Meltem Gönüllü

Meltem Gönüllü

BİRAZ DA SİYASET

BİRAZ DA SİYASET

Aslında siyasi konulara değindiğim herhangi bir köşe yazım olmayacaktı ama, bu işe yani siyasete bir kez girdiğiniz zaman “bir daha asla” cümlesinin sizin sözlüğünüzde yer almaması gerekiyor. Bunu bir kez daha anlamış oldum. Yani benim için “malumun ilanı” gerçekleşti.

Yaşadığım coğrafya, gönül verdiğim Diyarbakır için bazı konulara değinmem ne kadar zor ve ne kadar çetrefilli olsa da bir o kadar da elzem. Biliyorsunuz, 25-26 Temmuz 2020 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisinin 37. Olağan Kurultayı izleyici alınmadan Ankara Bilkent Odeon’da yapıldı. Ben de CHP Diyarbakır Kurultay Delegesi olarak Ankara’ya gittim. Görevimi yerine getirmenin iç huzuru ile tekrar Diyarbakır’a geri döndüm.

Diyarbakır delegesi olarak, Parti Meclisine seçilen Siirt CHP İl Başkanı Sayın Nevaf Bilek’i, CHP Elâzığ Milletvekili Sayın Gürsel Erol’u ve yine Parti Meclisine seçilen Bitlis CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı Ahmet Hakan Uyanık’ı kutluyor ve görevlerinde başarılar diliyorum.  İstanbul Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu ise, cinsiyet kotasından dolayı PM’ye giremedi. “Hani Diyarbakır ne yaptı” diye soracak olursanız, Diyarbakır maalesef 37. Olağan Kurultay’da İl Başkanımızın Divanda Yazman olmasından başka, Parti Meclisi seçimlerinde herhangi bir varlık gösteremedi.

Covid-19 korkusu içimizde olsa bile, izleyicisiz yapılan Kurultay her yönü ile gerçekten de mükemmeldi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen delegeler, Ankara’daki 5 yıldızlı otellerde pandemi kurallarına uyularak ağırlandılar. Fakat; bizzat gözlemlediğim kadarıyla “delege” ya da “aday” olmayan birçok kişi de deyim yerinde ise adeta “kaçak giriş” yapmışlardı. Kurultayın gerçekleştirildiği Bilkent Odeon’daki tüm herkesin sağlığını hiçe sayan bu türden vurdumduymaz ve anlayışsız insanları da şiddetle kınıyorum. Çok merak ediyorum, bu davranışlarıyla acaba ellerine ne geçti? Sadece birkaç fotoğraf çektirebilmek için buna değer miydi? Bunlara göz yumanlar da cabası! Takdiri sizlere bırakıyorum.

Genel Başkanımız, ülkemizin karşı karşıya kaldığı 5 temel sorunu şöyle sıraladı; 1- DEMOKRASİ 2-EKONOMİ 3-SİYASİ BAĞIMSIZLIK VE DIŞ POLİTİKA 4-EĞİTİM 5- TOPLUMSAL BARIŞ

Parti içi çekişmelere, dedikodulara değinecek değilim. Asla da bu tür konulara girmem. Dedikodu, başarısızlıklarını örtbas etmek isteyenlerce yapılır. Oysa bilmiyorlar mı, başarısızlık hiçbir mazeret kabul etmez.

Benim için mensubu olduğum partinin öncelikleri, vazgeçilmez ilkemdir. Kısır döngü içinde yer alanları da buradan sesleniyorum:

Biran olsun tüm her şeyi bir kenara bırakın ve bu kadim kenti hak ettiği mertebeye ulaştırmak için üzerinize düşen görevleri, kişisel hırslarınıza yenik düşmeden yerine getirin. Şimdi önümüzde çok büyük bir fırsat var. Kaybettiğimiz bir özelliğimizi Doğu ve Güneydoğunun siyasi alanda öncüsü olma rolümüzü yeniden kazanabiliriz. Yeter ki gerekli bilgi ve donanıma sahip yol arkadaşlarımızı sahaya sürelim.

 37. Olağan Kurultayımızda Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tarafından delegelere sunulan 13 maddelik “İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI BEYANNAMESİ” oybirliği ile kabul gördü.

Bazılarının deyimi ile “MANİFESTO” da denilen bu beyanname, gerçek anlamda özümsendiği zaman Türk Siyasi Tarihinde büyük rol oynayacaktır. Tabi ki bunu özümseyen ve Beyannamenin gereklerine göre hareket eden siyasetçilerimiz olması da kaçınılmaz koşulların başında gelmektedir.

Unutmayalım ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ankara’dan yönetilir. Siyasi hayatımıza yön veren kentler arasında yani siyasetin üst perdeden yapıldığı kentler arasında Diyarbakır’ımız da tıpkı İstanbul gibi başı çekmektedir. Yani belirleyicidir. Ben de Atatürk ilkelerine sıkı sıkıya bağlı laik, demokrat, çağdaş her Türk Kadını gibi her alanda müreffeh (refaha kavuşmuş) tam bağımsız bir Türkiye arzu ediyorum. Bunun için en temel koşul ise, TOPLUMSAL BARIŞ’TIR.  Beyannamenin maddelerinden biri de zaten budur. Toplumsal Barış sağlandığı zaman göreceğiz, her şey kendiliğinden sıralanıp gerçekleşecek.

Toplumsal Barışın bir daha asla bozulmamak üzere kazanıldığı bir ülke hiç de hayal değil. Eminim, bizler istersek bu topraklara hem BARIŞ hem KARDEŞLİK hem SEVGİ ve hem de HOŞGÖRÜ tohumları yeniden ekilir ve yeşeren filizlerin tıpkı bu topraklar gibi ne denli bereketli olduğuna tanıklık ederiz.

Şimdilik bu kadar siyaset yeter. Yalnız mutlaka değinmem gereken bir konu daha var:

Gerek Ankara’ya giderken ve gerekse dönüşte pandemi kurallarına uymayıp balık istifi yolcu dolduran şehir içi minibüsler gibi davranan Anadolu Jet’i de buradan kınıyorum. Her şey bu kadar basit mi, hiç olmazsa üç kişilik koltuğa iki kişi oturtabilir belki bir ek sefer daha koyabilirdiniz.  Eğer o uçaklarda bir Covidli vardı ise, tüm günahı sizin boynunuza…

GEÇMİŞ BAYRAMINIZI KUTLUYOR, HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE SAĞLICAKLA KALIN DİYORUM.

Meltem Gönüllü

Önceki ve Sonraki Yazılar
Meltem Gönüllü Arşivi
SON YAZILAR