Aziz Aydınalp

Aziz Aydınalp

Hele Bakın Kim Gelmiş!

Hele Bakın Kim Gelmiş!

Ülkemizde öteden beri herkes kendi işinden çok bir başkasının işine öykünür. Öykündüğü işi asıl yapması gerekenden daha iyi biliyormuş gibi konuşur.

Maç seyrederken hangi oyuncunun hangi mevkide oynatılacağını en iyi o biliyormuş gibi.

O kadar ki, 24 saatini o oyuncuyla geçiren teknik direktörden daha iyi bildiğine kendisi de inanmıştır.

Bu yaklaşım sadece futbol ile spor ile sınırlı kalsa yine iyi, kişi kendini deşarj ediyor diyebiliriz.

İnternetten hangi şurubun öksürüğe iyi geleceğini okumuş hasta sahibinin, doktora götürdüğü yakını için ‘bu şuruba ne dersiniz Dr.’ diye ilaç önermesini mi istersiniz.

Eşimin şimdi rahmetli olmuş bir yakınının elinden mahalledeki cami imamı az çekmemişti.

Ezanı yanlış okuduğu, yada ezanı doğru, makamını yanlış okuduğu iddiası ile imamın üzerine az yürümemişti rahmetli.

Geçenlerde bir kaymakam benzer bir iddia ile cami imamının üzerine yürümüş, iş adli makamlara kadar yansımıştı.

Sonuç olarak dışarıdan bakıldığında işin erbabı kişi ile o işi bildiğini iddia eden kişinin çatışmasında taraf olan siz ve konu olan sizin işiniz değilse izlemek hayli keyifli bile olabilmekte.

Ancak zamanla bu davranış sahiplerinin kendi işlerini pek yapmadıklarını görmekte oldukça şaşırtıcı olabilmektedir.

Buna güncel ve süreklilik gösteren bir örnek vermek gerekirse siyaset yapanları örnek olarak ele alabiliriz.

Siyasetçiler gerek milletvekilleri gerekse bakanlar, siyasi parti başkanları.

Halkı temsil iddiaları ile halkın oyuna talip olur ve yine halkın oylarıyla seçilirler…

En temel görev ve ödevleri de halkın en temel ihtiyaçları sayılan iş, aş, sağlık gibi sorunlarını halletmek için çalışmak olmalı diye düşünürsünüz değil mi?

Halkın parasının değerini korumak, alım gücünü yükseltmek için yapısal değişiklikler yapmak ve bu konuları tartışmaya açarak halkın bilgisini, ilgisini ve katılımını sağlamak.

Peki gerçekte olan biten nedir?

Halkın oylarıyla halka hizmet için seçilenler bir müddet sonra hizmet için seçildikleri unutarak, görevlerini bir meslek olarak algılamaya başlamıyorlar mı?

İşte o zaman halkın ihtiyaçlarını tespit ve onlar için çalışmak yerine onlara nasıl yaşayacaklarını önerme, tavsiye etme ve giderek talimatlandırma aşamaları gelmiyor mu?

Bir kaç örnek vermek gerekirse; ailelerin kaç çocuk yapıp yapmayacaklarına, parklarda gençlerin sarmaş dolaş olup olamayacakları, hangi sanatçının hangi konserde hangi kostümü giyinip giyinemeyeceği, hangi kültürel etkinliğin aslında bilinçaltı mesajlarla gençlerimizi eşcinselliğe yönlendirip yönlendirmeyecekleri, bizlere bütün bunlar hep bizleri düşünen siyasetçilerimiz tarafından söylenmiyor mu?

‘E biraz da enflasyonun nasıl düşeceğinden, paramızın alım gücünün nasıl yükseleceğinden, hayat pahallığı ve yarın endişemizin nasıl giderileceğinden bahsetseler keşke’ dediğinizi duyar gibiyim haklısınız tabii…

Bu aralar bazı entellektüel arkadaşlar da TV’de gösterime giren Yılmaz ERDOĞAN’ın İNCİ TANELERi adlı dizisinde ki Dilber karakterinin pavyondaki dans sahnelerine takmış durumdalar.

Yok efendim pavyonda çalışan kadınları sempatik gösteriyormuş, Yılmaz ERDOĞAN hep iktidara yakın duruyormuş, amcasının faili meçhul bir cinayete kurban gitmesi üzerine ‘Kayıp Kentin Yakışıklısı’ şiirinin dışında kayda değer bir şey söylemiyormuş gibi Yılmaz ERDOĞAN üzerinden güya filmi eleştirmişler…

Hiç dizide anlatılan böyle hayatlar yokmuş gibi, hiç pavyonlar yokmuş gibi, hiç öyle yerlere gidilmiyormuş gibi, hiç böyle işyerlerine vergi tabelaları asılıp vergi alınmıyormuş gibi. Kadın istismarı ile para kazanılmasına vesile olunmuyormuş gibi…

Kim ne derse desin ben oyuncu ile canlandırdığı kişiliğin birbirinden ayrılması ve öyle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ve diziyi etrafımıza rastlayacağımız hayatların bir kesiti olduğu gerçeğiyle; Dilber karekterinin pavyon dansını değil de, otel merdivenlerinden inerken ağzını yaya yaya söylediği ‘Hele Bakın Kim Gelmiş…’ sahnesini ben çok beğendim!

O geceden beri ağzıma pelesenk olmuş.

“Hele Bahın Kim Gelmiş”…

Aziz AYDINALP

12.02.2024

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Aydınalp Arşivi

KAPI

28 Mart 2024 Perşembe 00:03
SON YAZILAR