Mümin Ağcakaya

Mümin Ağcakaya

YAPRAKLAR SARARIP DÜŞERKEN

YAPRAKLAR SARARIP DÜŞERKEN

Mümin Ağcakaya

Sabahın ilk ışığında Dicle Nehrinin kıyısı neredeyse görünmez hâlde. Sis, suyla gökyüzü arasındaki sınır birbirine karışmış. Suyun ufuk çizgisinin nerede bittiği gökyüzünün nerede başladığı ayırt edilemiyor. Birbirine karışmış durumda. Biraz sonra güneş yükseldiğinde havadaki sisten dolayı ağaçlar netleşemiyor. Ağaçlar sisler arasında kaybolmuş gibi duruyor. Ağaçların dalları gölgeler gibi duruyor. Doğa geceden kalma sakinliğini koruyor. Her şey yarım, eksik ama bir o kadar da huzurlu. İnsan böyle bir sabahı izlerken, dünden kalan yaşam sorunlarının ağırlığını bir kenara bırakıyor. Ne kadar hafiflediğin hissine kapılıyorsun. Doğadaki sessizlik kendisini dinleyene en anlamlı ve edebi sözcükleri fısıldıyor.

Sonbaharda geride kalıyor. Kış kapıya dayandı. İki mevsim arasındayız. Doğa yeni değişime kendisini hazırlıyor. Dicle kıyısında oturarak bu değişime tanıklık etmek, sonbaharın bütün renklerini izlemek romantikler için bulunmaz bir ortam. Şairlerin, edebiyatçıların aradıkları ilhamı bulacakları, âşıkların birbirlerine en romantik ve güzel cümleleri kuracakları en iyi zaman ve en iyi yerlerden biri.

Hewsel kadim zamanlardan beri çevresindeki canlılara hayat veren yemyeşil örtüsü doğanın kaçınılmaz döngüsü gereği; yemyeşil örtüsü yerini sararmaya başlayan yapraklara bırakıyor. Hafif esintide artık yapraklarından kurtulmak isteyen ağaçlar sararmış yapraklarını bırakıyor. Havada uçuşan yapraklar, çevreyi yeşilden sarıya dönüştürüyor.

Sonbaharın yumuşak sessizliği nehir kıyısına çöküyor. Sararmış yaprakların kimisi esintiyle kendisini suya bırakıyor. Nehrin yüzeyi, süzülen yapraklarla doluyor. Suya düşen yapraklar kendini suyun akışına bırakıyor. Küçük daireler çizerek suyun akışına göre yol alıyor.

Bu dingin manzaranın ortasında, küçük bir kayık sessizce süzülüyor. Kayığın içinde yalnız bir kayıkçı var. Kürekleri ağır ağır suya daldırıyor, ardından derin bir sessizlik kalıyor. Yüzünü seçmek güç; akşamın alaca karanlığında yalnızca silueti suya yansıyor. Uzaktan bakan biri onun nereye gittiğini kestiremiyor. Karanlığa doğru mu ilerliyor, yoksa geleceğe mi kürek çekiyor, belirsiz.

Nehrin kadim akışı ise hiç değişmiyor. Yüzyıllardır bu topraklara hayat veren su, şimdi de sessiz bir tanık gibi kayıkçıyı taşıyor. Zaman, suyla birlikte akıyor. İnsan, doğa ve mevsim aynı çizgide buluşuyor: biri akıyor, biri bekliyor, biri değişiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mümin Ağcakaya Arşivi
SON YAZILAR