Savaşlar çok uzağımızda değil hemen yanı başımızda, neredeyse bir adım ötemizde tüm yıkıcılığıyla devam ediyor. Bir tarafta Ukrayna- Rusya, hemen alt tarafımızda İsrail-Filistin savaşları tüm yıkıcılığıyla devam ediyor. Taraflar hatta savaşa müdahil olacakları da yok etmekle, haritadan silmek tehdit ediyorlar. Bir taraftan gelişen teknoloji uzayı fethetme yarışına girmişken diğer taraftan bir ülkeyi hatta birden çoğunu dünya üzerinden topyekûn silmekle tehdit ediyor. Nitekim gelişen savaş teknolojisi de taraflara bu imkânı veriyor.

Bütün dinlerde ve mitolojilerde yoldan çıkan insanı bekleyen büyük cezalandırmanın kıyamet olduğu yazılmakta ve anlatılmaktadır. Dolayısıyla insanın en büyük korkusu kıyametti.

Günümüz savaş teknolojilerini geliştirmek için çılgın yarış devam ediyor. Savaş teknolojilerine harcanan para ve emeğin çok az bir bölümü dünyada açlığın, sefaletin ortadan kalkmasını sağlamaya yetecektir. Ve dünya daha yaşanabilir, herkes için cennet olacaktır.

Ama bunun yerine dünya üzerinde birbirlerine karşı güç üstünlüğünü elde etmek ya da diğerine kaptırmamak için savaş teknolojilerinin geliştirilmesine harcamayı tercih etmektedirler. Hâkimiyet için bir defada daha fazla insanın öldürülmesi için atom bombasından kimyasal ve biyolojik silahların geliştirilmesini esas alıyorlar. Savaş teknolojisi ve politikası hep daha fazla insanı yakmak, boğmak ve öldürmek üzerine kurgulanıyor. Bu insanlık için insan eliyle hazırlanan bir kıyamet olmuyor mu? Bu silahların kullanılması durumunda sadece insanları değil başka canlıları da öldüren hatta doğayı ot bitmez hale getirmekle tehdit edenler, kendi dışındakilere kıyamet hazırlayanlar, dünyada kendilerini hangi konuma koyuyorlar.

Savaşlar dünyamızı ve insanlığı hatta tüm canlıları tehdit ediyor. Savaş çılgınlığı devam ederse, dünyanın başına bela olmuş insanoğlu bu gidişle dünyanın sonunu getirecektir. Belki de böylece dünya bu beladan kurtulup kendine insansız bir yaşam kuracaktır.