Mümin Ağcakaya

Mümin Ağcakaya

Sönmeyen ateş, kapanmayan yara; Madımak

Sönmeyen ateş, kapanmayan yara; Madımak

Mümin Ağcakaya

2 Temmuz’da Madımak’ta yanan ateş sönmedi. 1993’de Pir Sultan’ı anmak için bir araya gelenler yakılarak kül oldu. Ölü yakmanın günah olduğunu söyleyenler 33 aydın ve sanatçıyı canlı yaktı. Yananları alkışlarla seyrettiler.

Yakılan ateş vicdanlarda ve hafızalarda karanlık bir iz, kapanmayan bir yara bıraktı. Kerbela ve Pir Sultan gibi kuşaklar boyu aktarılan trajik ve travmatik olaylar arasında yer aldı. Neredeyse canlı yayında yakılarak küle dönmeleri izlendi. Derin bir acı olarak hafızalara kazındı. Vicdan ve hakikatle yüzleşmenin sınavı oldu.

Ölümün adı soğuktur. Ama onlar yakılarak küle döndü. Madımak’tan yükselen ateşle; türküler yarım kaldı. Kalemler kırıldı, vicdanlar yandı. Yanan inancın, düşüncenin ve var olmanın kendisi oldu. Orada yakanların histerik çığlıkları arasında, canlı yayında kül oldular. Yananlar sadece insan değildi. Yanan; bir düşünce, bir inanç, şiir, adalet ve güven duygusuydu.

Acılar nasıl diner? Bunun ilacı en başta yüzleşmektir. Yüzleşme adalet duygusu sağlanmadan, yaralar temizlenmeden, senin acın benim acım demeden iyileşme sağlanamıyor. Susuldukça ve yüzleşilemedikçe Madımaklar konuşulmaya devam ediyor. Unutanlar yaşadıklarını tekrar etmeye, unutmayanlar adil yarınlara.

Onlar kül oldular, türküleri yarım kaldı. Ama yok olmadılar. İsimleri türkülerde, hafızalarda, vicdanlarda yaşamaya devam ediyorlar.

Madımak şimdi sessiz, anlatmaya kelimelerin gücü yetmiyor. Kim yaktı, kimler izledi? Yüzleşmek; acıyı kutsamak, yarayı yeniden kanatmak değil, bir daha yaşanmamasını sağlamaktır.

İnsan şimdi düşünüyor. Acaba o gün insanlar yanarken tekbir getirenler, alkışlayanlar, insanların yakılmasına göz yumanlar, ‘çok şükür halkımızdan kimseye bir şey olmadı’ diyenler, onay verenler, suskunluğun ateş kadar yakıcı olduğu o dönem otelin insanlarla beraber yakılmasına seyirci kalanlar acaba kendilerini nasıl hissediyorlar? Diye sormaktan kendini alamıyor.

Sanatçı Hasret Gültekin; ‘Birimize bir şey olursa ne yaparız’ diye sorusuna Metin Altıok; ‘Kalanlar ölenlere şiir yazar’ diye cevap veriyor. Oteldekilerin hepsi kül olduğu için, onların şiirlerini yazamadılar. Türküler, şiirler dumanda boğuldu. Ama ardılları türküleri söylemeye, şiirleri yazılmaya devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mümin Ağcakaya Arşivi
SON YAZILAR