ŞEHMUS ATAK

ŞEHMUS ATAK

Senin Adın Dünya

Senin Adın Dünya

Sevgili şair A.Rahim Kılıç Hocam bir şiirinde

“Bir cumartesi annesinin tülbendiyle sar yaranı” demişti. Harun Tutuş ağabeyim elleri öpülesi, emekçi ve vakur bir cumartesi annesinin oğlu. Harun Hocanın tabiriyle, bir “Dağlı’nın oğlu”

Şairin bu tabiri:

Kulp’la Muş arasında Andok dağının karşısında bulunan (Şenyayla) köyünün,

Bir dağın eteğinde olmasından dolayı kullanılan bir tabir değil:

Hayatın vahşi, nobran ve kıyıcı yönlerine karşı dağ gibi duran, olumsuzlukları, umutsuzlukları, olanaksızlıkları dağ duruşu ve onuruyla yenilgiye uğratan bir ananın oğlu olmasından kaynaklı.

Şairin annesi, beyaz tülbendiyle, dimdik duruşuyla, emekçi ve direngen ruhuyla çağımızın müstesna bir aynası...

Her baktığımızda bizi aydınlatan, yaşama karşı mücadeleci yönünü yansıtan, yılgınlıkları ve ölü toprakları üzerimizden atmamıza imkân sağlayan bir ayna. Ayna meziyetiyle birlikte: Istıraplardan, buhranlardan, boğuntulardan, yıkımlardan, sarsıcı vaveylalardan kurumaya yüz tutmuş yüreklerimizi, baharlara kavuşturan ferah bir vaha...

Bir şiirimde: “Her ana şiirimsi kız doğurmaz demiştim, asıl meziyetin şair doğuran analarda olduğunu o yıllarda idrak edememiştim.” Diye yazmıştım. Böyle bir anadan şiir yüklü, nezaket ve zarafetle örülü bir oğul olması; sanatıyla ve edebiyatıyla nam salmış kadim kentimize bir güzide şair sunması, elbette beklenilebilir bir durumdu.

Harun ağabeyle tanışıklığımız, ağabey kardeşlik hukukumuz arkadaşlarımızla birlikte kentin sosyokültürel yapısıyla harmanlayarak, metropol kentlerdeki dergilere öykünmeyerek büyük bir emek gayret ve özveriyle didinerek çok renkli 2 sayıya imza attığımız kültür sanat ve edebiyat dergisi Meneviş’i yayımladığımız zamana dayanıyor. Pandemi ve artan maliyetler nedeniyle 3. Dosya olan Mehmed Uzun sayısını yayımlayamadık ve maalesef 2 sayıda kaldık.

O günden bugüne şiir, müzik, sinema, kültür, edebiyat ve kentin sanatsal etkinliklerinde birlikte nitelikli ürünler üretmeye ve bu konularda istişareler etmeye devam ediyoruz.

Lis yayınevinden yayımlanan Gidişinin Ertesi kitabının ardından Tekin Yayınevinde müstesna değerimiz Şükrü Erbaş Hocamızın arka kapak yazısıyla raflardaki yerini alan Senin Adın Dünya için Şükrü Hoca:

“Harun Tutuş annesinin ve babasının büyük acısının odağında, dünyanın ve insanın bütün yaralarını, hayata tutunuş çırpınışlarını, saygıyla, merhametle, incelikle, derin bir gülümsemeyle şiirine taşıyor. Bu nedenle Harun’un iç sesi hepimizin iç sesi oluyor.” Diyor.

Bu çok yerinde tespitin ardından kanımca, Harun Hoca içindeki özlemler silsilesini de kitaptaki bütün dizelere nakış nakış işliyor.

Şair:

Ümidin, kederlerin yıkıcılığına karşı büyük bir direngenlik gösterdiğini, yitirilen değerlere nitelikli dizelerle naif bir sitem eylerken içindeki hasretlerin sarsıcı etkilerini dizginlediğini, aşikâr kılıyor.

Böylelikle şiirini, kalbinin deltasında tutuşan alazlara bir nebze su serperek okura ulaştırdığının izlerini gösteriyor.

Senin Adın Dünya, matemi dinmeyecek bir annenin nadide metanetini, babaya duyulan özlemin dokunaklı enstantanelerini, sevgiliye seslenilen lirik portrelerini, kasvetlerin ve ayrılıkların sarsıcı yönlerini okura tüm yalınlığıyla sunan bir efsunlu kitap.

Kitabın girişi zaten yukarda belirttiğim tüm unsurları özetleyecek mahiyette:

“Benim annem hep tülbent takardı ve hangisini takarsa taksın bütün tülbentlerinin bir köşesi hep ıslaktı.”

Senin Adın Dünya sadece bir şiir kitabı olarak değil:

Ortak kaygıları ve sancıları olanların, dakik sızılarına karşı bir soluklanma yeri arayanların, altında uzanacağı bir ceviz ağacı ve sığınacağı bir ova olarak kalacak...

Harun Hocanın şiiri ve ağabeyliği daim olsun hep.

Sonlandırırken:

*Kentimiz ki şiiri avuçlarına kına yapmış bir gelindir. O gelinin beşiğinde büyüyen bebeler şimdi ihtiyar annelerine her koşulda sığınan naçar çehreleri yüz metreden okunan birer vakanüvistir!

Yazgımızın denizlerinde Grejuva ateşi olan:

O vakanüvislerin mürekkeplerinde izi kalan menevşeli ümitlerimizdir...*

Önceki ve Sonraki Yazılar
ŞEHMUS ATAK Arşivi
SON YAZILAR