları, efsane, destan ve klamların nasıl büyük bir beceriyle 3-5 dakikaya sığdırıldığını ve değerini kaybetmeden eserin bugüne taşınabildiğinden bahsettik. O zamanın değerli sanatçıları bu eserleri plaklara, kasetlere okurken nasıl büyük bir marifet sergilediyseler, günümüzde de böyle büyük bir marifete ihtiyaç var.

Bu kültürel erozyon veya dejenerasyon sadece Kürt müziği için değil tüm dünyanın dönemsel ortak sorunudur da. Şu an dünyanın ve globalizmin ortak dili İngilizce ve farklı etnik yapıdan birçok sanatçı kendisini İngilizce dilinde söyleyerek ifade etmeye çalışıyor, ama sonunda bu sanatçıları besleyen kendi kökleri, geçmişleri ve halklarıdır. Kendi mutfağından beslenmeyen bir sanatçının gerçek başarıyı yakalaması çok zor. Mutfakta iyi çalışıyorsanız, yeni kuşağın eskiyi iyi harmanlayıp, iyi yorumlayabilirlerse değişim ve dönüşümü evirebilir. Evirebildiğiniz ölçüde donanımlı olup, dilin günü aşabilirsiniz.

 

Rock tarzında başka tarzlarda da söylenebilir. Önemli olan müziğin özünün dejenere edilmemesidir? İnsanları; tarihi, kültürel, toplumsal gerçekliğinden koparılmadan, modernize edilerek sunulması önemlidir.

Tabii ki, o eserin günümüze kadar gelmiş olmasının temel nedeni onun alt yapısının sağlam olmasıdır. Toplum o güne kadar kendisi için bir değer olarak görmüştür ve taşınmıştır. Bu değerlerin geleceğe taşınması içinde; modernleştirerek, yeni formlar kazandırarak herkesçe dinlenebilsin. Kalıcılığı devam edebilsin.

 

BÜTÜN HALKLARIN SÖZLÜ TARİHSEL KÜLTÜRÜ VARDIR

 

Sözlü tarihsel kültürün sadece Kürtlere özgü bir aktarım yöntemi mi? Halklar arasında benzerlikler var mı?

 

Bütün halklarda benzer gelenekler var. Zaten sözlü kültürel gelenek olmazsa halklar da olamaz.

Sözlü kültür doğallığında üretilen, canlı varlığın belirtisidir. İnsan üretiyor ve devam ettiriyor.  Her kuşak bu kültürü devraldığına kendi yorumunu katarak devam ettiriyor. Kürtler Ortadoğu’da çok dinli, çok mezhepli yaşayan nadir halklardan biridir. Mesela Ezidilikte yazılı kültür bir yerden sonra yasak. Söylenen Lawıjlerin yazılması yasak. Yasak olmasının sebebi, dini tabakaları var. Lawıjı öğrenen her birey kendinden bir şey katabilmeli, kutsalda insanın anlamını büyütmeli. Dolayısıyla yazılan sabitlenir ve olan yerde ve dönemde durur. Bence, bugüne kadar sözlü aktarım yönteminin insanla sürdürülmesinin temel nedeni biri, herkes kendi tecrübesini katabildiği kadar var olma isteğidir.

tarihin-izinde-kulturel-gecmisi-aramak-2-003.jpg

 

 Suriye'nin Ugarit sitesinde 3400 yıl öncesine ait kilden yapılma bir tablet üzerinde yazılmış şarkı sözü bulunuyor. Bu Yunandan önce güçlü bir kaynak olduğunu gösteriyor. M.Ö. ne ait bu tabletin Huri dilinde yazılmış. Yunandan önce müzik ölçüsünün olmadığı düşünülüyordu. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

 

Mezopotamya kadim medeniyetlerin beşiği. Tarihin ve insanlığın uygar yaşamla buluştuğu ilk coğrafya. Günümüze kadar dünyada iktidar olmak isteyen her kesin göz diktiği bir alan. Ayakta kalabilmek, halen yaşıyor olabilmek ne ala. Geçmişte Moğollar, günümüzde İŞİD gibi barbarlardan geriye ne kalabilir ki, artakalandan başka. Eminim bu coğrafyada yaşayan halklar kendilerinden birçok şey bırakmak istediler, tıpkı bizim bırakmak istediğimiz gibi, ama ne yazık ki böyle talihsiz bir coğrafyada yaşıyoruz. 

 

 

Önümüzdeki süreçte nasıl bir çalışma yürüteceksiniz. Bu çalışmaları farklı bir aşamaya nasıl taşımayı düşünüyorsunuz?

 

Çalışmalarım müzik ve müzecilik araştırma ve derleme çalışmaları olarak devam ediyor, galiba bu yoldan şaşmadan kararlılıkla devam edeceğim.

 

Bir kurumun yapması gereken bir çalışmayı birey olarak yürütmeniz zor olmuyor mu?

 

Herkes ne kadar yapabilirse, bende yapabildiğim kadarıyla. Bu konuda bazı kurumlar oluşurken hep ortak kaygılarla başlanılıyor. Birey olarak, sorumluluk hissederek, kendimi tamamlamaya çalışıyorum. Bunu kendim ve halkım için yapıyorum. Küçük bir katkım bile olabiliyorsa ne mutlu.

 

Sözlü kültür ve özelde müzik araştırma ve derleme çalışmalarını yürütmek sabır isteyen, maddi ve manevi destekle amacına ulaşabilir. Sözlü kültür nasıl kollektif yaratılıyorsa aynı şekilde kollektif bir çalışmayla ancak görünür hale gelebilir. Bu çalışmalar derlenip toparlandığı zaman herkesin işi kolaylaşacak. Asıl mesele bu. Sözlü kültürel miras yazılı hale getirildiği zaman insanlar onu okuyabilecek, yazıyla birlikte görsel ve işitsel materyallerle görünür hale getirmek gerekiyor.

 

Yoğun ve değerli çalışmalarınızın arasında bize fazlasıyla zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

 

Ben de size duyarlılığınızdan ve bu çalışmalara verdiğiniz önemden dolayı teşekkür ediyorum.

 

-----------------------------------------------------------------------


Zeyneb Yaş Kimdir:

 1974 yılında Siirt’te doğdu. Lise ve Üniversiteyi İstanbul’da tamamladı. Marmara Üniversitesi Fransız Dili ve Eğitimi bölümünü bitirdi. 1994'ten beri Kültürel Miras üzerinde araştırma çalışmalarını yürütmektedir.

2003 yılında Norveç Bergen Üniversitesi Kültürel Araştırmalar bölümü işbirliğiyle "Kadınların Kürt Kültüründeki Rolü" alan çalışmasıyla başlayan, Feminen Pedagojiyle Kültürel mirası araştırma ve derleme çalışması,  Kayıp Sesler ve Dengbêj Kadınların çalışmalarıyla devam etti.

2008 yılında ünlü Kürt ses sanatçısı Ayşe Şan'a dair Hilmi Akyol ile birlikte yapmış olduğu araştırma ve derleme 12 CD'lik 'YADGARÎ kolleksiyon ile sanatçıya dair hazırlamış olduğu "Ez Eyşe Şan im" kitap çalışmasını yayınlandı.

Kürt müziğinin tanınmış sanatçılarından; “Elmas Muhamed, Meyrem Han, Gulbihar, Ayşe Şan, Nesrin Şêrwan, Mehmûd HesenKirorî, Seîd Axayê Cizîrî, Tehsîn Taha, Îsa Berwarî, Erdewan Zaxoyî, Eyaz Yûsif, Mihemed Şêxo’dan oluşan bir kolleksiyonu yayınlandı.

1803 - 1913 yıllarını kapsayan, hayatta olmayan 110 Dengbêj ve ses sanatçısına dair yapmış olduğu araştırma ve derlemesi "ŞAKARÊN MUZÎKA KURDÎ"adlı 2 Ciltlik çalışması 2015 ve 2016 yıllarında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı tarafından yayınlandı.

2006 yılında; Şeyhmus Diken'nin "Sırlarını Surlarına Fısıldayan Kent Diyarbakır" kitabını Kürtçeye çevirdi.

2012 Yılında Diyarbakır Kent Müzesinin kurucu ve müze araştırmacısı olarak çalışmaya başladı. Diyarbakır müziği, sözlü ve yazılı kültürü araştırma ve derleme çalışmaları, müzenin teşhir ve tanzimi için ziyaretçilere açık hale getirildi.  Kültürel mirasta müzik araştırmaları çalışmalarına devam etmektedir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.