Nesrin Erdoğmuş

Nesrin Erdoğmuş

Gençlerimiz Gitmek İstiyor

Gençlerimiz Gitmek İstiyor

Sevgili okuyucularım merhaba.

Zaman hızla geçiyor. Günlük yaşamın stresiyle beraberinde ekonomik sıkıntılar, sağlık sorunları insanların yaşamlarında derin yaralar açıyor.

Covid 19 dan beri toparlanamayan ekonomideki artış artık insanları canından bezdirdi.

Aileler çocuklarını okula gönderirken okul giderleri, servis ücretleri derken nereye ne kadar para ödeyeceklerini şaşırmış durumdalar.

Öğrenci okutan aileler de;

Dershanelerdeki artışlarla beraber ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Çünkü ücretler ateş pahası.

Yeme, içme, barınma v.s. derken gelir ile gider birbirini karşılayamıyor.

6 Şubat da on ilde yaşanan deprem sonrası yıkılan evlerin sayısı sadece Diyarbakır ' da kaç bini geçti.

Her parası olan müteahhitlik yaparsa olacağı budur işte.

Bazı binaların temelleri sağlam yapılmış olsa bile bina altlarındaki dükkânların sahiplerinin kesmiş oldukları kolonlar ile binalar depremde iskambil kağıdı gibi hemen yıkılıverdi.

Kesilen bu kolonlar hangi akıl ve düşünce ile kesilmiş ise, olsa bile akıllara durgunluk veriyor.

Gelelim ekonomiye.

Deprem sonrası yıkılan evler ile beraber artan kira artışlarına.

Boş ev yok.

En kötü ev bile bir emekli maaşından miktar olarak fazla.

Kirada oturan aileler ev kirasına maaşlarını verirlerse, ne yiyecek ne içecekler nasıl çocuklarını okutacaklar bunları bilemiyorlar.

Hastalanan insanlar artık özel hastaneye bile gidemiyorlar.

Hâlbuki çoğu kendi branşında iyi olan doktorlar şuan özel hastanelerde çalışıyorlar.

Tedavi olmak isteyen hasta ameliyat parasını bile denkleştiremiyor.

Çünkü ameliyat için istenilen ücretler masraflar çok yüksek.

Okumaya çalışan üniversite öğrencileri gençler okula gidemeyip bu sene kayıtlarını donduruyorlar.

Peki, seneye nasıl okuyabileceklerdir.

Yine her şey pahalı olacaktır.

Artık satılan her mala haftalık hatta günlük artış fiyatı geliyor.

Serbest piyasa esnaf kendi kafasına göre malının değerini belirliyor.

Kim ne tutturursa.

Artan pahalılıktan herkes yakınıyor.

Ama insanların elinden bir şey gelmiyor.

Hatta evi olan ev sahibi kiraya vereceği evin fiyatını olabildiğince yüksek tutmaya çalışıyor.

Ne kadara verebilirse artık.

Denetleyen yok nasılsa.

Kim nerede olursa olsun alım gücünün fazlasıyla azaldığını görüyor.

Market fiyatlarındaki yiyecek, temizlik ürünleri v.s. fiyatları almış başını gidiyor.

Ne olacak bu hal derken.

Herkes kendine göre bir yaşam stratejisi geliştiriyor.

Geliri gideri belli kalemlerde belirli olan kişiler ise çareyi giyim kuşamlarından kesmek de buluyorlar. Kendilerine bir şey almamakla ekonomilerini belki de biraz bile olsa düzelteceklerini zannediyorlar.

İnsanların yaşam standartları düştü.

Ama yinede ben çevremde üzülerek şunu görüyorum.

Belirli bir kesimdeki insanlar gereksiz harcamalarındaki artışlarını devam ettirmekte direniyorlar.

Banka hesapları eksileri görse bile kendi ekonomilerini azaltma çabasında değiller.

Çocuklar gençler desen yine öyle.

Nereye kadar bu değirmenin suyu dönecek.

Oda belirsiz.

İnsanlar ağır hastalıklarla boğuşurken ölüm kalım meselesinde ameliyat paralarını denkleştiremiyorlar.

Harcama yapmak isteyen gençler kötü bir çevreyle gayri resmi işlere bulaşma ihtimallerini gerçekleştirebilirler.

Kime üzüleceğimizi kime ağlayacağımızı şaşırdık.

Kendimize mi?

Başkalarına mı?

Sağlıklıysak borcumuz harcımız da yok ise oturup kalkıp Allah ' a şükrediyoruz.

Ya sağlığını evini barkını sevdiklerini kaybeden insanlar ne yapsınlar

Nasıl yaşam savaşı versinler.

Ne yesinler ne içsinler.

Çocuklarını nasıl okutmaya çalışsınlar.

Bu sıra sosyal medyalarda fenomenler olarak gördüğümüz çoğu insanın ya dolandırıcı olarak ekranda seyrediyoruz.

Ya da sahte fatura düzenleyici olarak.

Ar, namus, güven belirli bir kesimde insanlarda kalmamış gibi.

Nereye gidiyor bu insanlık.

Nereye gidiyor bu ekonomi.

Nereye gidiyor hastalıklarla mücadele.

Hepsi zor değil mi?

Hepsi o kadar zor ki.

Gelişen dünyamızın gelişen insanlarının sıkıntıları sadece ekonomik değil.

Ekonomi ile beraberinde gelen tüm hastalıklar.

Covid 19 önceki ekonomik sıkıntılar bu kadar değildi diye duyar gibiyim.

Bende öyle düşünüyorum.

Cidden covid 19 dünya geneli maddi manevi insanları sıkıntıya bıraktı.

Çalışmayan fabrikalar üretim yapamadı.

Tarım alanında aksaklıklar çıktı. Ürünler heba oldu.

İnsanlar ellerindeki avuçlarındaki tüm birikimlerini harcadılar.

Gençlerimiz özellikle okumuş gençlerimiz işsizlikten Avrupa ya gitmek için müracaat ediyorlar.

Almanya, İngiltere, İsveç, Hollanda veya Kanada' ya.

Hem de okumuş elinde diplomalı gençler bu gitmek isteyenler.

Beyin göçü bir nevi.

İş bulup oralarda çalışmak daha iyi yaşam şartlarına Avrupa da sahip olmak için gitmek istiyorlar.

Analar babalar okuttukları evlatlarını ta uzaklara göndermeye gönülleri yetmiyorlar.

Ama ne var ki elden bir şey gelmiyor

Halbuki bu eşsiz yurt, bu eşsiz vatan bizim doğduğumuz büyüdüğümüz topraklar o kadar güzel ki !

İşte böyle sevgili okuyucularım.

Varın çevrenizde gördüklerinizi siz sözcüklerinizle tamamlayın artik.

Zaman akıp gidiyor.

Zamanı geri getirmek mümkün olmasa bile, yaşam acı ve tatlısıyla devam ediyor.

Sevgilerimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nesrin Erdoğmuş Arşivi
SON YAZILAR