Mümin Ağcakaya

Mümin Ağcakaya

“BİR ÇEŞME OLMUŞ AKAR BENİM KANAYAN YÜREĞİM” ‘Federico Garcia Lorca’- 6

“BİR ÇEŞME OLMUŞ AKAR BENİM KANAYAN YÜREĞİM” ‘Federico Garcia Lorca’- 6

Bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi

Birçok kere yitirdim denizde kendimi.

Gidiyorum aramaya; suyu bilmeden,

Beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri”

Granada düştükten sonra, Milliyetçiler şehre tamamen hâkim olurlar. Şehrin herhangi bir direnme ihtimalini de tamamen ortadan kaldırmak için; şehir uçakla ve vahşetiyle ün kazanan Magribi askerlerden oluşan lejyonerlerle takviye edilir. Sivil milis kuvvetlerinin örgütlenmesi hızlandırılır. Askeri garnizonlarda; tutuklanacakların, kurşuna dizilecek olanların listeleri yapılır. Yıldırma hareketini derinleştirmek için örgütlenmesi tekrar tekrar gözden geçirilir. Falanjistler partilerine üye kaydetme işlemleri hızlandırırlar. Ayaklanmadan önce çok fazla üyesi olmayan Falanja üye olma talepleri artmaya başlar. Kayıt büroları üye olmak isteyen adaylarla dolup taşar. Falanj üyeleri; cephede ordu ile birlikte savaşacak ve şehir merkezlerinde ‘önemli’ işlere yardım etmek üzere görevlendirilirler. Bu ‘önemli’ işleri yürütecek olanlar değişik adlarla örgütlendirilir.

 Gruplar halinde insanlar evlerinden ya da tutuklu olduğu yerlerden alınarak; daha sabahın ilk ışıkları düşmeden idam mangalarının karşısında çıkarılırlar. Kafileler halinde öldürülürler ve topluca gömülürler.

   Lorca, arkadaşının evinde saklanırken yerini tespit eden Falanjistler, ev sahibinden Lorca’nın vilayete getirilmesi istenir. Yapılacak operasyondan korumak için, arkadaşıyla vilayete giderler. Tutuklanan Lorca üç gün vilayette tutulduktan sonra; 19 Ağustos gecesi infaz ekibine teslim edilerek götürülür.

  “Kimse şairleri vurmaz” diye düşünüyordu. Ancak, başına gelenler, düşündüğü gibi olmadı. Bir Ağustos sabahı, yumruğunu havaya kaldırarak, infaz mangasının karşısında boyun eğmedi. Son nefesini vermeden, infazcılarına baktı. Bakışından ürktüler ve silahlarındaki bütün mermileri, Lorca’nın dim dik duran bedenine doğru boşalttılar. Havada; idam mangasının namlusundan çıkan kurşunların sesi ve Lorca’nın haykırdığı son mısraların yankılanması yankılandı. Parçalanan vücudu çok sevdiği toprağına düştü. Granada’da, Sierra’nın eteklerinde, Viznar Vadisi’nde göğsünden akan kanı bir akar oluşturarak toprağı sular.

 Lorca; sıradan bir edebiyatçı, şair değildir. İspanya’nın önde gelen; uluslararası alanda da tanınan biridir. Falanjistlerden bile onun eserlerini okumuş ve oyunlarını izlemiştir. Onunla gurur duyanlar bile olmuştur. Öldürülmesine karar verilmesinde; sadece onun düşüncelerine karşı olduklarından değildir. Öldürülmesiyle; genelde kitleler üzerinde korku, panik, yıldırma ve sindirilmişlik duygusu yaratmak amacıyla öldürmüşlerdir.

İç savaşın sürdüğü (1936-1939)’dan sonra yıllarca Franco ve terör örgütleri, İspanya halkına kan ağlattı. İspanya bu cenderede yıllarca kıvrandı. 1970’de Franco ölene kadar zar zor nefes alınabildi. Franco’nun ölümüyle koca bir ülke adeta bitkisel hayattan uyanarak, yeniden yaşama dönüş yapmaya başladı. Neredeyse yüz yıllık süreç; ülke için karanlık, kayıp yıllar olarak tarihe geçti.

Geride kendilerinin bile sahiplenmedikleri; sadece 1936-1939 yılları arasındaki iç savaş da yaklaşık 500 bin ölü; ilk 15 yılda kaybolan ve kendisinden bir daha haber alınamayanlar ise yaklaşık 120 bin kişi olarak açıklanmaktadır. Ayrıca; bu trajedinin yanında yaşanmayan hayatlardan kim bahsedebilir ki. Bu yüzden; o dönemin sayfalarını yeniden açmak; gerçek bilançoyu açıklamak; araştırmacıları ve tarihçileri de ürkütmektedir. Çünkü kabuk tutmayan yaraların yeniden kanamasından korkmaktadırlar. Federico Garcia Lorca bu 120 bin kişiden biri ve nerede öldürüldükleri, nerede yattıkları meçhul olanlardan biri olarak tarihe geçer.

 İspanya’yı karanlığa boğan Franco da, Lorca’nın katledilmesi üzerine gelişen tepkilere cevaben; Lorca’nın askerler tarafından öldürüldüğü iddialarını kabul etmez. Bunun propaganda olduğunu; şairin asilerle işbirliği yaptığı gibi kimseyi inandırmayan bir açıklamada bulunur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mümin Ağcakaya Arşivi
SON YAZILAR