Nesrin Erdoğmuş

Nesrin Erdoğmuş

ADI ASİYE

ADI ASİYE

Değerli okurlarım Dün Özgecan kızımızın ölüm yıl dönümüydü. Özce canlar ölmesin. Tüm kızlarımıza kadınlarımıza bu yazım ithafendir. Siz okurlarıma

Asiye  genç kızımızın başından geçen olayları anlatmaya çalışacağım.

Asiye Diyarbakır'ın sur içinde saray kapı denilen semtinde dünyaya geliyor. Babası günlük ücretle çalışan bir işçi.Annesi okul yüzü görmemiş evden pek dışarı çıkmayan bir kadın.İki erkek evlattan sonra dünyaya geliyor şanssız Asiye...

Asiye'nin babası asabi sinirlerini kontrol edemeyen çocuklarına ve eşine her sinirlendiğinde şiddeti seçen bir erkek. Annesi ise tüm ezilmişliğini çocuklarından çıkaran zavallı bir kadın.

Asiye siyah kıvır kıvır saçlı, simsiyah gözleri, gülünce gamzeleri gözüken güzel şirin bir kız. Asiye genç kızlığa adımı ilkokulu zoraki bir şekilde bitirmeyle başlıyor.Daha sonra tüm mahallesindeki kızlar gibi ofis semtinde çalışan bir annenin çocuğuna bakmak için  iş bulup çalışıyor.Eline geçen aylığıyla da annesine verip evin geçimine katkı sağlıyor.Erkek kardeşlerime biri tamir işlerinde,diğeri de evlerine yakın bir berber dükkanında çalışıyor. Asiye'nin kendinden küçük ikisi kız bir erkek kardeşleri de var. Evin geçimi genelde Asiye'nin getirdiği aylıkla oluyor. Asiye evden işe işten eve gidip gelirken mahallesinde oturan delikanlılar tarafından beğenildiğini de farkediyor. Hatta Ömer denilen uzun boylu kara kaşlı, kara gözlü oto tamirciliği yapan delikanlıyla gizli gizli görüşmeye başlıyor. Akşam yatağına girdiğinde o kadar güzel hayalleri var ki Asiye'nin Ömer'le evlenmek. Tüm genç kızların hayalini süslediği telli duvaklı gelin olmak,gelinliğinin üstünde kırmızı kuşağıyla baba evinden çıkmak.Evlenecek,güzel bir evde oturacak,çocukları olacak,gündüz evinin kadını olurken akşam eve eşi geldiğinde onunla ilgilenecekti.Çok şey değil sadece sıcak bir yuva istiyordu. Çocukları olsun kendisi büyütsün istiyordu.

Asiye'nin her günü evden işe işten eve gelmekle geçiyor, yalnız kaldığında da Ömer'le evlenmeyi düşlüyordu. Günlerden bir gün Asiye Ofis semtindeki çalıştığı evden evine doğru geliyordu. Saray kapısının dar ve ıssız sokaklarında kış günü üşümüş yorulmuştu. Biran evvel evine varıp sobanın yanında ısınmak için can atıyordu. Son günlerde evlerinin arka sokaklarında oturan kendinden yaşça çok büyük, evli çocukları olan uyuşturucu bağımlısı adının Abdullah olduğunu bildiği adamında kendisini takip ettiğini biliyordu. Soğuk kış gününde takip edildiğini bilmek hem onu huzursuz ediyor hem de ürkütüyordu. Bu nedenle bir an önce evine ulaşmak için adımlarını sıklaştırmıştı.Asiye ansızın arkasından bir elin ağzına kapandığını fark ettiğinde artık herşeyin çok geç olduğunu anlamıştı.Asiye çırpınıyor,bağırıyor,yardım istiyordu.Kış günü o ıssız sokakta kimse Asiye'nin haykırışlarını duymuyordu. 

Asiye kendine geldiğinde tanımadığı bir evde olduğunu tecavüze uğradığını fark ettiğin de gözyaşları sicim gibi yanağından süzülüyordu. Kendinden büyük uyuşturucu bağımlısı olan Abdullah denilen o züppe tarafından kaçırılmış tecavüze uğramıştı.Bir hafta boyunca bu işkence devam etti,Abdullah'a karşı koymak istediğinde dayak yiyordu.Hatta o kadar kötü bir yumruk yüzüne gözüne atmıştı ki,gözü şişmiş iki dişide kırılmıştı.Bir hafta sonra Abdullah denen cani Asiye 'yi alıp Mersin iline getirdi.Asiye'yi burda zorla para karşılığı erkeklere satıyordu.Karşı koyduğu zamanlarda da Asiye'yi hem dövüyor hem de öldürmekle tehdit ediyordu.Asiye bu duruma bir ay dayanabilmişti.Artık ne olursa olsun polise gidip herşeyi anlatacaktı.Sadece korktuğu Abdullah tarafından öldürülmek değil,ailesi tarafından reddedilmekti. Herşeyi deneyecekti, yeter ki bu durumdan kurtulsun istiyordu. Asiye artık hayalleri olan bir genç kız değil para karşılığı erkeklerle beraber olan telekız olmuştu. Ama ne olursa olsun bu durumda kalmak istemiyordu. Kararını vermişti polise gidecek herşeyi anlatacaktı. Aklındakini de hemen yaptı.

Asiye polise bilgi verirken Abdullah tarafından kaçırıldığını,tecavüze uğradığını,gördüğü şiddeti,vücudundaki bütün darp izlerini ve kırılan dişlerini hepsini anlatmış polise sığınmıştı.Asiye ailesinin bu durumda onu kabul etmeyeceğini bildiği için herhangi bir sığınma evinde kalmak istediğinden ailesinin yanına verilmedi.Asiye için yeni bir hayat başlıyordu. Psikolojisi o kadar çok bozulmuştu ki devlet hastanesi ruh ve sinir hastalıkları bölümüne yatırıldı. Dört ay burada tedavi gördükten sonra evine ailesinin yanına dönmek istedi. Asiye ailesinin onu kabul edişine yüreği buruk olsa bile yinede içten içe sevinmişti. Çok değil ailesinin yanına geleli üç ay kadar kısa bir süre geçmişti ki;Asiye bir sabah sancılarla uyandı.Vücudunda hummalı bir ağrı vardı.Kendisini uzun zamandır halsiz ve bitkin bırakan bu sancıyla hastaneye kaldırıldı. Günlerce süren tetkiklerden sonra Asiye bir böbreğinin alınacağını Doktorlardan öğrendi. Dünyası kararmıştı. Çektiği onca çilelerden sonra daha iyi bir hayat beklerken bu seferde vücudundaki bir organından ayrılacaktı.

Asiye ameliyat olarak tek böbreğiyle evine döndü. Asiye için tüm acılara rağmen hayat devam ediyordu.

İnadına yaşayacaktı yaşamalıydı.

Belki günün birinde hayalini düşlediği bir hayatı olabilirdi.

Asiye'nin dar ve tutucu bir çevrede yaşaması insanların aşağılayıcı bakışları, arkasından duyduğu dedikoduları benliğini çok yaralamıştı. Asiye kendini parmaklıklar arasındaki bir mahkuma benzetiyordu. Dünyası kararmıştı. Komşu oldukları kız arkadaşlarıyla bile oturup konuşamıyor dertleşemiyordu. Hiç bir arkadaşının ailesi kızlarının onunla arkadaşlık etmesini istemiyorlardı. Bu çevrede bu kadar aşağılayıcı bakışlar Asiye'nin psikolojisinin tekrar bozulmasına sebep oldu. Ailesi de yanında sığıntı olduğunu düşünüyordu. O bir utanç kaynağıydı. Yaşamak istemiyordu.

 

Asiye bugün 23 yaşında. Tüm kötü günlerin üstünden 4 yıl geçmiş. Ama bu 4 yılda Asiye üç başarısız intihar girişiminde bulunmuş. Kolundaki jilet yaraları kabuk bağlasa bile ruhundaki yaralar kabuk bağlamamış. Şu an antidepresif ilaçlara mahkum bir şekilde yaşıyor. Asiye'nin psikolojisi o kadar kötü ki hareketleri çok tutarsız.Kendi kendine hiç bir sebep yokken gülüp duruyor,bir bakıyorsunuz o gülme yüzünde donuklaşıp yanağından süzülen yaşlara dönüşüyor.

Varın siz hesaplayın Asiye'nin psikolojisini artık.

Dün Asiye'nin dört yıldır devam eden mahkemesiydi. Zavallı Asiye her mahkemeye katıldığında tekrar kendini zorla kaçırıp tecavüz eden ve başkalarına satan Abdullah ve ona yardım yataklıkta bulunanlarla karşılaşıyor. Yani anlayacağınız her mahkeme onun ruhuna ayrı bir ölüm getiriyor. Yaşananların her biri bir ölüm veya zoraki diriliş desem abartmamış olurum.

Sözüm size anneler babalar ebeveynler;

 Her ne koşulda olursanız olun kız çocuklarınızı sahiplenin. Başlarına kötü olayların gelmesinden kızlarınızı sorumlu tutmayın.

Sözüm size ey mahalle ahalisi, bunlar bizim kızlarımızın başına gelmez diye yakınımızda olan olayların aileleri veya kızlarını kınamayın.

Unutmayınız ki hiç bir anne baba kızlarının bu olayları yaşamasını istemez.

Not  Her kızımız kendinden bir parça bulsa bile isim yer ve zamanlar farklıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nesrin Erdoğmuş Arşivi
SON YAZILAR