Nesrin Erdoğmuş

Nesrin Erdoğmuş

Çocuklar Büyüklerinin Aynalarıdır...

Çocuklar Büyüklerinin Aynalarıdır...

Sevgili Okuyucularım Merhaba.

Uzun zamandır yazmak istediğim bu konuyu okulların açılmasıyla beraber gündeme getirmeyi uygun buldum.

Sevgili Anne babalar, ebeveynler,

Sevgili Öğretmenlerimiz, Sevgili Öğrencilerimiz,

Kıymetli Okul idarecilerimiz;

Lütfen yazacağım konu hakkında sizlerde biraz daha titizlikle bu konunun üstüne gidiniz.

Olayların üstüne gidilmekle, olaylar çözümlemeye çalışılır.

Yıllardır okullarda öğrenciler arasında duyduğumuz ama üstesine fazlasıyla gitmediğimiz konumuz her sınıfta olan özel çocuklar.

Bu çocuklar bedensel yâda ruhsal yönden özel çocuklar olup biraz daha fazla ilgiyle hayata tutunmaya çalışan çocuklardır.

Bu özel çocuklar sizin aileniz de, akrabalarımız da, komşularınızda da vardır.

Kısaca çevrenizde sıklıkla karşılaşabilirsiniz.

Bu özel çocuklar;

Hayatın içinde, hayatın odak noktasında tam olarak kendileridirler.

Sizler engelli olarak söyleseniz bile ben bu çocuklara özel çocuklar diye adlandırma yapıyorum.

Çünkü konuşmaları, yürüyüşleri, yemek yemeleri, koşmaları, yazı yazmaları, resim yapmaları, kalemi tutmaları, yazdıklarını silmeleri, oyun oynamaları, dans etmeleri, olaylara bakış açıları hepsi farklıdır.

Her hastalığın kendine özgü farklı eylemleri yerine getirememesi vardır.

İşte bu davranış biçimlerinin, algılamaların değişkenliğinden dolayı her bireyin kendine has bir duruşu üslubu vardır.

Sevgili okuyucularım;

Sözüm ilk olarak Annelere babalara ebeveynleredir.

Çocuklarınızı okul hayatlarında sınıflarında özel gereksinimli çocuklarla beraber yaşamayı öğretiniz.

Evde çocuklarınız ile oturup bu önemli hususu konuşunuz. Çocuklarınıza doğru davranışları anlatınız.

Bu hayatta sağlığın çok önemli olduğunu söyleyiniz.

Amma velâkin sağlıklı insanların dünyaya şanslı olarak geldiklerini bunun yanında herhangi bir organında sıkıntı yaşayan çocuklarımızın da sizlerle beraber dünyaya geldiklerini anlatınız. Bu çocukların eğitim gördüğünüz okullarda, mahallenizde, çocuk parklarında gördüğünüz de dışlamayıp onlarla beraber olmayı hatta bu özel çocuklara gereksinim anında yardım ve destekler yapmayı öğretiniz.

Her insanın potansiyel birer engelli olduğunu çocuklarınıza örgütleyiniz.

Bu hayatta her şeyin (kaza hastalık vs ) insanların başına gelebileceğini anlatınız. Durum ve şartların insanlara neler getireceğini hiçbir insanın bilmediğini tahmin bile edemediğini anlatınız.

Çocuklarınıza bu durumları ( yani engelli ve özel çocukları vs.) anlaşılır ve yapıcı bir şekilde anlatırsanız çocuklarımızı vicdanen daha duyarlı çocuklar olarak eğitebileceğinizi göreceksinizdir.

Örneğin çocuğunuzun sınıfında özel bir çocuk tekerlekli sandalye ile geliyordur.

Bir başka çocuk kulak cihazı kullanıyordur. Diğeri gözlük kullanıyor kolunda yada ayağında protez vardır.

Hangi cihaz bir insanın organının yerine geçmişse o cihazın zorluğu ve korunma titizliği vardır.

Bir down sendromlu veya otizmli çocuğun algılaması çok farklıdır.

Çocuklarınıza bu özel çocuklara alay edilmemesini bilakis bu özel çocuklara destek verilmesini öğretiniz.

Ayağında protez olan bir çocuğun sınıftan çıkarken bile diğer çocukların onu itip kakmamasını öğretiniz.

Kulağında cihaz olan bir çocuğun top oynadığında daha dikkatli hep beraber olmasını sağlayınız.

Çocuklarınızı öğütleyiniz.

Çocuklarınıza açıklamalar yapınız.

Biliyorsunuz ki insanlar vicdanen duyarlı olduklarında insan kelimesi olarak daha fazla duygu düşünce ve mantıklarıyla hareket etmeleri oluşuyordur.

Evet;

Okullar açıldı.

En az her sınıfta iki özel çocuk var. Bu özel çocuklar eğitim görmek için en az otuz kişilik sınıflarda sağlıklı çocuklar bile beraber okula gidip geleceklerdir

Bu çocuklar down sendromlu çocuklar olabilir, otizmli çocuklar olabilir.

Elinde, ayağında, gözünde, kulağında veya başka organlarında sıkıntılar olan çocuklar olabilirler.

Bu çocukların hepsi aynı sınıfta aynı eğitimi göreceklerdir.

Hepsi hayat denen bu kavganın içinde zamanla beraber yer almaya çalışacaklardır.

Hepimiz biliyoruz ki, sağlıklı çocuklar bu hayatın döngüsünde çok daha şanslıdırlar.

Son zamanlarda özel çocuğu olan ailelerden o kadar fazla duyumlar alıyoruz ki ;

Öğretmenlerin ve öğrencilerin sınıflarda bu çocukları dışlamalarını dile getiriyorlar.

Öğretmenlerin bu özel çocukların sadece rehabilitasyon merkezlerinde eğitim görmelerini istiyorlar.

Tabiî ki bu durumu tüm okul idarecilerine veya öğretmenlere yadsımamak gerekiyor.

Bazı öğretmenler bu konuda oldukça fazla duyarlı olup, sabır ve sebatla bu öğrencilerine başarının anahtarı olarak güzellikler verebiliyorlardır.

Sınıflarının kalabalık mevcutlarına rağmen öyle öğretmenlerimiz var ki, zaman yaratıp bu özel çocuklarla daha fazla ilgilenmeye çalışıyorlardır.

Sınıflarında bulunan diğer öğrencilerini bu özel çocuklara yardım ve destek vermek amacıyla konuşup yönlendiriyorlardır.

Bu öğretmenlerimize ve bu velilerimizin örnek davranışlarını her zaman için takdir etmişizdir.

Sözüm size sevgili veliler sevgili eğitimciler lütfen çocuklarınızla konuşunuz.

Onları bu hayatın zor ve iyi durumları için eğitiniz.

Seviniz sevgi gösteriniz.

Sevgiyle büyüyen çocuk merhameti öğrenir.

Sevgiyle büyüyen çocuk vicdanlı olmayı öğrenir.

Sevgiyle büyüyen çocuk paylaşımcı olmayı öğrenir.

Ki bu özellikler çocuk yaştan öğrenilirse büyüyünce adil merhametli vicdanlı bireyler toplumda yer alacaklardır.

Toplumu bu bireyler oluşturdukça insanların birbirleriyle beraber paylaşımı daha iyi olacaktır.

Son sıralar şunları da duyuyoruz.

Okuldaki etkinliklerde otizmli ya da down sendromlu çocukların gerek müzikal etkinliklerinde gerekse, aktiviteli etkinliklerde dışlandıklarını.

Öbür çocuklara ayak uyduramadıklarını.

Toplu etkinliklerde ahengi bozduğunu, Vs, vs.

Sevgili insanlar sözüm sizlere;

Bu özel çocuklar

Varsın her şeyi bozsunlar.

Varsın ayak uyduramasınlar.

Etkinliklerde her çocuğun bilgi beceri ve fiziki durumuna göre ayrı bir rol verilirse daha iyi olmaz mı?

Topluluklar da onlara ek olarak farklı bir rol verilmeye çalışsa o çocuklarda her oluşumda güzelliklerle beraber var olmaz mı?

Olur değil mi?

Hem de çok güzel olur.

Ayrı bir renk olur, ahenk olur, neşe olur, sevgi olur.

Gökkuşağı gibi her çocuğun ahengi rengi davranışı ritmi farklı olur.

Dünyada ki her şey de böyle değil midir?

Düşünün doğum günü partilerine davet edilmeyen bir çocuk sizin de çocuğunuz olabilirdi.

Okuldaki etkinliklere katılamayan çocuk sizinde çocuğunuz olabilirdi.

Yürüyemeyen, koşamayan, göremeyen, iyi duyamayan, okuduğunu anlayamayan çocuk sizinde çocuğunuz olabilirdi.

Elinizi çenenize bırakıp düşünmeye başladınız değil mi?

Bu hayatın adil olmadığını düşündünüz.

Sağlığın eşit dağıtılmadığını düşündünüz.

Her ailenin maddi manevi boyutunun bir olmadığını düşündünüz.

Sevgili veliler, öğretmenler, öğrenciler, okul idarecileri.

Lütfen bazı durumlarda empati duygunuzu geliştirerek olaylara bakış açınızı geliştiririz.

Empati duygusunu her şart ve durumlarda kullanırsanız sizin ve yanınızda büyüyen çocukların daha iyi bireyler olduklarını göreceksinizdir.

Hayatı derinlemesine çözmek için bazen düşmeli, kalkmalı, salakça hareket edilmeli, aldatılmalı, aşık olunmalı, acı çekilmeli ki; yaşam denen karmaşanın içindeki iyilerle kötüler, güçlülerle zayıfları ayırt edebilelim.

Hiç bir çocuk akıl mantık, kişisel ilişkilerinde sevmeyi bilmez.

Zaman içinde yaşadıkları akıp giden değişkenlik de bunu öğrenir.

İşte çocuklarınıza

İçten menfaatsiz kalpten sevmeyi öğretiniz.

Yaşıtlarıyla yan yana gelince birbirlerini iyi hissettirebilsinler.

Beraber gülüp, beraber birbirlerinin acılarına ağlayabilsinler.

İşleri düştüğünde birbirlerini çekinmeden arasınlar.

Her daim menfaatsiz, çıkarsız birbirlerine koşmayı öğrensinler.

Birbirlerine yardım etmenin paylaşmanın güzelliğini beraber yaşasınlar.

Birbirlerine teklifsiz, sorgusuz sualsiz yardıma hazır koşsunlar.

İşte sevgi budur, insanlık budur, yaşam budur

Sevgilerimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nesrin Erdoğmuş Arşivi
SON YAZILAR