Mümin Ağcakaya

Mümin Ağcakaya

DİP DALGA TSUNAMİYE YOL AÇAR MI?

DİP DALGA TSUNAMİYE YOL AÇAR MI?

Son sürat bir seçime daha yaklaşıyoruz. Sandık heyecanı sokakta, kahvehanede, çarşı-pazarda hatta evde herkesi sarmış durumda. Heyecanla 24 Haziran akşamı beklenmektedir. Araştırma şirketleri de sandığa gitme oranının yüksek olacağını ortaya koymaktadırlar. Büyük rol atfedilen bir seçime daha gideceğiz. Bilindiği gibi seçim sonuçları; sadece hangi partinin iktidar olacağını değil; hangi sistemle yönetileceğimizi de kesinleştirecektir.  Bir yol ayrımında bulunan sistemin parlamenter sistemle mi, yoksa başkanlık sistemiyle mi yoluna devam edeceğinin de oylaması olacaktır. Bu yüzden bu seçimin sonuçları, nasıl bir sistemde yaşamanın da tercihi olacaktır.

Bu seçim; birçok açıdan 1950 seçimine çok benzemektedir. 1950’ler dönemin iktidarı olan CHP; güçlü ve seçimi kazanacağından çok emin görünür. O dönemin basını da iktidar partisini destekler ve Demokratik Partinin kazanma ihtimalini düşük görür. Hatta hiç ihtimal bile vermez.

                Demokratik Parti farklı bir seçim stratejisi izler. CHP ile dar polemiklere girmez. Stratejisini hayat pahalılığı ve basın özgürlüğü başta olmak üzere; anti-demokratik yasaların ve uygulamaların değiştirilmesi üzerine kurur. Seçim afişini de ‘DUR’ işareti yapan bir el resmi ve “Yeter, Söz Milletindir” sözleriyle kampanyasını yürütür.

                Dönemin cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, anayasaya göre tarafsız kalması gerekirken seçim kampanyalarına katılır. Kalabalıklar seçimi CHP’nin kazanacağına yorumlanır. İktidar kendinden emin bir şekilde sandığa gider.

                Fakat evdeki hesap çarşıya uymaz. 14 Mayıs 1950 sabahı hasta, yaşlı, sakat, genç, kadın, erkek demeden herkes sandıklara koşar.  Akşam sandıklar açıldığında, 27 yıllık CHP iktidarı artık geçmişte kalır. CHP’nin tek parti, tek adam anlayışı ve iktidarı beklemediği bir darbe alır. Artık uzun yıllar iktidar ona uzak kalır. Zaman onu da törpülemeye başlar. Yenidünyanın değerleri kendini dayatır. Evrenselleşen bu değerlere ayak uyduran, kendini dizayn eden ayakta kalır, uyduramayanı tarih yanına alır. Tarihin önlenemeyen akışı engel tanımadan yoluna devam eder. Bu siz’li veya sizsiz’dir.

Türkiye’de demokrasi mücadelesinin tarihi kısa sayılmaz. Verilen bedeller de az değildir. Fakat kazanımların içselleştirilemediği için de önemli mesafeler alınamaz. Biçimsel kalan vaatler, yeni otoriter yönetimlere kapı aralar. Darbeler, muhtıralar on yılda bir tekerrür etmiştir. Dolayısıyla kitlelere bir açmaz, ümitsizlik ve çözümsüzlük dayatılmıştır. Ama halk bu dayatmalara bazen boyun eğse de içten kabul etmez. 12 Eylül partilerinin enkaz haline gelmesinin, siyasal hayatımızda esemesinin bile okunamamasının nedeni bu yaklaşımından dolayıdır.

Sandığa gitmeye sayılı günler kalmışken iktidarın ekonomi konusunda halka güven verici vaatlerde bulunamaması. Ekonomideki kötü durum. Enflasyonun yüksek düzeyde seyretmesi, doların tutulamaması; Türk Lirasının değerinin kaybetmesi,  alım gücünü düşürmektedir. Dolayısıyla sıkıntılar birikmektedir. Yoksulluğun, işsizliğin daha görünür hale gelmesi, yoksulluk ve açlık sınırında yaşayanları her geçen gün daha fazla sıkıntıya sokmaktadır.  Vergilerin küçük ve orta işletme sahiplerini bunaltması,  kırsal alan üreticilerinin ürettikleri ürünün maliyetini kurtaramamaları ve özelliklede en altta yer alan yoksullar için yaşam koşullarının her geçen gün kötüye gitmesi dipde hoşnutsuz bir kesim yaratmaktadır.

İyiye gitmeyen bu durumdan en fazla etkilenenler arasında kadınlar ve gençler gelmektedir. Yaşama dönük en küçük bir kısıtlama, kendini özgür hissedememe, kendilerini ötekileşmiş olarak hissetme onları bu dip dalganın en dinamik gücü haline getirmektedir.

Birbirinden habersiz insanların benzer sıkıntılar ve örtüşen taleplerinden dolayı aynı tercihlerde birleşerek; gittikçe güçlenen bir eğilim, bir akış ortaya çıkarmaktadır. Toplumun en alt tabakalarında oluşan ve gittikçe güçlenerek dile gelen rahatsızlıklar değişim talebini dayatmaktadır. Herkesin merakla beklediği, hatta iddialara girdikleri gözlenmektedir. Seçim sonucu tahminlerinin gerçekleşmesine sadece birkaç gün batımı kaldı. Acaba bu dip dalga kendi içinde kırılarak etkisiz bir yalpa mı yapacak? Yoksa bir tsunami etkisi mi? Pazar akşamı hep beraber göreceğiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mümin Ağcakaya Arşivi
SON YAZILAR