Aydın Altaç

Aydın Altaç

MUSUL OPERASYONU

MUSUL OPERASYONU

 

Ortadoğu tarihine baktığımızda son 5-6 yıldaki baş döndürücü gelişmelerin yaşandığı başkaca bir döneme rastlamak mümkün değildir. Ortadoğu'daki ülkelerin tamamında siyasi ve ekonomik gelişmeler çok hızlı şekilde gelişmektedir. Tunus'ta başlayan Libya,Mısır'a sıçrayan ilk gelişmelerden sonra Suriye'ye yönelen rüzgarı kesen ve tüm Ortadoğu'nun istikrarsızlıkla baş başa bırakan müdahalelerden sonra günlük değişen ittifaklara hepimiz şahitlik yaptık. Günümüzde en çok tartışılan husus ise Arap Baharı olarak isimlendirdiğimiz süreci kesen hangi güç tü? ve süreci kesmesinden beklentisi neydi? Esasında bu hususla ilgili günümüzdeki veriler gerek 1990 yıllardaki Irak-Kuveyt savaşı sonrasındaki Irak müdahalesi ve sonrasındaki gelişmeler ile 2003 yılındaki ABD'nin Irak müdahalesini de açıklayacak niteliktedir. Ortadoğu'ya yapılan hiç bir müdahale görünürdeki amaçlara hizmet etmemiştir. Yani görünürdeki amaç olan Demokrasi, İnsan Hakları,özgürlükler vs. gibi gerekçelerin amaçlanmadığı tamamen menfaatler gözetilerek müdahaleler için zemin hazırlandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Ortadoğu'daki halkların refah  ve kalkınmışlık düzeyi,demokratik seviyeleri,insan haklar gibi değerler müdahalelerde hiç bir zaman asli gerekçe olmamıştır. Aynı tutum günümüzde de devam etmektedir. Türkiye'nin Cerablus harekatına yönelik kararlı tutumundan sonra Musul için de aynı yöntemi izlemesi bazı kesimlerin hesaplarını bozduğu anlaşılmaktadır. Bir gecede Musul'u ,DAİŞ'e teslim eden zihniyetin bu kez Musul'u kurtarma adı altında harekat başlatarak projelerini oturtmaya çalışırlarken Türkiye'nin çıkışı ile sıkıntıya girdikleri anlaşılmaktadır. Düne kadar DAİŞ' e karşı Türkiye'den destek isteyen Irak merkezi hükümetinin son günlerde ısrarlı şekilde Türkiye'nin Başika'dan çıkmasını talep etmesi ve aynı çağrıların akıl hocaları tarafından da tekrarlanması Musul ile ilgili projenin sıkıntıya girdiğine dair emare olarak görmek gerekiyor. Suriye ve Irak ile yaklaşık 1.500 km sınırı olan ,hemen yanı başındaki gelişmelerden en çok etkilenecek  ülke Türkiye olmasına rağmen gerek Irak merkezi hükümeti ve gerekse koalisyon güçlerince Türkiye'nin bölgeden tasfiye edilerek Musul'a girmeyi hedeflemiş olmaları hayra alamet olmadığı kesindir. Bu nedenle Ortadoğu'nun yer altı zenginlik kaynaklarını elde etmeyi hedefleyen kesimler ve bu kesimlerle birlikte hareket eden söz konusu ülkelerin hükümetlerine karşı Türkiye'nin tutumu tamamen insani amaçları hedeflediği gözden kaçırılmaması gerekir. Tüm Ortadoğu ülkeleriyle tarihten gelen bağlarımızın yanında komşuluk durumu da gözetildiğinde Türkiye'nin amaçladığı hedef söz konusu ülkelerde yaşayan insanların refahına,huzuruna,kalkınmışlığına ve özgürlüklerine daha çok hizmet ettiği kesindir. Gerek Suriye'de gerek Irak'ta ve gerekse herhangi bir ülkede söz sahibi olması gereken o ülkelerin vatandaşları olması gerekir. Bu anlamda da Türkiye'nin tutumu bölge insanına hizmet etmektedir. Ancak gerek koalisyon güçleri ve gerekse onlara hizmet eden hükümetler,Türkiye'yi bu amaçla tasfiye etmeye gayret gösterdikleri ve bunda da ısrarcı olacakları açıktır. Suriye'de "güvenli bölge " oluşturulması yöndeki Türkiye'nin yapmış olduğu talebin Fırat Kalkan'ı harekatından sonra oluşan fiili durumla birlikte ne kadar haklılık payı taşıdığı pratiği ortada iken Musul ile ilgili taleplerinin de haklılık payı taşıdığı ve o bölgede yaşayan insanların amacına hizmet edeceği kesindir. Bu nedenle Türkiye'nin yapması gereken ödevi hem kendisi açısından hem de tarihsel ,kültürel bağlarımız olan bölge insanının geleceği açısından hem sahada hem de masada olmak için tüm gücünü kullanmasıdır. Bunu başarabilirsek gelecek 10 yıllarda hem Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımız hem de Ortadoğu'daki tüm  insanların ekonomik,siyasal ve toplumsal haklarını teminat altına almayı başarmış olacağız.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aydın Altaç Arşivi
SON YAZILAR