NACİ SAPAN

NACİ SAPAN

CHP ve Cumhuriyet tarihi ile ortaklık

CHP ve Cumhuriyet tarihi ile ortaklık

Naci SAPAN

Cumhuriyet tarihi ile ortaklığını bugüne kadar taşıyan CHP içindeki tartışmalar Türkiye’nin birinci gündemi olmaya devam ediyor. Kurultayları ve kongreleri ile geride bıraktığımız yıllarda da gündem olmayı başarmış Cumhuriyet tarihi ile paralel yürüyen partinin iç çatışması güvensizlik yaratıyor.

Toplumun güvenilir kurtarıcı aradığı bu süreçte, iktidarın CHP’yi güvensiz hale getirme çabalarını siyaseten anlamakla birlikte, yürütülen sürecin hukuki olmadığı gerçeğini de konuşmak lazım. Özellikle de mahkeme marifetiyle ‘kayyım’ tartışmalarının gündem yapılması demokrasi adına kabul edilebilir bir durum değil. İktidar, cumhur ittifakı bunu yapabilir, ancak CHP içinde bu duruma meyil etmek, bu durumun sonuçlarından ‘ikbal’ aramak siyasetin sosyolojisine aykırı bir durumdur.

Çok partililiği Türkiye siyasetine kazandıran, halkın iradesinin sandığa yansımasını sağlayan bir partinin kendi içinde demokratik yarış dışında yol ve yöntemler konusunda arayış içinde olması toplumsal kabul görmüyor.

Kuruluşun partisi olmasının yanı sıra kurtuluşun partisi olarak görevini yerine getirme döneminin dayattığı bir süreçte, halk kitleleriyle daha fazla buluşma hamlelerini artırması gerekirken, zamanını cezaevleri kapısında harcamaya ‘mecbur’ edilmiş genel merkez, ‘iç çatışmaya’ mecbur edilmek isteniyor.

‘İç çatışmaya’ hazır bir grubun olması CHP için büyük handikap. Kayyım atanır, Kemal Bey’de bunu kabul ederse, iktidarın istediği zemin döşendi demektir. Seçimle iş başına gelmiş Genel Merkez kadrosu, Genel Merkezi teslim etmediğinde yeni bir süreç başlayacak. Bu süreç, iktidar değişikliği bekleyen toplumun umutlarının kırılmasına neden olacağı gibi, Cumhur ittifakının ekmeğine yağ sürecektir.

Bu kavga sadece CHP içinde yorumlanacak bir kavga değil. Bunu Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezi, Kemal Kılıçdaroğlu ve onu destekleyenler, il ve ilçe örgütlerinin de net olarak bilmesi gerekiyor. CHP’nin yerel seçimlerde birinci parti olması, oy oranını sürekli yükseltmesinden çıkan sonuç; CHP’lilerin tek başına yarattığı bir durum değil. İktidarın değişmesini isteyen Türkiye halklarının verdiği destek büyümeye katkı sağlamıştır. Bu nedenle CHP içindeki bütün muhataplar, gelinen aşamayı bu çerçevede değerlendirmek zorundadır. Toplumsal desteğin büyüklüğü, parti içindeki iç çatışmaya, iç iktidar kavgasına mahkûm etmek tarihi bir hata olacaktır.

Sosyalist Enternasyonal’e üye bir partinin sosyal demokrat ilkeler dışında arayış içinde olması, uluslar arası arenada da kabul görmez. Değişim, dönüşüm süreci yakalanmışken, toplumsal muhalefet adresini belirlemişken, siyaseten toplumsal karşılığı olmayanlar, ‘Görevim bitti’ deyip bir kenarda durmalı, yol yürüyüşüne destek olmalıdır. Sosyal demokrat anlayış bunu gerektiriyor.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 30 Haziran öncesi ‘Ben bu işte yok um, Genel merkezin yanındayım’ demekten başka seçeneği yoktur. Bu seçenek, Türkiye’nin, aynı zamanda CHP’nin, gerçek anlamda toplumun menfaatinedir.

‘İç çatışma’ yerine ‘İç ittifak’ yolu en ehven olandır.

Cumhuriyet tarihi ile ortaklık böyle bir sorumluluğu gerektiriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NACİ SAPAN Arşivi
SON YAZILAR