Sur'daki tarihi ev kaderine meydan okuyor

Mümin Ağcakaya - Özel

TİGRİS HABER - Sur içinde Süryani dilbilimci Naum Faik Palak’a ait olan tarihi yapıdan geriye kalan birkaç duvar görenlerin ilgisini çekiyor. Restore edilerek kent kültürüne katılması beklenen yapıda mirasçılarının ilgisizliğinden dolayı bir şey yapılamıyor.

Sur içinde Lalabey Mahallesi, eski adı Puşucu Sokakta olan sokak 2009 yılında Sur Belediyesinin Meclis kararıyla Naum Faik Palak sokağı olarak değiştiriliyor. Çökmüş tavanları ve yıkılmış duvarlarının enkazının içinde ayakta kalan birkaç duvarı da tamamen yıkılmak üzere olan tarihi yapı; şehri gezmeye gelenlerin de ilgi ve dikkatini çekmektedir.

Herkesin dikkatini çeken bu tarihi yapıdan geriye kalan birkaç duvar da yıkılmamak için adeta direniyor. Kurtarılmayı bekliyor.

Doğduğu günde öldü

Zamanında görkemli bir mimariye sahip olan bu tarihi binanın sahibi olan Süryani dilbilimci Naum Faik Palak; 5 Şubat1868’de Diyarbakır’da doğuyor ve 5 Şubat 1930’da New Jersey’de vefat ediyor.

İki nehir arası anlamına gelen Kevkeb- dı Medinho ve Şifuro (Borazan) adlı dergileri çıkarıyor. Yazarın ayrıca 30’a yakın kitabı da yayınlanıyor. Kitapları ağırlıklı olarak Süryanicenin diğer dillerle ilişkisi ve bu dillerin içindeki Süryanice kelimeler üzerine yapılan çalışmalardan oluşuyor.

Yazarın Beth Nahrin adlı kitabı da Lis Yayınları arasında Türkçe, Kürtçe ve Süryanice olarak yayınlanan kitaplar arasındadır.

“Sende doğdum sende ölmek isterim ey vatanım… Eylerim arz-ı turabında gömülsün bu tenim” diyen Süryani dil bilimciden geriye kalan bu tarihi yapının daha fazla yıkılarak ortadan kalkmadan restore edilerek, bir müzeye dönüştürülmesi, Diyarbakır’ın kültürel yapısına kazandırılması, kentin kimliğine iyi bir katkı olacaktır.

Bu konuda görüştüğümüz Vakıflar il müdürü Metin Evsen; “Şahıs malı olduğu, cemaat vakıflarıyla aynı statüde olduğu ve tasarruf hakkı onlarda olduğu için bizim herhangi bir şey yapma şansımız yok.”dedi.

Bu konuda görüştüğümüz Meryem Ana Kilisesinden Papaz Yusuf Akbulut ve Saliba Açış; Bu yapının şahıs malı olduğu için bir şey yapamadıklarını, mirasçılarının yurt dışında yaşadıklarını, 2004-2005 yılında belediyeyle bu yapının restorasyonu için bazı görüşmenin yapıldığını, mirasçının anlaşmadan vaz geçtiği için bu görüşmelerden bir sonuç çıkmadığını, bu tarihi yapının kurtarılması için kendilerinin de üzüldüğünü fakat ellerinden bir şey gelmediğini ifade ettiler.