Kontrollü sosyal medya dönemi

Kontrollü sosyal medya dönemi
Sosyal medyanın yasaklanması gündemini değerlendiren Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, sosyal medyanın kontrol altına alınmasının meşru bir ihtiyaç olduğunu ancak bunu yaparken, ifade özgürlüğünü zedeleyecek adımlardan uzak durulması gerektiğini söyledi.

 

Denetimsiz sosyal medyanın kontrol altına alınmasının kişilik haklarını da güvence altına alacağını ifade eden Coşkun, sosyal medyayı tamamen kapatmanın hem mümkün olmadığını hem de doğru olmadığını belirterek, “Bunu yaparken aşırıya kaçmak, ifade özgürlükleri alanına sınırlamalar koymak. Veya bunu fırsat bilip muhalif söylemleri kesecek bir takım yönelimlere girmek yanlış olur. Bundan kaçınmak gerekiyor. Bunları düzenlemek meşru bir amaç kuşkusuz ama bu meşru amaç doğrultusunda hareket etmek lazım. Bunu bir fırsat bilip sosyal medyanın sesini kesme yönünde bir eğilime girmemek gerekiyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, sosyal medyadaki nefret söylemi barındıran içeriklerden hareketle, “Bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz” ifadeleri üzerine sosyal medyanın kapatılacağı yönünde tartışmaların fitili ateşlendi ve gözler iktidarın sosyal medya düzenlemesine çevrildi.

Sosyal medyada nefret söylemi barındıran paylaşımlar üzerinden gündeme gelen sosyal medyanın kontrol altına alınması ya da kapatılması konusunda gazetemize değerlendirmelerde bulunan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, bunun meşru bir ihtiyaç olduğunu ancak sosyal medyanın sesini kesmeye yol açacak şekilde de ele alınmaması gerektiğini söyledi.

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, iktidarın sosyal medyayı kontrol altına almak için hazırlık içinde olduğu düzenlemeye ilişkin Tigris Haber’e konuştu.

vahap-coskun-001.jpg

Kontrolsüz sosyal medya bir problem

Sosyal medyanın denetim altına alınmasının sadece Türkiye’nin bir sorunu olmadığını ve dünyanın her yerinde bu alanın denetimsizliğinin bir problem oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Vahap Coşkun, şöyle konuştu: “Sosyal medya aslında bütün dünyada şuan bir problem oluşturuyor. Çünkü sosyal medyada hem nefret söylemlerini yaymak, özellikle kadına yönelik ayrımcı söylemleri yaymak hem de terörle ilgili görüntüleri yaymak son derece kolay bir şekilde gerçekleşen bir olay. İki yönü var sosyal medyanın; bir taraftan insanların daha rahat iletişime geçmesini, bilgiye daha rahat ulaşmasını sağlıyor ve bu anlamda demokratikleştirici bir etkisi var. Ama diğer taraftan da kontrol edilmesinin güçlüğü nedeniyle bir nefret alanına dönüşebiliyor ve burada özellikle kendini koruyabilecek güve, donanıma sahip olan insanlar seslerini duyurabiliyorlar ama sıradan insanlara yönelik çok ağır şekilde hakaretler yapılıyor. Dolayısıyla sosyal medyanın bu yönünün; yani nefret söylemi, terör propagandası, kadına yönelik şiddeti içeren paylaşımları engellemek bütün dünya üzerinde tartışılan bir konu.”

Hem Türkiye’de hem de dünyanın her yerinde bu bir ihtiyaç

Sosyal medyaya yönelik 2 yöntemin öne çıktığını ifade eden Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada iki temel yöntemden bahsedebilirsiniz. Bir tanesi bunu tamamıyla, kesmek, kapatmak yönüne gidebilirsiniz. Bu şuan ki teknolojik durum göz önüne alındığına mümkün de değil, doğru da değil. Çünkü o zaman o insanların iletişimi, bilgiye ulaşabilmesi ve sosyal medyanın demokratikleştirici etkisinden ülkemizi, insanları mahrum edersiniz. Doğru olan bunları belirli şartlar altında yerine getirmektir. Sosyal medya platformlarını da yayınlanan içerikler noktasında bir sorumluluk alanının içerisine sokmaktır. Avrupa Birliği’nde de Amerika’da da bu konuda çalışmalar var. Bir haber okudum, Avrupa Komisyonu sosyal medya platformlarını geleneksel medya organları gibi sorumlu tutacak bir öneride bulunmuş. Yani, nasıl ki geleneksel medya organları kendi medyalarında yayınlanacak olan içeriklerden herhangi bir şekilde sorumlu tutuluyorsa, aynı şekilde sosyal medya organlarının da bu yayınlanan içeriklerden sorumlu tutulması gerektiğine dair bir düzenleme önerisinde bulunmuş. Dolayısıyla bu alanın düzenlenmesine yönelik bir ihtiyaç var. Bu ihtiyaç hem Türkiye’de hem de dünyanın her yerinde var ama önemli olan bu ihtiyacı, ifade özgürlüğünü zedeleyecek şekilde kullanmamaktır. Aşırı yoruma açık bir şekilde, yani siyasal iktidara muhaliflerin sesini kısabilmesine imkân verebilecek şekilde geniş yoruma izin vermemektir. Yoksa nefret söylemi, kadına yönelik şiddet ve teröre yönelik propagandaların önlenmesi noktasında bütün dünyada böyle bir arayış var.”

Meşru zemini fırsat bilip sosyal medyanın sesini kesmeye çalışmamalı

Sosyal medya alanının kontrol altına alınmasına ilişkin düzenleme ihtiyacının bir süredir gündemde olduğunu dile getiren Coşkun, bunun meşru bir ihtiyaç olduğunu ancak buradan yola çıkarak ifade özgürlüğünü zedeleyecek aşırılıklara varmamak gerektiğini kaydetti. Coşkun, “Hiç kuşkusuz son süreçte yaşananlar bu süreci hızlandırmış olabilir. Hem Cumhurbaşkanı’nın gençlerle buluşması hem de Albayrak ailesine yönelik yapılan saldırılar bunun gündeme gelmesini hızlandırmış olabilir ama öteden beri Türkiye’de bu yönlü bir çabanın, arayışın olduğunu biliyorum. Siyasal iktidar öteden beri sosyal medyayı nasıl düzenleyeceği hususunda bir mesai yürütüyor. Bu olaylar da bunu hızlandırmış olabilir. Türkiye’de maalesef bütün siyasal liderler, siyasal hareketler ve özellikle onların kadın temsilcileri çok ağır hakaretlere uğruyorlar. Cumhurbaşkanı’nın kızı, eşi, Selahattin Bey’in eşi, Meral Akşener vd. maalesef bu alanda son derece ahlaktan uzak, hemen her kesimde yerleşmiş kişiler, gruplar var ve bunlar bunu çok ağır bir şekilde kullanıyorlar. Kadınlara karşı bu tür söylemlerde bulunuyorlar. Bunları kontrol altına almak ama salt bu içerikleri kontrol altına almak bence kişi özgürlüğü açısından da son derece önemli ve değerli olacaktır. Ama bunu yaparken aşırıya kaçmak, ifade özgürlükleri alanına sınırlamalar koymak. Veya bunu fırsat bilip muhalif söylemleri kesecek bir takım yönelimlere girmek yanlış olur. Bundan kaçınmak gerekiyor. Bunları düzenlemek meşru bir amaç kuşkusuz ama bu meşru amaç doğrultusunda hareket etmek lazım. Bunu bir fırsat bilip sosyal medyanın sesini kesme yönünde bir eğilime girmemek gerekiyor” diye belirtti.

Ne olmuştu?

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın yeni doğan çocuğuyla ilgili sosyal medyadan yapılan paylaşımlara Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tepki göstermiş ve sosyal medyanın kontrol altına alınmasına ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı:  “Yalanın, iftiranın, kişilik haklarına saldırının, itibar suikastlerinin alıp başını gittiği bu mecraların bir düzene sokulması şarttır. Bu millete, ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz. İnternet mecralarını kullananlar, suç işleme konusunda layüsel değildir. "

Ali Abbas Yılmaz /Özel

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.