Selim Kaplan

Selim Kaplan

Baş parmağını sahiplenmek

Baş parmağını sahiplenmek

Adam yanardağ misali öfkeli, kadın değirmen taşlarının arasındaki buğday tanesi gibi çaresiz, çocuk bedeninden daha ağır bir yükün altında gibi bitkindi.

  • “Size nasıl yardımcı olabilirim” dedim

Anne ve çocuk ölü balık bakışları ile sessiz, babanın öfkeden göz damarları şişmiş ve asabi bir tavırla oğlunu göstererek,

  • “Bu, sınavda başarısız oldu, üniversiteye hazırlık için kurs bakıyoruz” dedi.

Anne, baba ve çocuğun durumları görüşmek için uygun değildi.

Babaya; “bu” diye tarif ettiği kişinin kendi oğlu olduğunu, onun başarısında, yetiştiği ailenin, mahalle çevresinin, okuduğu okulların etkisinin olduğunu, öğrencinin bir sınava girdiğini ve sınavdan aldığı sonuçta tüm bu sayılanların etken olduğunu ifade ile bir açıklamada bulundum.

Bu söylemler, babanın öfkesini azaltmış, anne ve çocuğu rahatlatmış, öğrencinin sınava hazırlanması için neler yapabileceğimizi konuşmaya geçmiştik.

Prof.Dr. Atalay Yörükoğlu “Gençlik Çağı” adlı kitabında, “Çocuklar, ana babalar için sevinç ve mutluluk kaynağı olabildikleri gibi üzüntü ve sıkıntı nedeni de olabilirler.” diyor

Gençlik çağından yola çıkarak yaşamımızın tümüne baktığımızda bir elin beş parmağına benzer dönemler içeren bir senaryomuzun olduğunu görürüz.

  • Çocukluk dönemini serçe parmağı betimler, yüzde sivilceler çıkmaya, seste ve vücutta değişiklikler oluşmaya başladığında biter.

Bu dönemde; ailesinden, çevresinden ve okulundan iyi bir eğitim alan, öğrenmeyi öğrenen birey, kökleri ile toprağı kavramış, her türlü hava muhalefetine direnç göstermeye hazır ağaç gibidir.

  • Gençlik dönemine yüzük parmağı karşılık gelir ve parmağa bir yüzük takılanca sona erer.

Bu dönemin verimliliğinde, çocukluk döneminin etkisi olmakla birlikte, akran eğitiminin etkilerinin belirleyici olduğu bir dönemdir. Bunun içindir ki bu dönemdeki arkadaşlıklar yaşamımızda kalıcı etkiler bırakırlar.

  • Yetişkinlik ve olgunluk döneminin karşılığı orta parmaktır ve ilk torunun kucağa alındığı gün biter.

Kendimiz ve sorumluluğumuzdaki diğer insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri ve yaşam kalitemizin belirleyicisi olduğu dönemdir. Çalışmak, üretmek ve kazanmaktan başka çaremizin olmadığı bu dönemde, kazanımlarımız yaşam kalitemizi ve yaşantısı bize bağlı başta çocuklarımız olmak üzere diğer insanların yaşam tarzını belirler.

  • Orta yaşlılık döneminin karşılığı işaret parmağıdır ve torunlar evlenince biter.

Sorumlulukların azaldığı, kendisinden ziyade diğer insanların çalışmasına nezaret edilerek yönetme ve yönlendirmenin(işaret etmenin) yapıldığı dönemdir. Yaşama dair taşların yerine oturduğu ve önceki dönemleri verimli geçmiş bir kişinin yaşamaktan en fazla zevk alacağı ve mutlu olacağı zamanları içerir.

  • Yaşlılık döneminin sembolü başparmaktır ve bu dönem ölümle biter.

Evlatlar cevizin kabuğu, torunlar cevizin içidir bu dönem. Önceki dönemleri yaşayan insanların bu dönem insanını sahiplenmesi, bilgi ve tecrübesinden azami derecede faydalanmaları kendi menfaatlerinedir. Başparmağın dışındaki diğer parmaklardan bir veya bir kaçının eksikliği, elin fonksiyonunu sadece azaltır ama başparmağın olmayışı elin fonksiyonunu yüzde doksan oranında kısıtlar. Başparmağınızı kullanmadan dolu bir çay bardağını tutmayı hiç denediniz mi?

İnsanın kendisi gibi yaşadığı coğrafya da bir elin parmaklarına benzer.

Köyler serçe parmağını, kasabalar yüzük parmağını, şehirler orta parmağı, bölgeler işaret parmağını ve ülkenin coğrafyası başparmağı betimler.

Köylerin eğitimliliği ve üretkenliği kasabaları,

Kasabaların toparlayıcılığı şehirlerin gücünü, yaşamını ve üretkenliğini,

Şehirlerin yaşamı ve üretkenliği coğrafi bölgenin gücünü,

Coğrafi bölgelerin gücü ülkelerin var olma gücünü belirler.

Başparmağın ülkelerin coğrafyası olduğu bu değerlendirmede, cevizin kabuğu var olma mücadelesi, cevizin içi ise insandır.

Coğrafyasının özelliklerini; tarihini, kültürünü, inançlarını, değerlerini iyi bilen ve insanını seven yönetimler, görevlerini en iyi yapan, ülkelerine en faydalı olanlardır.

Bunları görmezden gelip, insanlarının bir kısmını ötekileştiren yönetimler, başparmağı olmayan el gibidir. Kısıtlıdırlar ve ülkeleri için yapabilecekleri bir şey de kalmamıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bütçe görüşmelerinin yapıldığı bu günlerde, bizi yönetenlerin söz ve davranışları, nasıl yönetildiğimizin göstergesi olup değerlendirmesini size bırakıyorum.

Okumasını bilen için tarih, başparmağına sahip çıkan veya onu yok sayan örneklerle doludur.

Saygılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR