Şeyhmus DİKEN

Şeyhmus DİKEN

Haham’la Papaz’ın Aynası!

Haham’la Papaz’ın Aynası!

Mesel bu ya! Papazın biri, uzun süredir ahbaplık ettiği Haham’a, “Bana Tevrat'ı öğretmenizi isterim." der...

Haham, "Olmaz," der, "Sen Yahudi doğmadın, kafan Yahudi gibi çalışmaz. Tevrat'ın kelamını anlaman mümkün değil..."

Papaz ısrar eder, Haham razı olur, ama bir koşulu vardır: "Soracağım soruya doğru yanıt verebilirsen, öğretirim."

Papaz, "Kabul," diye yanıtlar. "Sor bakalım!"

Haham: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Çıktıklarında biri kirli, öteki tertemiz çıkar. Hangisi yıkanır?"

Papaz, "Bundan kolay ne var?" diye atılır. "Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz."

Haham içini çeker, "Sana Tevrat'ın kelamını asla anlamayacağını söylemiştim! Doğrusu tam tersi. Temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce, kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. Kirlenen adam ise karşısındakini temiz gördüğü için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya gerek duymaz."

Papaz, kafasını kaşır. "Bak bu aklıma gelmemişti. Bir soru daha sorar mısın?"

Haham, aynı soruyu yeniden sorar: "İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki temiz çıkar. Hangisi yıkanır?"

Papaz, doğru yanıtı artık bildiğinden emin, "Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!"

Haham, başını sallar. "Yine yanıldın! Sana söylemiştim, asla anlayamayacağını! Temiz kalan adam aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendiğini görünce, gider yıkanır."

Papaz itiraz eder: "Ayna nereden çıktı? Bana ayna var, demedin ki..."

Haham, parmağını sallar: "Seni uyardım, bu kafayla Tevrat'ın kelamını kavrayamazsın. Tevrat'ı anlamak için her olasılığı düşünmelisin."

"Peki, peki," diye inler Papaz. "İzin ver, bir kez daha şansımı deneyeyim. Başka bir soru sor!"

"Son kez soruyorum" der haham: "İki adam, bir bacadan içeri düşerler. Biri temiz, öteki kirli çıkar. Hangisi gidip yıkanır?"

Papaz, "Artık her olasılığı biliyorum." deyip, bir solukta sıralar: "Eğer ayna yoksa, temiz kalan ötekini kirli görüp kendisinin de kirlendiğini düşünerek gider yıkanır. Kirlenen temize bakıp kirlenmediğini düşünerek, yıkanmaz. Eğer ayna varsa, temiz kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendiğini gördüğü için yıkanır!"

Haham başını sallayıp, "cık cık" yapar: "Hayır, sana söylemiştim, kafan Yahudi kafası değil, Tevrat'a basmaz! Söyle bana, aynı bacadan içeri düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?"

Mesel bu ya, galiba devasa bir bacadan boca ediliverdik orta yere. Kirlenmeyen kaldı mı ki! Hem ayna da ardındaki sır da kirlenmiş nerde ne zaman “ayna, ayna söyle; kirlenmeyen kaldı mı ki” sorusuna verilecek cevabı kalmamışken!

Ve sahi, evet ya sahi! Nazım “ellerinize ve yalana dair” şiirini niye yazmıştı ki!

Eylül 2020 Diyarbekir

Şeyhmus Diken

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus DİKEN Arşivi
SON YAZILAR