Bêjdar Ro Amed

Bêjdar Ro Amed

KENDİNİ BİLMEK -2-

KENDİNİ BİLMEK -2-

Yaşamsal akışın bütünlüğü nedir, yaşam ve özgürlük adına olanı nasıl anlar ve nasıl ifadeye kavuştururuz?

Kendini bilmeyi, doğruların somut alanı olarak ele almak, gerçeği görünür kılar. Kendini bilmek, yaratıcı bir alan açar. Varlığı ve anlamı oluşturur. Dogmatik ve şematik değildir. Zekanın doğal hali işlediğinden, şaşmaz bir akılla çalışır. Buradaki şaşmazlık anlamsal bütünlüktür. Duygusal veya analitik zekanın hükmü altında değildir. Olabildiğince derin, yürüyüşü sağlam, evrensel gelişiminin özgür, canlı ve akışkan bir yapısıdır.

Değişen ve Değişmeyen İkilemini Aşmak

Evrende her şey birbirinden etkilenir. Hatta evrende her şey kendi akışı içinde birbirleriyle iletişim içindedir. Evrenimizde birbirini etkilemeyen, birbirinden alıp vermeyen hiçbir şey yok gibidir. Her saniye alınıp verilir. Yeniden oluşturulur. Bu hareketlilik hep devam eder. Hiçbir an bir önceki an gibi olmaz. Doğadaki her şey böyledir. Bu, hep değişiriz, evrende değişmeyen tek şey değişimdir, anlamına gelmez. Değişen ile değişmeyen iç içedir. Bu gerçeğin en özlü anlamı, kendini gerçekleştirmektir. Doğa, bir bütün olarak evren, değişen değişmeyen kavramlarının ötesinde bir yaşam ve canlılık gerçekliğidir. Doğa ve yaşamı en yalın haliyle kendini bilmede izler ve anlarız. Hakikat, kendi ana kaynağından aktıkça anlam kazanır. Hakikatsizliğin nedeni, kaynağı ve temeli görmeme ile alakalıdır. Kaynağı farklı olanın, hakikati de farklı olur. Doğru ve yanlışı ayırt etmek bu nedenle zorlaşır. Gerçeğin siyah beyaz halinden bahsetmiyoruz. Kendini bilmek, akışın ana yönüdür.

Birey ve Toplumun Çöküşü

Yaşam, doğa ve toplumu anlama yaklaşımımız önemlidir. Milat’tan önce 1000 ile 500 yılları arasında ortaya çıkan zerdüşt, Buda, Konfüçyus ve Sokrates, ahlak felsefecileri olarak kendilerini görünür kılmışlardır. Dört ayrı coğrafya ve ahlak felsefesini savunan dört ayrı insan… Bu insanlar o dönem koşullarında ahlak felsefesini geliştiriyorlar. Yaşadıkları döneme baktığımızda ciddi manada ahlaki bir çökme ve yozlaşma var. Mezopotamya, Hindistan, Çin, Yunanistan ve diğer uygarlık coğrafyaları bunu yaşıyor. Bunlar hem toplumun ve hem de bireyin geldiği çöküntüyü gösteriyor. Hermès, Zerdüşt, Buda, Konfüçyus ve Sokrates, bu çöküşün sonucu ortaya çıkmışlardır. Bunların odaklandığı yeri görmemiz ve çözümü ise kendimizde aramamız, bizleri doğruya yakınlaştırır. Kendini bilmek bunun en önemli noktasıdır. Burada yaşamı anlamak kadar, nasıl bir düzen içinde olduğumuzu da görürüz. Kendini bilme derken, bilmenin esasından bahsettiğimiz görülecektir. Buna ulaşmadan hakikatin anlamını çözmek zor olur. Evren, bütün oluşumlarıyla kendini bilmede anlaşılabilir. Kendini bilme, bunları görünür kılmanın, yaşanır kılmanın ve anlaşılır kılmanın sahasıdır. Toplumsal zindelik ve farkındalık da bununla gelir. Bu yaşam sahasında yaratıcı, oluşturucu ve üretken bir gerçeklik vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bêjdar Ro Amed Arşivi
SON YAZILAR