Aziz ERİM

Aziz ERİM

Niye Ben Ölmüş müyem

Niye Ben Ölmüş müyem

Çocukken ilk gördüğüm düğün amcam kızımın düğünüydü ve o düğünden aklımda iki Diyarbekir türküsü kaldı, ilginçtir; iki türkü de iki dilliydi!

Sallana sallana meçe ser avê
Yıxamış espabi raxe ber tavê
Bir öpücük isterem xêra dê bavê
Yabancın degılem pısmamê te me...
Diğer türkü de:
Makaram sarı bağlar
Kız söyler gelin ağlar
Niye ben ölmüş müyem
Asiyem karalar bağlar?
Ne zaman bu iki türküyü dinlesem o günü hatırlarım, çünkü amcam kızının adı da Asiye'ydi ve gerçekten de karalar bağladı!
Sonraki yıllarda bu iki eseri Ayşe Şan'dan dinledim, daha çok sevdim Ayşe Şan'ı...
Ayşe Şan'ı sevince İsa Berwari'yi sevdim, Mıhemed Ali Cizrawi'yi sevdim, bunları sevince, dengbejleri sevdim, dengbejleri sevince Kürtçe'yi sevdim!
Yaşadığım şehrin farkına vardım; burası sadece bir şehir değilmiş o an anladım, medeniyetlerin beşiği, edebiyatın ve ilmin merkeziymiş!
Büyük ve muhteşem burçlar, taşlar nakışlanmış ilmek-ilmek
Sahi kaçıncı sanattır bu mimarı, bilen var mı?
Bir karmaşa gibi uzadı bu yapılar,
Sütunları, mimarisi, figürleri Roma
Dini fılle; şahadete tabi tutulmuş, kaç yüzyılın Hiristiyan'ı!
Bilmem kaç medeniyetin izleri var mimarisinde, sayamadım!
Içine dikiş gerekçeleri doldurulmuş, özgül ağırlığı Osmanlı Bankası
Bir davul, bir bir kılıç, bir de burma bıyık, iki ileri bir geri, mehter marşı, hamasi marşlarını gözümüze soktular, sonra da varlığımızı varlıklarına kurban ettiler!
Yoruldum;
Elbisem öldü; ayakkabım kırıldı!
Ana yapıları böyle makyajlayıp, deforme etmek, ölümcül bir kıskançlık mı, yoksa başka medeniyetlerin izlerini silmek mi?
Evliya çelebi kenti gezerken, yeraltından gelen kemik seslerini duymadı mı?
Hadi onlar duymadı diyelim, sizde mi duymadınız, hissetmediniz?
Kadim Suriçi kurşunlanırken, bombalanırken, yakılırken, vicdanlarınızı tartınız mı?
Bir şehri başka bir şehre benzetmek, kültürünü, yaşamını inkar etmek ve ucube bir mimariyle inşa etmek nasıl izah edilebilir?
Sözüm ona "Toledo" evleri!
Bir yaşam alanını şehir yapan kültürüdür, mimarisidir, yaşam şeklidir...
Kültürü, mimariyi ve yaşamları mezarlaştırıp o mezarların üstüne şaaşalı bir yaşam, ucube yapılar, yapılarda vur patlasin, çal oynasın, dumanlı kafalar, elbisenin eti boğulmuş, etin de elbisesi!
Mevtalar azap çeker, diriler günah!
Ve Sur'da yeni Cumartesi Anneler yaratılır!
Cumartesi Annelerinin gözleri yolculuğa çıkar, Cumartesi Annelerinin gözbebekleri analiz edilir, gözbebeklerinde kan, acı, gözyaşı ve kemik yığınları...
Siz hiç bir annenin evladının kemiklerinin torbaya konulup, postayla anneye ulaştırıldığını duydunuz mu?
Duymadınızsa duyun, acı evrenseldir, demedi demeyin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz ERİM Arşivi
SON YAZILAR