Saffet Azbay

Ülke futbolumuzun en önemli eksiklerinden biri de taraftarlık ve aidiyet sorunudur. Taraftarlık dağılımı daha çok Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş arasında, biraz da Trabzonspor için oluyor. Kendi şehirlerinin takımlarını desteklemesi gereken insanlar, bunun yerine başka takımları tutuyor, destek veriyor. Kendi kentinin takımı Süper Lig’de de olsa maçına gelmez, kombine bilet ve forma alıp destek vermez ama Galatasaray, Fenerbahçe veya Beşiktaş için açılan kampanyalara her türlü desteği sunar, hatta o takımlar kente geldiğinde bilet fiyatları ne olursa olsun alır ve izlemeye gider. Üç büyük diye tabir edilen takımlardan biri şampiyon olduğunda şehri ayağa kaldırır ama kimliğini taşıdığı kentin takımının durumu ilgi alanına bile girmez.

Avrupa’da bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Real Madrid’in sezonluk biletini alan Barcelonalı, Manchester takımlarının formalarıyla gezen Liverpool’lu bulamazsınız. Ya da Dortmund kentinde yapılan taraftar anketinde Bayern Münih birinci çıkmaz. Avrupa’nın sıradan bir ülkesinin kasabasında bile insanlar orayı temsil eden takımlara gönül verir ve maddi manevi olarak destek sunarlar.

Bizde 1990’lı yıllara kadar en azından insanlar kendi kentlerinin veya bölgelerinin takımlarını destekleme konusunda daha duyarlıydılar. Ne yazık ki sonraki süreçte tüm imkanların, kitle iletişim araçlarının da 3 takımın lehine kullanılmasıyla beraber doğduğu veya doyduğu kentin takımından uzak, sadece üç takımı destekleyen nesiller yetişmeye başladı. Bu durumun sonucu olarak kent takımları geriledi, hatta yok oldu. Haliyle kentlerin spor ekonomisi ve duyarlılığı sahiplenme duygusu da buna bağlı olarak dibe vurmuş durumda.

Büyük taraftar kitlelerine sahip şehir takımlarının tadına doyum olmayan bir rekabet yaşadığı, şehirlerde statların tıka basa dolduğu, binlerce taraftarın deplasmanlara gittiği günleri özledik. Gelin hep beraber yaşadığımız şehirlerin takımlarına destek verelim, kendi kentlerimizi bu alanda marka haline getirelim. Sizce daha iyi olmaz mı?