Yılmaz Köprücü

Yılmaz Köprücü

NÜFUS ÇOĞALDIKÇA İNSAN CANI UCUZLUYOR

NÜFUS ÇOĞALDIKÇA İNSAN CANI UCUZLUYOR

Cihanın en değer verilmesi ve korunması gereken insana, gereken değer verilmediği gibi, sanki gizli bir el; insanın yok edilmesi için birçok yöntem denemektedir!

Bunlar, savaşlar, çatışmalar, cinayetler, katliamlar, iş cinayetleri, gerekli önlemlerin alınmaması suretiyle doğal afetlerde meydana gelen çok sayıda ölüm, trafik kazaları, salgın hastalıklar vb .gibi .

Bu saydıklarımdan, doğal afetler dışındakiler için çeşitli çalışma ve önlemlerle ölümlerin önüne geçmek olasıdır. İnsanlığın, üstesinden gelemeyeceği ve önleyemeyeceği doğal afetler sonucu meydana gelen ölümlerin önüne geçmek çok zordur, hatta bazı afetlerde mümkün değildir, ancak ölü ve yaralanan sayısını en aza indirmek olasıdır.

Şöyle ki: Söylediklerimin daha kolay anlaşılması için üç doğal afeti örnek gösterip, hemen akla gelebilen önlemleri sıralayalım:

1) Deprem...

-Fay kırıklarından uzaklara yerleşim birimleri oluşturmak...

2) imar...

-İmar planlarına, mevzuata, yönetmeliklere göre yapı stokları oluşturmak...

-Mühendislik statik hesaplarına harfiyen uyup belirlenen ölçülerde inşaat yapmak.

-Zemin etüdüne çok önem vermek...

-İnşaat malzemelerinden çalmamak, kumu, çimentoyu, demiri en kalitelisinden ve standartlara uygun olanından kullanmak...

3) Doğal Afetler...

-Tsunami tehlikesi olabilecek yerlerde yerleşime izin vermemek...

-Dikey yapılanmadan çok yatay yapılanmaya ağırlık vermek, ikinci örneği de sel üzerinden vermek istiyorum .

Bunun için de;

-Dere yataklarına, ,dereler taştığında suların ulaşabileceği yerlere, kuru derelere, sel oluşacak kuru dere yataklarına yerleşim izini vermemek, inşaat yaptırmamak, yol, köprü, menfez, viyadük yapımlarında kuru dere yataklarını, sel oluşabilecek noktaları hesaba katmak,, bu yapıların büyüklüğüne, sağlamlığına, akarsuların debisine dikkat etmek...

- Heyelanlarla dere yataklarının takınmasını önlemek için yeşili korumak ,mümkün olduğunca ağaç dikmek...

-Olur olmaz her yere HES yaparak, maden arama ruhsatı vererek doğanın dengesini bozmamak...

- Akarsuların yollarını sık sık temizleyerek, suların akışını önleyecek ağaç, ot, sazlık, çamur gibi malzemeleri ortadan kaldırmak...

4) İş kazaları

İs kazası olarak bilinen iş cinayetlerine ayırmak istiyorum...

-İş güvenliği için gerekli olan tüm önlemlere her zaman harfiyen uymak..

-İş güvenliği uzmanlarının kamu elemanı olmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmak...

-İş müfettişlerinin, gerekli hassasiyeti sonuna kadar göstererek, iş güvenliğini riske sokacak hususlara rastladıklarında ödün vermeksizin gerekli yaptırımları uygulamasını sağlamak...

-Hayati tehlike arz edecek aksamalar ve uygulamalar saptandığında, işyerini veya fabrikayı, üretim tesisini derhal kapattırmak, para cezalarıyla işi geçiştirmemek...

Her üç örnekte de daha bir çok önlem var ise de benim şu anda aklıma gelenler bunlar...

Son günlerde 9 canımızın feci bir şekilde toprak altında kalarak ölmesine neden olan Erzincan/İliç'de meydana gelen maden kazasına gelince: burada baştan aşağı tam bir aymazlık, vurdum duymazlık görmekteyiz. Yıllardan beri şikayet edilen, ,kapatılan, maden sahası genişletilerek yeniden açılan, başlanan adli soruşturmanın zamanın İliç C. savcısı maden arama şirketinden ''soruşturmayı kapatmak vaadiyle rüşvet istemesinden, daha sonra bu C.Savcısının Fetö'cü çıkmasından, yurtdışına kaçmasından, bu savcının burada daha görevdeyken C.Başsavcısı İlhan Cihaner aleyhine ''efe'' kod adıyla gizli tanıklık yapmasından bir ihmaller, kokuşmuşluklar zinciri bulunmaktadır.

Tabii ki en başta bu çok bilinen deprem fay hattı üzerinde bulunan işletmeye ruhsat verilmesi ve akabinde denetlenmemesi çok büyük bir aymazlıktır. Buraya maden arama sahası genişletme ruhsatı veren zat-ı muhterem şimdi de İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olmak istemektedir...

De hadi işletmenin ruhsatını aldınız maden aramasını akıl, mantık ve bilimsel yöntemlerle yapınız Deprem bölgesindeki bir yörede hem de meyilli olan bir alana yüzlerce metre yüksekliğinde liç (siyanürlü toprak) yığılır mı?

Liçi yığınlarken meyil ve teraslamaya dikkat ettiniz mi?

Yok, bunlara hiç kimse kulak asmamış, teftişe giden iş müfettişleri, maaşını şirketten alan iş güvenliği uzmanları, şantiye şefleri, mühendisler ne de aklını kullanabilen kişiler...

Nitekim orada kimsenin dikkat çekmediği bir durum gerçekleşmiştir.

13 Şubat 2024 günü saat 14.30' da söz konusu facia gerçekleşmiş, bundan tam 2 dakika önce yani saat l3.28 de, yerin 5,9 km. derinliğinde 2 şiddetinde deprem olmuş, bu deprem bilinçsizce oraya yığılan liç dağını harekete geçirmiş, gevşek toprak yığının su gibi akmasına ve önüne geleni yutmasına neden olmuştur.

Bu dediğim deprem olgusu AFAD deprem kayıtları incelendiğinde görülecektir. Depremi Kandilli Rasathanesi saptayamamıştır...

İşletmelerde alınacak her önlem ek maliyeti gerektirdiğinden, vahşi kapitalizmin ahtapota benzeyen kollarından olan maden şirketleri kâr hırsıyla önlemleri almamakta olan orada çalışan işçilere olmaktadır .

Yazı biraz uzadığından, ;siyanürle altın aramanın dünya ülkelerinde yasaklandığından, siyanürlü toprağın, diğer bazı insan sağlığına zararlı metallerin, toprağa-suya, insana verdiği zararlar konusuna ve bu saydıklarımın Fırat Nehri'ne karışması halinde sadece ülkemiz değil Ortadoğu ülkeleri insanlarının bir çoğuna zarar verebileceğine değinemedim.

Kazasız, belasız, insana, çevreye değer veren bir ülke özlemiyle...

Yılmaz KÖPRÜCÜ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz Köprücü Arşivi
SON YAZILAR