Lilith’in Ayak İzi ve Hypatia’nın Hayali

Lilith’in Ayak İzi ve Hypatia’nın Hayali
Ev emekçisi bir kadın iken yazıp bir kenara bıraktığı şiirlerini okuyanlardan gelen tepkiler üzerine ‘Lilith’in Ayak İzleri ve ‘Hypatia’nın Hayali’ isimli kitaplara dönüştüren şair Zivin Kılıç şairliğe uzanan yolculuğunu Tigris Haber’e anlattı.

Özel Haber/ Mümin Ağcakaya

TİGRİS HABER - 1971 Siverek doğumlu Zivin Kılıç, üç çocuk annesi bir ev kadını. Annelerin, kadınların yaşadıklarına şahit olması ve bir dönem KESK Genel Sekreterliği görevini yapmış olan ablası Sevil Erol’u 2008 yılında pankreas kanserinde kaybettikten sonra çok etkilenir. Artık içinde hissettiklerini, duygularını şiire dökmeye başlar. Önceleri yazdıklarını bir kenara kaldırır. Bir ara Danimarka’daki arkadaşına yazdığı bir şiiri gönderir. Şiir beğenilir ve yazmaya devam etmesi için destek mesajları almaya başlar. Gelen tepkiler üzerine yazmaya daha sıkı sarılır.

siir-uzerine-sohbet-5.jpgZamanla birikmeye başlayan şiirlerini sosyal medyada paylaşır. Dost çevresinden gelen tavsiyeler üzerine biriken şiirlerinden;’Lilith Ayak İzi’ ve’ Hypatia’nın Hayali’ isimli şiir kitapları ortaya çıkar. Önümüzdeki süreçte tanık olduğu kadınların öykülerini yazmayı önüne koyan Zivin Kılıç Tigris Habere şiir yolculuğunu anlattı.

Şiire ne zaman başladınız?

2008 ablam Sevil Erol’u pankreas kanserinden kaybettikten sonra başladım. Öncesinde siyasi partide çalışıyordum. Annelerin acılarına şahittim. Acıya ne kadar şahit olursanız olun. Yaşamakla şahit olmak arasında oldukça fark vardır. O süreçte beynim ve yüreğim tamamen dolmuştu. Ablamın vefatından sonra duygularımı artık içimde tutamaz oldum. Telefonuma, not defterime duygularımı dökmeye başladım. Sonra; ilk şiirim olan ‘Haydi tut elimden’i değerlendirmelerini önemsediğim Danimarka’daki bir dostuma gönderdim. Bu şiir kime ait dedi. Ben yazdım deyince çok şaşırdı ve ben bunu seslendirmek istiyorum dedi. Çok beğendi. Sosyal medyada da paylaşmamı söyledi. Sonra ablam için yazdığım şiirim seslendirildi. Bu benim için çok teşfik edici oldu. Böylece yazmaya ettim.

Şiir yazma eğiliminiz ne zaman başladı?

Okuldayken kompozisyon ödevlerim iyiydi. Şiirle de ilgiliydim. Okulda şiirle ilgili etkinliklerde görev alırdım. Okumayı sevdiğim için sürekli edebiyat kitapları okuyorum.

Şiir yazmam da bir yerde okumanın getirdiği o birikmişliğin de bir patlaması oldu diyebilirim. Ayrıca ablam Sevili kaybetmek bende çok büyük bir acı yarattı. Kaybını bir türlü kabul edemedim. Acısını sanırım bir yerde bu şekilde dışa vurdum diyebilirim.

20.jpg

İki şiir kitabınız okurlarla buluştu. Şimdi neler yazmayı planlıyorsun?

Şimdi kadın hikâyelerini yazmayı planlıyorum. Coğrafyamızda yaşayan kadınların acıları görülmek istenmez. Bu yüzden de yeterince çığlıkları duyulmaz. Ben biraz onlara tercüman olmaya çalıştım.

Üç çocuk annesi ve üç torun sahibi olan şair Zivin şiir için herhangi bir eğitim almadan şiir yazmaya devam eder. Siverek’te yaşayan ve kendi deyimiyle Siverek’te yaşlanan Zivin Kılıç;

“Şiirlerimde acı var. Ama bu coğrafyada yaşanan acıların ardı gelmiyor. Buna rağmen ben umudu da hiç tüketmedim. Acılar da, umut da şiirlerime hep yansıdı. Önümüzdeki dönemde onların hikâyelerini kalemim döndüğünce dile getirmek ve yazmak istiyorum.”

Lilith sana nasıl ilham oldu?

Lilith, feminist kadınların çok benimsediği mitolojik bir karakter. Lilith aslında erkek egemen sistemi reddeden, bu anlayışa karşı başkaldıran, eşitliği, adaleti savunan mitolojik bir karakteri temsil ediyor.

Ben de Sevil ve arkadaşlarından yola çıkarak kitabın adını ‘Lilith’in Ayak İzi’ koydum. Bir anlamda Sevillerin ayak izini temsil etsin istedim.

İkinci şiir kitabım da ‘Hypatia’nın Hayali’ oldu. Hypatia da İskenderiye’de yaşayan Yunanlı bir bilim kadını. Fizikle, matematikle, astroloji ve tarihle ilgilenen bir bilim kadını. O da Hıristiyanlığın yayıldığı süreçte kadınlığından zerre taviz vermeyen, kadının da erkeklerle eşit olduğunu savunan yaşamış olan bir karakter. Bu konun detayları internet sayfalarında detaylıca yer almaktadır. Onun bu duruşunu kabullenemeyen dönemin güçleri onu vahşice katlediyorlar. Ölümü çok trajik oluyor. Evden kaçırılarak kiliseye götürülüyor. Burada soyulan Hypatia önce taşlanarak öldürülür, cesedi parçalanır ve sonra da geriye kalan bedeni yakılır.

k1.jpg

Ne tür tepkiler aldınız?

Siverek’te ilk kitap imza gününde bir amca geldi. Senin kitabını aldım, okudum. Çok ağladım dedi. Bu beni çok etkiledi. Birisinin duygularına dokunabilmek beni çok mutlu etti.

Siverek feodal yargıların canlı olduğu ve küçük bir yer. Bir kadın olarak sizin edebiyatla uğraşmanız, şiir yazmanız nasıl karşılanıyor?

Tepkiler daha çok kitabın isimleri üzerine oldu. Neden Lilith ya da Hypatia oldu. Bunu dışında genel olarak çok güzel ve teşfik edici tepkiler geliyor. Özellikle kadınlardan arayanlar çok oluyor. Bazıları Ahmet Arifin dizeleri kokuyor diyor. Ben de bu normaldir diyorum.

Siverek’te bir kadının öne çıkması eskisi gibi olmasa da yadırganıyor mu?

Ben eşimden dolayı bunu yaşamadım. Eşim her zaman yanımda oldu. İmza günüme kadın arkadaşları davet ettim. Bazıları eşlerinden çekindikleri için gelemediler. Halen evden dışarı çıkamayan, kocasından izin almadan hareket edemeyen, maalesef ‘El âlem ne der’ gibi yaklaşımlarla hareket eden kadınlarımız var.

Böyle kuşatılmış ve çerçevelenmiş toplumda yazar olmak nasıl?

Beni de o zihniyet aşağılıyor. Şiir yazmış nedir? Gibi alay eden, hafife alan erkek zihniyeti hâkim. Mesela imza gününe;’Ne diye gideceksin, sanki dünyayı mı kurtarmış’ gibi eşlerini göndermeyen erkekler var. Siyasal iklim de bunu güçlendiriyor.

Bu arada beynimde patlamalar olmaya başladı. Yazmaya başladım. Bir Siverek sayfası var paylaşayım mı dedi. Ben de paylaşmaya başladım. Sonra bunu kitaplaştır dediler. Sonra bu kitabın adı ne olmalı dedim. Adı üzerinde epey düşündüm. Ama Sevile layık olmalı diye düşündüm. Sonra Lilith’in ayak izi ortaya çıktı.

Kadınlara tavsiyen var mı?

Kadın özgürlüğünün ekonomiden geçtiği söyleniyor ama bundan önce üzerimizde büyük bir yük var. Bu da kendi bedenimiz. Ben kadının önce kendi bedeniyle barışması gerektiğine inanıyorum. Çocukluğumuzdan beri bedenimizden hep utandırıldık. Oturmamız, kalkmamız, konuşmamız, gülmemiz erkeklere reva görülen hiçbir şey bize reva görülmedi.

Önce kadınlar kendi bedenini sevmeli. Kendimizi sevmeden başkasını sevemeyiz. Önce kadınlar kendileriyle ve kendi bedenleriyle barışık olmalıdır. Cins bilinci eksik olduğundan dolayı bir adım öne geçen kadını kabul edemiyoruz ve önünü kesmeye çalışıyoruz ve kabul edemiyoruz. Erkeğe ve erk zihniyete, egemen zihniyete yaranmaya çalışıyoruz. Bunun için öncelik kendi kendimizle barışmamızdır. Özgür bir toplum öncelikle kadınların özgür olmasından geçiyor. Bu açıdan da kadınların dayanışması önemlidir. Çocuğu yetiştiren kadınsa Dünyayı değiştirecek olan da kadındır diyorum. Son olarak; kadınlar Lilith’in ayak izini sürsünler ve Hypatia’nın hayaline sahip çıksınlar diyorum.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum