Bir Veda Ayı Olarak Haziran
Şeyhmus ATAK
Hasan Hüseyin Korkmazgil o harikulade şiirinde "ne anlar acılardan güzel haziran!" diyordu. Yine şairin bu şiirinde, "havada kuş soluğu kokusu, hava leylak ve tomurcuk kokuyor." Dediği Haziran ayı; tam anlamıyla şairlerin yaşama veda etme ayı oluyor, bu vasfıyla diğer aylardan kendini ayırıyordu. Öyle ki Haziran: Nazım Hikmet'in, Ahmed Arif'in, Orhan Kemal'in, Ahmet Haşim'in, Cahit Külebi'nin, Ahmet Muhip Dıranas'ın, Cahit Irgat'ın, Cahit Zarifoğlu'nun ve Abdürrahim Karakoç'un hayattan bedensel olarak ayrıldığı ay oluyordu.
Haziran güzel miydi bu öznel bir tutumdu ama acıyla ve ayrılıkla dolu olduğu aşikârdı. Şiirin kılcal damarlarına süzülen okurlar için haziran, elbette acıklı bir aydı. Şiiri bir yaşam biçimi olarak gören ve benimseyen bir avuç insan için bu ay aynı zamanda yitirilen şairlerin dizelerini okuma ritüeliydi. Öyle ki şiirin ete kemiğe bürünmüş halleri artık öte yakaya göçmüşlerdi. En azından onları yitirdiğimiz bu zaman diliminde anmak ve yazın iyice kendini belli ettiği bungun sıcaklıklarda o serin ve gölgeli mısralara sığınmak hiç de fena bir eylem olmazdı...
Acılardan anlamayan, ayrılıklara kucak açan haziran, şiirlerle uslanır ve bir bilince varır mıydı bilinmez ama onu; hep şiirle anmak, şiiri hikâyelerle taçlandırmak ve nitelikli dizelerle anımsatmak bir nebze alımlı kılabilirdi.
Çünkü şiirdi bizi işgal eden olumsuzluklardan sıyıran. Şiirdi bizi onaran, ayakta tutan, paklayan, sayrılığımızı sağaltan, karanlıklarımıza meşale olan ve şu murdar kâinata katlanma meziyetini kazandıran...
Hemşerimiz Yılmaz Odabaşı'nın o muhteşem şiirinde dediği gibi:
"Dışarda üşüyen bir haziran, kalbimde yılların tufanından artık bir hazan. Ve şairdir elbet sözcüklere Rus ruleti oynatıp yazan!"
Her haziran geldiğinde bu enfes dizeleri alacakaranlıkta çoğu kez mırıldanırım.
Haziran üşür müydü, bu tartışılırdı ama Yılmaz Hoca haksız da sayılmazdı belki de bu kadar şairin vedasına dayanamayıp yazın başlangıcı olmayı bir nevi reddedip üşüyebilirdi. Ki zaten ölümün ikiz kardeşi üşümekti...
Kim bilir belki üşürken şairlerin dipdiri ve sımsıcak dizelerini okuma ritüelleri yapmak; onun üşümesini dindirebilir, "Hasan Hüseyin'in şiirini anımsa haziran sen güzelsin ve şiirlerle daha da güzelleşeceksin" denilebilirdi. İşte bu yolla 12 aydan kendini anlamlı ve farklı hissedebilir vedalar ve ayrılıklarla anımsanmayabilirdi...
"Haziran üşüyen ve güzel olan" bu yıl da ömrümüzden eksilirken seni şiirlerle uğurlayacağız ve bir şairin daha seninle öte yakaya göçmemesi için bir temennide bulunacağız!
Sonlandırırken:
Şairi bir sesle yoğruluyordu yılgın haziran. Ayrılığın hamallığından bezmişti. Çöken bir avurtla içli bir türküyü mırıldanmaya çalışıyordu. Yorgundu, işkilliydi, köhnemişti şairlerin veda gemisi olmaktan...