Selim Kaplan

Selim Kaplan

Sahipsiz topraklar

Sahipsiz topraklar

İsrail'in Halep Hava Limanı’na ve kentin çeşitli bölgelerine 29 Mart sabahı düzenlediği hava saldırısında, onlarca Suriye askeri ve sivil öldü, çok sayıda kişi de yaralandı.

İsrail'in bütün dünyayı alıştırdığı, Suriye’ye olağan saldırıları, 2021 ve 2022 yıllarında 28'er iken, 2023 yılında artarak 40 saldırı şeklinde gerçekleşmiştir.

Komşumuz Suriye’nin Rusya, İran ve ABD tarafından oluşturulan ve 40 ülkenin yer aldığı uluslar arası koalisyon tarafından işgal edilmesi ile İsrail’in taarruzlarına açık hale gelmesinin ana sebebi, azınlık Şii Esat yönetiminin, çoğunlukta olan Sünniler ve Kürt vatandaşları ile barışık olmaması, onlara zulüm etmesi ve hatta Kürtlere kimlik vermeyip yok saymasıdır.

Başta Suriye olmak üzere; ülke yönetimlerinin halkı ile barışık olmamasının sonuçlarını daha iyi görmek için, orta doğuda İsrail ve diğer bir kısım ülkeler için şamar oğlanına dönen ve bağımsızlıklarını kaybedip egemen ülkelerin bağımlısı haline gelen ülkelerin, sosyolojik yapıları ve yakın tarihlerine bir göz atmanın faydası olacaktır.

Lübnan:

Sosyolojik yapısı; Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Müslümanların farklı mezhepleri şeklindedir.

İç çatışmalar ile bir dönem başta orta doğunun Parisi olan Beyrut olmak üzere, 1970’li yıllarda Lübnan, Suriye ve İsrail’in çatışmalı oyun sahasına dönmüş ve 1975 sonrasında bağımsızlığı pamuk ipliğine bağlı bir ülke haline gelmiştir. Sınırları her türlü saldırıya açık, İsrail’in halen devam eden saldırıları ile şamar oğlanına dönmüştür

Irak:

Sosyolojik yapısı; Sünniler(%30), Şiiler(%60), Kürtler(Sünni’dirler) ve Müslüman olmayan halklardan(%10) oluşmaktadır. Saddam Hüseyin’in 24 yıllık azınlık ve despotik Sünni iktidarı sonrasında, 2003 yılında ABD’nin işgali ile resmi olmasa da fiilen parçalanmış ve kendisine yapılan saldırılara karşı koyamayacak durumdadır.

Suriye:

Sosyolojik yapısı; Şiiler(%10), Sünniler(%80), Kürtler(Sünni’dirler) ve diğer gruplar(%10).

Hafız Esad’ın 30, Beşşar Esad’ın 10 yıllık azınlık ve despotik Şii iktidarı sonrasında, 44 ülke tarafından işgal edilmiş ve bölünmenin eşiğindedir. Sınırları her türlü saldırıya açık, başta İsrail olmak üzere birçok ülkenin saldırılarına maruz kalmış ve kalmaya devam ederek, adeta şamar oğlanına dönmüştür

Filistin:

Yaser Arafat’ın 2004 yılındaki ölümüne kadar birlikte hareket eden Filistinliler, devlet olmanın ilk adımlarını atmış ve devlet olarak uluslar arası kabul görmüştür. Yaser Arafat’ın ölümünden sonra, Hamas’ın 2007 yılında Gazze’de iktidara gelmesi ile iki ayrı yönetime bölünmüşlerdir. Bu gün itibari ile bölünmüş Filistin’in bir parçası olan Gazze tamamen kaybedilmek üzeredir.

Filistin halkı, Batı Şeria ve Gazze dâhil, bütün toprakları İsrail’in sürekli saldırıları altında olup korumasız durumdadırlar.

Bölgemizdeki dört ülkenin işgal edilmelerindeki temel husus, ülkelerindeki iktidarlarının, kendilerinden olmayanlara öteki muamelesi yapması ve bunun sonucunda egemen ülkelerin kışkırtması ile iç savaşların çıkması ve bu şekilde dış müdahalelere açık hale gelmeleridir.

Sıradaki ülkeler hangileridir?

Mısır, Ürdün, İran, Türkiye, ya da karıştırılmaya müsait başka ülkeler mi?

Son yıllardaki siyaset ve seçimler de göstermiştir ki, Türkiye toplumu da iki binli yıllardan sonra; Muhafazakârlar, demokratlar, Milliyetçiler, Aleviler, Cemaatçiler ve Kürtler olmak üzere sınıflandırılmıştır.

Son bir yılda seçimler yaşadık. Adaylar seçim yarışında, kendilerinden olmayanlara, milletin gözünün içine baka baka, kasıtlı veya kasıtsız olarak, nefret ve ötekileştirici söylemler kullanmışlardır.

Siyasilerin her biri, daha fazla oy almak için, diğerlerine nezaketten uzak terörist, faşist, bölücü, gerici, yalancı, sahtekâr, hırsız gibi nefretlere varan söylemler kullanmakta bir sakınca görmemişlerdir.

Toplum bilimcilerin değerlendirmesine göre; siyasilerin seçim dönemlerindeki tarzları, onlar için seçimden sonra unutulabilir olsa da, yedisinden yetmişine vatandaşlarımızın hafızalarında, kendilerinden olmayanlarla ilgili, kalıcı travmalara sebep olmaktadırlar.

Komşumuz ülkelerdeki ötekileştirici yönetim tarzlarının, ülkelerinin toprakları ve insanlarını sahipsizleştirdiğine ve bağımsızlıklarını kaybettiklerine tanık olduk ve olmaya devam ediyoruz.

İnsanlar Ahretleri için Allah’a, dünyalıkları için devlete ve onu yöneten kuvvetlere bakarlar.

İnsanların ötekileştirilmesi ve özellikle iktidarlar tarafından ötekileştirilmesi, sadece iktidarların değil, ülkelerinin de sonunu getirdiğini yakın örneklerimizle gördük, görüyoruz.

İnsanı ve toprağı sahipsiz kalan, Suriye, Irak, Lübnan ve Filistin, güney sınırlarımıza bitişik yada Ankara’dan yakın örneklerdir.

Başta yönetim erkini kullanan siyasi irade olmak üzere, toplumun bütün parametrelerinden gecikmeksizin beklentimizdir.

Seksen beş milyon olarak, farklılıklarımız olsa da, ötekileştirilmeden barış içinde yaşamamız mümkündür.

İnsanımızı ve topraklarımızı sahipsiz bırakmayalım.

Bilgilendirme:

Yüksek Öğretim Kurumunun(YÖK)’ün, yurt dışında kendi namı hesabına okuyanlar ile ilgili yaptığı değişiklikler konusunda, 19 Mart 2024 tarihli ve “Yurt dışı yolu da kapandı” konulu yazımız ve medyada yer alan benzeri yazılar ses getirdi.

YÖK “Denklik Yönetmeliğinde”, vatandaşın lehine, yeniden düzeltme yapmak zorunda kaldı.

Buna göre, tenkit ettiğimiz hususlar ile değiştirilmiş yeni şekilleri şu şekildedir:

  • Tercih edilen üniversitenin, dünya üniversiteler sıralamasında, “tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk” için ilk binde, diğer branşlar için ilk dört yüzde olması gerekir.
  • Kayıt yapılan yılda, ÖSYM’nin yapmış olduğu sınavda tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk alanları için, Türkiye’de üniversiteye yerleştirilen puanların asgarisini almış olması (Bu puanı alan zaten yerleşir, yurt dışına neden gitsin ki)!

Hususu;

“adayın mezun olduğu yurtdışı yükseköğretim kurumu Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen dünya üniversite sıralama kuruluşlarının en az ikisinde ilk 1000'de yer alıyorsa ilgili kişinin başvurusu, YKS şartı aranmaksızın denklik incelemesine tabi tutulur.”

şeklinde

  • Öğrencinin, YÖK’ün yurt dışı üniversitelere yerleştirdiği öğrencilerle en az aynı puanı alması(Bu puanı alan zaten yerleşmiştir).

Hususu;

“Tıp, diş hekimliği, eczacılık, hukuk dışındaki alanlarda tüm denklik başvurularında YKS’ ye giriş veya başarı sıralaması şartı aranmaz.”

Şekillerinde değiştirilerek, yurt dışında kendi namı hesabına okumanın yolu yeniden açılmıştır.

Yine de, yurt dışı eğitim tercihinizi yapmadan önce, tercihinizin detaylarının yer aldığı bir dilekçe ile YÖK’e başvurup görüş almanız ve ilerde mağduriyet yaşamamanız açısından önemli olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR