Şeyhmus DİKEN

Şeyhmus DİKEN

Toledo yazısının hikâyesi

Toledo yazısının hikâyesi

 

 

Yıl 1995 Mayıs ayının son haftası. O yıllarda Diyarbakır Ticaret Sanayi Odasının Yönetim Kurulu Başkan Vekiliyim. Oda Başkan Vekili kimliğim nedeniyle de Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Kurul üyesiyim. Dönemin Valisi Diyarbakırlıların şimdi de minnet ve övgüyle andığı Doğan Hatipoğlu.

Sanayi Bakanlığından bir yazı geliyor. İspanya’nın Madrid ve çevresine bir haftalık gezi programlanmış. Dört ilin Ticaret ve Sanayi Oda Başkanları ile Dört ilin valileri ve bakanlıktan beş üst düzey yönetici katılacak programa. “Madrid ve çevresindeki Organize Sanayi uygulamaları yerinde incelenecek.”

Oda başkanımız Felat Cemiloğlu “Ben bu tür seyahatlere çok gittim. Yerime vekilim Şeyhmus Diken gitsin. Genç adamdır katacakları daha çok olur” diyerek benim gitmemi sağlıyor. Sonra Kocaeli, Adıyaman, Amasya ve Diyarbakır Valileri ile birlikte dört ilin Ticaret ve Sanayi Oda temsilcileri, beş de sanayi bakanlığı heyeti ile İspanya’ya gittik. Bir hafta süreyle sahiden çok yararlı bir gezi gerçekleşmiş oldu.

İşte Toledo’ya düzenlenen bir günlük program, o gezinin sosyal program adı altında özel bir gezisiydi. Toledo’yu görür görmez etkilenmiştim. Çok ortak noktası vardı benim şehrim Diyarbekirle.

Adeta “Kaderdaş” iki şehir gibi gelmişti bana. Toledo da tarihinin uzunca bir döneminde uygarlıklara başkentlik yapmıştı. Arap Müslümanlar, Yahudiler, Hıristiyanlar birlikte yaşamışlardı Toledo’da.

İzlerinin, kültürlerini, mekânlarını yaşayarak bırakmışlardı şehirde…

Şehrin sokaklarında dolaştığınızda hissediyordunuz bu ayrıcalığı.

Dolayısıyla böylesine önemli ve eski bir şehirle ortak bağ kurmak çok anlamlıydı.

İşte dönünce o ruh haliyle o yıllarda hızla yöneldiğim “Kent kültürü, kent kimliği” eksenli dünyaya dalmıştım Toledo üzerinden.

Yazıyı döndükten sonra 1995 yılında yazmıştım. O tarihlerde Diyarbakır’a bir program çerçevesinde gelen Cervantes Enstitüsünün Direktörü ile tanışmıştık. Sohbet esnasında yazıdan söz edince kendilerinin Don Kişot adı altında yayınladıkları bir dergilerinin olduğunu yazıyı verirsem orada severek yayınlamak isteyeceklerini dile getirmişti. Ben de vermiştim yazıyı. Yazı bir süre sonra yayınlanmıştı ama dergi elime geçmemişti.

İşte önceki gün Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun altmış üç gündür yasaklı hâli süren Suriçi ile ilgili Toledo benzetmesi gündeme gelince arşivden biraz da uğraşarak o 21 yıl önce yazılmış yazımı bulup çıkardı. Hiçbir yerine dokunmadan olduğu gibi de paylaştım.

Başbakan’ın Toledo örneği üzerine basında çıkan kimi “ilk tepkilere” bakınca şaşırmadım diyemem. Bazen hayat insana istemese de acı gerçekleri söyletir. Başbakan’ın Toledo benzetmesi biraz böyle. Hani bir musibet bin nasihatten evla’dır derler ya! Aynen öyle…

Kaderin tuhaf serencamına bakın ki; İspanya iç savaşının başladığı 21 Temmuz 1936 yılında; Toledo’nun “isyancı güçleri” tam 65 gün yoğun bir şekilde bombalandılar. Toledo'da binalar yerle bir edildi. Şehrin savunucuları hendekler kazarak mücadele ettiler. Savaşta çok insan hayatını kaybetti. Barikatların kurulduğu ve sokak savaşlarının yaşandığı Toledo’lular 27 Eylül’e kadar direndiler. Şehrin kuşatması, 27 Eylül 1936’da General Franco’nun kumandasındaki Afrika ordusunun kente girmesiyle son bulmuştu. İç savaşta büyük zarar gören Toledo’nun restorasyonu, 1939 yılında başlayıp 1957’ye kadar 22 yıl sürdü. Castilla-La Mancha bölgesi 10 Ağustos 1982’de özerklik statüsünü İspanya’dan resmen aldı. 

Ve bugün tuhaf kader başbakanın dilinden dökülenlerle kadim Diyarbekir’in sur beldesi Toledo üzerinden okunuyor / okutuluyor…”Sur için ‘taş üzerine taş konsa haberim olacak’ dedim. Sur'u öyle inşa edeceğiz ki, İspanya'nın Toledo şehri gibi, mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer olacak.” Keşke bunca yıkım ve ölüm olmadan Toledo örneği gündemleşseydi…

Yapmak için illa ki yıkmak gerekmiyor…

Şeyhmus Diken 02.02.2016 Diyarbekir   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus DİKEN Arşivi
SON YAZILAR