Ortadoğu denince ilk akla gelen insanlığın uygarlaşmasına yaptığı katkılar akla gelmektedir. Günümüz modern hayatının neredeyse büyük bölümünün ilk yaratımları bu topraklarda hayat bulmuştur. Bununla birlikte halklar arasındaki savaşlar da bir o kadar damgasını vurmuştur. Günümüz uygarlığının geçmişe dönük izlerini sürenlerin yönü hep Orta Doğu olurken halkları yerinden yurdundan eden, zayıf olanlara yaşam hakkının tanınmadığı topraklar da yine Orta Doğu olmuştur. Kültürlerin, dinlerin ilk ortaya çıktığı bu topraklar ne yazık ki tarihin başlangıcından günümüze kadar din savaşlarının, etnik savaşların ardı gelmemiştir. Yer altı, yer üstü zenginlikleriyle her zaman çekim alanı olmuş, işgal ve istilalardan kurtulamamışlardır. Hatta 1. Dünya savaşının temel nedeni de bu zenginliklerin paylaşımı için yapılmıştır.

Arap Baharıyla başlayan Ortadoğu savaşlarının en önemli nedenlerinden biri de bu zenginliklerin yeniden paylaşımından kaynaklanmıştır. Ancak bu savaşların Ortadoğu da sınırlı kalmadığını Ukrayna’ya da sıçrayarak dünyada yayılma eğiliminde olduğunu göstererek devam ediyor. Şimdi genel olarak baktığımız da sorun ve savaşların düzeyleri farklılık gösterse de dünyanın birçok bölgesinde sıcak çatışmalar devam etmektedir.

En son Filistin-İsrail çatışmalarıyla Orta-Doğu’da ortamın daha da gerileceği anlaşılıyor. Sorunların savaşlar yoluyla çözülmek istenmesi insanın aklına acaba daha dar alanlarda ve sınırlı sürdürülen savaşların daha da derinleşerek üçüncü dünya savaşına doğru mu sürüklendiği fikrini getiriyor.

Ukrayna-Rusya savaşının taraflarının artarak yeni bir dünya savaşına kapı aralayacağını dile getiren analistlerin değerlendirmeleri en son Orta-Doğu’da Filistin-İsrail çatışmalarının bu kanılarını daha da güçlendireceğini gösteriyor.

Globalleşen dünyada bilim ve tekniğin bu kadar gelişmesine bakarak ne kadar şanslı kuşaklar olduğumuzu düşünürken, pandeminin, iklim krizinin tehdit ettiği kuraklık ve beslenme sorunlarına bir de kapıda bekleyen savaşlar eklenince yaşam ve gelecek hevesleri herkesin kursağında kalacak gibi görünüyor. Şimdi kafalardaki soru acaba Orta-Doğu’nun ateşi dünyayı ne kadar yakacak?