Şeyhmus DİKEN

Şeyhmus DİKEN

Yazarlık, karın doyurmaz!

Yazarlık, karın doyurmaz!

Hemen hemen haftada bir kez elektronik posta adresime, ya da sosyal medya hesaplarımdan birine doğrudan mesaj olarak hemen hiç birini daha önceden tanımadığım (istisnai olarak imza günlerimde ya da önceden tanıştıklığım nedeniyle bizzat görüşmeye gelen bir kaçı hariç) “yazar adayları”ndan mektup / mesajlar alıyorum.

Yazdıkları metinleri okutmak, üzerine konuşmak, görüş almak istiyorlar. Zaman el verdikçe ya yüzyüze görüşüyor, ya da yazıp yolladıkları mecra üzerinden cevap vermeye çalışıyorum.

Hissediyor ve fark ediyorum ki büyük çoğunluğu söylediklerim ya da yazdıklarımdan tatmin olmuyorlar. Hatta memnun da olmuyorlar. Bazıları kızıyor kızdığını o an belli etmiyor. Çünkü yazdığına / yazdıklarına inanan bir ön duyu ile gelmiş, hissediyorum ve takdir onay bekliyor. Sonra açık konuştuğum için küsenler de oluyor.

Büyük çoğunluğuna “çok okuyun” diyorum. Hangi dilde yazmak istiyorsanız isteyin, kaç dil biliyorsanız bildiğiniz dillerde yazılıp yayınlanmış çeviri ya da telif edebiyat klasiklerini döne döne notlar alarak, altlarını çizerek, karakter analizleri yaparak okuyun diyorum.

Yazmak, zor iştir. Okumadan, iyi ve çok sıkı bir de sistemli okumalar yapmadan yazma serüveni insan ediminde vücut bulmaz diyorum ısrarla...

Sanki hey hat! Çoğunluğun, anladığım kadarıyla okumaya, hele çok okumaya, programlı okumaya maalesef zamanları yok.

Tez zamanda “yazar” olup düşündükleri gibi “ünlü” ve “ünvan” sahibi “yazar” olmak isteğindeler. Bu, elbette anlaşılır bir şeydir.

Bu kategorinin dışında bir de işi gücü olan, hâli vakti yerinde olan ne hikmetse bir de “yazar” ünvanım olsun diyenler var. Onlar ayrı bir felaket belki de başka bir yazı konusu. 

Ama... diyeceğim ve yanına gördüğünüz gibi üç nokta koyup sözümü bitirip devamını ben getirmeyeceğim. Ve sözü Bukowski’ye bırakacağım.

Demek yazar olmak istiyorsun

her şeye rağmen,

içinden fışkırmıyorsa

bırak yapma.

kalbinden ve aklından ve ağzından

ve ciğerinden gelmiyorsa,

bırak yapma.

bilgisayar ekranına bakarak

saatlerce oturman gerekiyorsa

ya da daktiloya

gömülerek

sözcükler arıyorsan,

bırak yapma.

para için yapıyorsan ya da

şöhret,

bırak yapma.

yatağında kadınlar

olmasını istediğin için yapıyorsan,

bırak yapma.

orada oturmak ve

tekrar tekrar yeniden yazman gerekiyorsa,

bırak yapma.

sırf üzerine düşünmesi bile zor iştir,

bırak yapma.

başka birisi gibi

yazmaya çalışıyorsan,

unut gitsin.

içinden

gürleyerek çıkmasını beklemek gerekiyorsa,

o halde sabırla bekle.

içinden gürleyerek çıkmazsa,

başka bir şey yap.

ilk, karına okuman gerekiyorsa

ya da kız arkadaşına,

ya da erkek arkadaşına,

ya da ana babana, ya da herhangi birine,

olmamışsın.

çoğu yazarın olduğu gibi olma,

kendine yazar diyen

binlerce insan gibi olma,

sıkıcı ve duygusuz olma ve

yapmacık, kendini

sevmeyle harcanma.

dünyanın kütüphaneleri

senin gibiler üzerine uykuya dalmak için

esnemiştiler.

onlardan olma.

bırak yapma.

ruhundan roket gibi

çıkmıyorsa,

durgun olmak

seni delirtmiyorsa ya da

intihar ya da cinayet,

bırak yapma.

içindeki güneş

ciğerini yakmıyorsa,

bırak yapma.

zamanı geldiğinde,

ve seçilmiş olursan,

kendiliğinden

gelecektir ve gelmeye devam edecektir

sen ölene kadar ya da içindeki ölene kadar

başka yolu yok

ve hiç olmadı.

Charles Bukowski

İngilizceden çeviren Oğuz Tecimen

7 Ağustos 2020 Hazar Gölü

Şeyhmus Diken

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus DİKEN Arşivi
SON YAZILAR