Aziz ERİM

Aziz ERİM

DEĞİRMENCİ KEMAL

DEĞİRMENCİ KEMAL

Değirmenci Kemal Kayar, Lice 1930 doğumludur Saraykapının kadim dostlarındandır…

Mahalle ağabeylerindendi, insani ilişkileri çok iyiydi, yardımsever ve saygın bir şahsiyetti…

İçkalede Hz. Süleyman Camiden Dicle Nehrine inerken babadan kalma üç tane un değirmeni vardı, Mardinkapıda ki ‘Ding’e de ortaktı, değirmenler babadan-atadan kalmadır. Kemal Kayar ciddi, ağır ağabeylerdendi, paylaşımcı bir kişiliğe sahipti, hani Diyarbekir’de bir deyim vardır; adaletli, hak-hukuku bilen insanlara eski adam denirdi, Değirmenci Kemal bu tanıma birebir uyan bir şahsiyetti, deyim yerindeyse Diyarbekir beyefendilerindendi!

Değirmenci Kemal gönül ve muhabbet insanı, değirmene işi düşen insanlara yardımcı olur, maddiyata pek önem vermeyen, herkeslerin işlerini gören, müşkülde olanların müşkülünü çözmeye çalışan, hasım olanların mevzularına şahit olan ve arabuluculuk yapıp sulh yoluyla çözen racon sahibi bir şahsiyetti…

Değirmenci Kemal’in hanımı Melek Teyze mahallemizin ablasıydı, mahallede sayılan-sevilen biriydi, çocukları çok severdi, 6-7 kez düşük yapar, çocuk hasretini mahalledeki çocuklarla giderirdi, onları severdi kendi çocukları gibi, hep “kadersizim” derdi çocuk konusunda, bu yüzden Diyarbekir’de yatır, türbe bırakmamış, Veysel Karani, Sultan Şeyhmus’lara gidip dileklerde bulunmuş dualar okumuş, adaklar adamış, bir kızları olur Nurdan ismini koyarlar.

Kemal abi inançlı biriydi, din alimlerine, imamlara karşı, haddinden fazla saygılıydı, yıllar sonra bir oğlu olur, Kemal Abi, bebesinin kulağına ezan okuduğunda Aziz ol Aziz der ve bebenin ismi Aziz olur…

Diyarbekir’de bu tür dilek ve adaklardan sonra doğan bebelere, Aziz, Sultan, Süleyman, Şeyhmus, Veysel isimleri verilirdi… Analar ziyaret ettikleri türbe, yatırlarda dilek-adaklarda bulunduklarında çocuğu olursa ismini de orda zikrederler…

Azizler Ziyaretinde dilekte bulunduklarında doğan bebeye Aziz ismi verilir, Sultan Şeyhmus ziyaretinde doğan bebeye kız olunca Sultan, erkek olunca da Şeyhmus ismini verirler. Hz. Süleyman Cami deki türbelerde dilekte bulunmuşsa doğan erkek bebelere Süleyman ismini verirler, Veysel Karani’de dilekte bulunmuşsa doğan erkek bebeye de Veysel ismini verirlerdi…

Diyarbekir’de yıllarca erkek çocuğu olmayanların türbeleri gezip erkek çocuğu dileğinde bulunurlar ve erkek çocukları olduğunda da çocuğun cinsiyetini saklamak için saçlarını hiç kesmezlerdi, kız çocukları gibi iki yandan örerlerdi, nazar değmesin diye, askere gidene kadar uzun saçlı insanlar gördüm bunların isimlerinin önüne lakap olaral”Kız” sözcüğünü eklerlerdi…

Değirmenci Kemal gelenekçiydi, Dıngılhava bahçesinde yuvalanan zırzop-qırık, psikopatları gördüğünde bertaraf edip kovardı.

Değirmenci Kemal’in gençliğinde genelde çevresi kendilerinden razı olan cesur insanlar, kabadayılar, ağır ağabeyler, ehl-i keyflerdi, bu ehl-i keyflerden Cici Memed (Berber Mehmet Çokgülen) ve Sinoplu Aydın değirmenin müdavimlerindendi…

Sinoplu Aydın gariban takımındandır, Kemal abi her daim dostu Sinoplu Aydın’ı masraf olarak taşırdı, kollardı!

Sinoplu mevsim geçişlerinde, soğuk havalarda, karda-kış da değirmende uyurdu… Kemal Kayar “KCA” şirketinde çalışıyordu ehl-i keyf muhabbetten de demlenirdi. Diyarbekir’in sıcak yaz aylarında karpuz ve bostan hüllelerinde, ehl-i keyf dost meclislerine katılırdı:

Arbedaşın orta yeri bürüthana

Etrafı direkhana

Bürüthana patladı

Sonumuz hapıshana…

Kemal Kayar’ın kadim dostlarından biri de Dörtyoldaki Onur Otelinin altındaki, tekel bayiyi işleten Cino’ydu genelde burada durak yapıp demlenirdi, muhabbet ganileşir, cümlelerin beli, itlerin ayağı bitlerin beli kırılırdı, gülüşler askıda kalırdı mütemadiyen…

Pikapta fiyakalı bir bir eser:

“kaşlarını öyle çatma

Kurban olayım ben sana Fatma

Kalk gidelim seninle

Diyarbekir’e kadar barabar…”

1977 yılında değirmenciliği bırakıp, aynı yıl Saraykapıdaki Anadolu Oteli yerine inşa edilen binanın altındaki pasajın tuvaleti satın alır. O dönem Diyarbekir’de pasaj modası vardı, bir nevi şimdiki “AVM” de diyebiliriz, Diyarbekir’deki ilk AVM Japon pasajıdır…

Kemal Abinin dostları bu olayı yadırgarlar, onlara hep “Herkes işine baksın, var ki bir bildiğim yapıyorum!” derdi…

O dönem Ecevit hükümetinin Kıbrıs çıkarmasından dolayı ABD ve Avrupa ülkelerinin ambargo kararı aldıklarından yokluklar, kuyruklar oluştu, tüp gaz, et, yağ, siğara, gazyağı kuyrukları alabildiğince revaçtaydı!

Kemal Abi, pasajda aldığı işyerinden dolayı Tekel Sığara Deposundan sığara almak için “Tekel Defteri” çıkarmak içinmiş, o dönem tekelin ürettiği Samsun-Maltepe sığaraları karaborsada satılıyordu, aldığı sığaraları oğlu Aziz satardı…

Kemal Kayar tövbe eder, Diyarbekirlilerin deyimiyle tövbekâr olur, evlerine hemen- hemen bitişik olan Karşık Budak Camisiyle ev arasında mekik dokur, ölene kadar o mescidi yıkar, paklar bakımını yapar, bazen imam olur, bazen müezzin, bazen de hizmetkâr olur…

1991 yılında 61 yaşında hayata gözlerini yumar…

Rahmet ola!

01. 04. 2024

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz ERİM Arşivi
SON YAZILAR