YAŞAMIN EMEKLİLİĞİ YOKTUR

YAŞAMIN EMEKLİLİĞİ YOKTUR
Islak keçe ürünleri ve çeşitli objeler üretilen kooperatifin kurucularından Banu Akkuzu ile bir söyleşi gerçekleştirdik

Çeşitli bürokratik mevkilerde görev yaptıktan sonra emekli olduklarında sonra üretimden ve yaşamdan kopmamak için kurdukları kooperatifte bir araya geldiler. Önce Çalışma Bakanlığında başmüfettişlik yapan Banu Akkuzu Konya’da gördüğü tezgâhsız kumaş da denilen ıslak keçenin nasıl yapıldığına merak sarar ve öğrenir. Emekli olduktan sonra Ankara Kalesinin eteklerinde kendisi gibi emekli olmuş bir grup kadınla bir kooperatif kurar. Tuttukları mekânda hem atölye çalışmalarını yürütürler hem de satışını yapmaya başlarlar. Islak keçe ürünleri ve çeşitli objeler üretilen kooperatifin kurucularından Banu Akkuzu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

YAŞAMIN EMEKLİLİĞİ YOKTUR

Mümin Ağcakaya / Özel Röportaj

 

Geleneksel ıslak keçe işine ne zaman başladınız?

2008 ‘de müfettiş olarak Konya’ya teftişe gittiğimde Mevlana’nın orada bir keçe atölyesini gördüm. Atölyeyi Mehmet Girgiç işletiyordu. Mehmet Girgiç Amerikada tanınan bir keçe ustasıdır. Ancak ne yazıkki hiçbir yerden destek alamadan bu işi kendi olanaklarıyla yürütmeye çalışmış. İlkokul mezunu olduğu için hiçbir kurumdan mevzuatları gereği destek vermediklerinden kendi olanakları çerçevesinde üretmeye çalışan biriydi.

Konyada o atölyede, Mehmet Beyden yardım istedim. Kabul etti.Bir ay boyunca onlarla birlikte çalıştım. Gündüz memuriyetim olduğu için gece çalıştım. Bu işten çok etkilendim ve çok sevdim. Sonra emekli oldum. 2008 yılında  iki arkadaşla başka yerlerdeki dükkanlarda bu çalışmalarımızı yaparken; bizden bu işi öğrenmek isteyenler oldu. Böylece  öğrencilerimiz oldu. Bu öğretme ilişkileri birlikte iş yapalım önerisine dönüştü. Bende kooparatifi önerdim. Evet dediler. Böylece 2013 yılında kooparatifi kurduk. Yedi kişiyle kurduk. Sonra girenler çıkanlar oldu şu an on kadın olarak çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.

yasamin-emekliligi-yoktur.jpg

Üretimi, işbölümünü nasıl yapıyorsunuz?

Bizde iş bölümü yok herkes ne yapmak istiyorsa onu yapıyor. Herkese açık çünkü;arka tarafta iki atölyemiz var. Keçe atölyesine uygun masalarımız var. Hammadde sorunumuz vardı. Son zamanlarda çözdük sayılır. Ne yazıkki ithal ürün kullanıyoruz. Giyside kullanacağınız yünün ince elyaflı olması gerekiyor. Yirmi mikronluk yün kullanıyoruz. O da Yeni Zellandadan geliyor. Bizim yerli yünümüz giysiye uygun değil. Buradakinden halı yaparsınız.Çadır yaparsınız. Ama giysiye uygun değil. Tiftiğin peşine düştük. Tiftiktende olabilir diye. Ayaş’a gittik, Beypazarına gittik. Çok az sayıda tiftik keçimiz var, onlarda destekleniyor. Onlarda kooparatifler kurmuşlar. Ama bütün o tiftikler bir kooparatif birliğinde toplanıyor.Hiç yerel piyasaya girmeden doğrudan yurt dışına gönderiliyormuş. Ucuz fiyatlarla. Özelliklede İtalyaya. Sonra İtalya onu dokuyor muhteşem kumaşlar olarak onu bize geri satıyor. Biz tiftiğimize ulaşamıyoruz.

Tabi en büyük sorunumuz pazarlama sorunu. Bütün kooparatiflerde olduğu gibi bizimki biraz kendine has bir kooparatif. Ürettiğimiz ürünler keçi ürünü ağırlık olduğu için alacak kişinin ona dokunması lazım. Ürün kalitesini dokununca daha iyi gösteriyor. Kişi dokunarak satın alacaktır.

yasamin-emekliligi-yoktur-001.jpg

Ne tür şeyler üretiyorsunuz?

Pantolon hariç kadın giysisi olacak her şey yapıyoruz. Ceketi, eteği, yeleği, hırkası, terliği, çantası, takısı, cüzdanı kısacası yünden her şey yapabiliyorsunuz. Birçok obje olabiliyor. Halı, kırlent, yatak örtüsü gibi şeyler de yaptık. Çocuklar için de ince alezler yaptık. Hepimiz emekli olmuşuz, belli bir yaşa gelmişiz.yaptığımız işi satalım diye değilde bana keyif versin diye yaptığımız için her şey tek oluyor.Özgün oluyor. Bir tane oluyor.Onun da müşterisi çıkarsa ne mutlu bize oluyor.

yasamin-emekliligi-yoktur-002.jpg

Diğer arkadaşlarınızında hepsi emekli mi?

Evet hepsi emekli. Belli bir kadın grubu kendi mesleklerini yapmışlar, şimdi emekli olmuşlar ama çalışmaktan da geri durmuyorlar.

Bir şeyler üretelim diye biraraya geldiniz.Yaşam devam ediyor. Yaşamın kesintisi olmayacağı gibi üretmenin, çalışmanında kesintisi olmaz diyerek yola devam diyorsunuz?

Tabi üretmediğiniz zaman, bir şey yaratmadığınız zaman öleceksiniz demektir. İnsan son nefesine kadar, sağlığı da elveriyorsa mutlaka bir şeyler yapmalıdır. El becerileriyle yapmasa bile aklıyla yapar. Yani beden durmaz ki. Ben öyle düşünüyorum. Evde oturan insanlar bile bir şeyler yapıyor. Bizim gibi biraz daha somut bir şeyler görmek isteyen insanlar çalışmadan duramaz.Birçok alanda çalıştık. İyi kötü bir yerlerde çalışarak emekli olduk.Biz evde oturmayı bilmiyoruz. Komşu gezmeyi bilmiyoruz. Onun için kendimizi sokakta bir şeyler üretir bulduk. Başka türlü mutlu olamadık, huzurlu olamadık. Dolayısıyla başka kooparatiflere benzemiyoruz. Öbür kooparatifler çoğunlukla ekonomik ihtiyaçları için bir araya gelmiş, evlerini geçindirmek için çoğunlukla kadınlardan oluşan, taşradan kente ürünlerini gönderen insanlardan oluşan kooparatifler.

banu-akkuzu.jpg

Siz hangi kurumdan emekli oldunuz? Diğer arkadaşlarınız hangi kurumlardan emekli oldular?

Ben kendim Çalışma Bakanlığında Baş müfettiş olarak otuz yıl çalışıp emekli oldum. Başbakanlıktan emekli olan var. Mali müşavir olan emekli bir arkadaşımız var.Bir arkadaşımız gazetecilikten, biri özel sektörden, vakıflarda çalışıp ayrılan arkadaşlarımızla bir araya geldik.Hepimizin böyle işleri olmuş, aileler kurmuş, çoluk çocuklar büyümüştür. Sıra kendimize gelmiş.Şimdiğ kendimiz için buradayız. Buranın ayrı bir havası var. Bu kalenin varlığı insanın ömrünü uzatıyor. Burada üretm ve tarihle iç içesiniz.

Diğer kadınlara ne söylemek istersiniz?

Bizim kadınlarımız çok beceriklidir. Görevli olarak başka toplumlarda da bulundum. Oralardaki insanlar buradaki gibi büyümüyorlar. El emeğiyle ortaya bir şeyler ortaya çıksın gibi bir alışkanlıkları yok. Ama bizim toplumumuzda daha küçücükken kız çocuğun eline şiş verilir.Otur kızım şunu yap denir. Yada mutfağa sokulur. Biz bunları yaparak büyüdük. Buraya çok arkadaş geldi. Elimden hiçbir şey gelmez diyenleri atölyeye aldığımızda neler ortaya çıkardılar. Herkesin bir yeteneği var. Ayrıca uğraşınca bilmediğiniz yetenekleriniz ortaya çıkıyor. Buradaki diğer hanımlar elliden fazka dükkanız, atölyeyiz. Hanın dışında da dükkanlar var. Çoğunlukla onlarda emekliler.Hiç bir şey yapamam ama burası çok güzel diye geldiler ama ortaya inanılmaz güzel şeyler çıkardılar. Burada hiçbir dükkanın ürünü bir başkasına benzemez. Herkes kendi becerisine göre imal ediyor. Demekki isteyince herkes yapabilyor.

Boşuna vaktini geçirmemek, bir şeyler üretebiliyor olmak önemli? Böyle bir üretkenlik içerisinde hayat daha rahat geçiyor.

Sadece  bir şey üretme değil,bunların dışında da kimsesiz çocuklar var. Onların yuvaları var. Onlara bakılabilir.  Sıcak bir kucaklamaya ihtiyacı olanlar var. Yaşlı bakım evinde sıcak bir dokunuşa ihtiyacı olanlar var. Gözleri görmeyenler için kayıt dolduran yerler var. Öyle bir yerde ben de bir süre çalıştım.Kitap okuyorsunuz, orada ses kayıt ediyorlar. Görme özürlü olanlar dinleyerek öğreniyorlar. Yapılacak o kadar çok şey varki. Evde durmaktansa sokağa çıkıp mutlaka bir şeyler bulacaklardır.

Kısacesı hayat üretimle daha güzel diyorsunuz?

Tabii öyledir.     

Bu ıslak keçe işlemini nasıl yapıyorsunuz?

Yünü masanın üzerine seriyoruz. Üzerini sabunlu suyla ıslatıyoruz. Üzerine plastik bir şey koyuyoruz. Yoksa yünler birbirine karışır. Ondan sonra rulo yaparak elin gücü ve sürtünmeyle yuvarlaya yuvarlaya belli bir süre sonra lifler birbirinin içerisine giriyor. Her türlü kılın birbirinin içine girme özelliği vardır. Saçınızı bile bir süre taramadığınızda keçeleşmeye başlar. Biz elimizle onun keçeleşmesine yardımcı oluyoruz. Birbirinin içerisine daha düzgün giriyor. Sımsıkı birbirini tutup kumaş oluyorlar. Bu yüzden keçeye tezgahsız kumaş diyorlar.

banu-akkuzu-001.jpg

Üzerindeki şekil ve renkleri sonradan boyayarak mı elde ediyorsunuz?

Renkli yün kullanıyoruz. Sonradan boyanma olmuyor. Desene göre renkli yünleri koyuyoruz. İşlem bittikten sonra da yıkıyoruz. Kurutuyoruz. Buharlı ütüyle ütülüyoruz. Önce kumaşı üretiyor, tasarımlarını sonradan yapıyoruz. Bazı insanlar hazır tabaka keçe alıp sonra onu kesip biçip yapıyorlar bizde öyle değil.

Ayrıca mine işi de yapıyorsunuz? Bunu nasıl yapıyorsunuz?

Mine altın gümüş ve bakır gibi metal parçaları üzerine cam tozu  yüksek ısıda eritilerek değişik objelere dönüştürülüyor. Altın ve gümüş camın içinde kaldığı ve pahalı olduğu için genellikle bakır kullanılmaktadır. Bakır plakayı istediğiniz şekilde kesip üzerine cam tozunu koyup 100 derecelik fırında eridikten sonra metalin üzerini bir bütün kaplıyor. Sonra bu parçalardan istediğiniz objeleri, takıları yapıyorsunuz.

Ayrıca deriden, gümüşten ve Japonların Miyoki dedikleri düz cam boncuktan yapılan kolye vb. objeleri de yapıyoruz. Kısaca dediğim gibi yaşam çalışmakla üretmekle daha güzel olduğunu düşünüyorum.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyor, üretiminizin bol olmasını diliyoruz.

Bende size teşekkür ediyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.