Ahmet Özmen

Ahmet Özmen

İyi ki Öğretmenim

İyi ki Öğretmenim

“Çocukların gözlerindeki ışıltıya âşık olmayanlar öğretmen olamaz!"  Prof. Ziya Selçuk

Ne kadar güzel özetlemiş hocamız. Tek bir cümle ile ne kadar çok şey anlatmış.

Özellikle de hayatı boyunca (kendi yakınları dışında) hiçbir çocuğun kafasını okşamamış insanların eğitimde bu kadar söz sahibi olduğu bir ortamda, biz eğitimcilerin duygularını anlatan bir durum tespiti gibi.

Yoksullukla boğuşan insanların yaşadığı bir mahallenin okulunda yaklaşık 6 yıl yöneticilik yapma fırsatı buldum. İlk zamanlar beni o okula tayin eden yöneticilere içten içe kızıyordum. Koşulları çok daha iyi olan okullar vardı çalışabileceğim. “Beni niye buraya gönderdiniz ki?” diye az söylenmemişimdir.

Çok çocuklu aileler,

Tek ebeveynli, madde kullanan, suça bulaşan,yoksulluktan temel ihtiyaçları karşılanmayan onlarca çocuk,

Duyarsız ve eğitimsiz anne babalar,

Bakımsız ve yıpranmış bir okul binası,

En temel kuralların bile işlemediği bir yönetim sistemi…

Kısacası devletin de milletin de unuttuğu bir okul.

3000’i aşkın öğrencisi ile yılların birikmiş problemleri… Tek destekçim mesleki tükenmişlik yaşayan öğretmenlerin arasından farkını hissettiren birkaç idealist meslektaşım.

İşe, okuldaki engelli çocukları tanımakla başlamak gerektiğini düşünmüştüm. Rehberlik servisi sınıflarda tespit yaptıktan sonra çocukların engellerinden dolayı yaşadıkları problemleri azaltmak ve okuldaki yaşam koşullarını iyileştirmek için yapılabilecekler gündemimiz olmuştu.

Bu çalışma esnasında tanıştığım işitme ve konuşma engelli bir çocuğumuz teneffüslerini müdür odasında geçirmeye başlamıştı. Teneffüs ziliyle beraber sessizce gelip toplantı masasında oturuyor, ders başlayınca da sınıfına gidiyordu. Çok etkilenmiştim. Rehber öğretmenimizin deyimiyle kendini orda değerli ve güvende hissettiği için geliyordu. Bir keresinde, hafızam yanıltmıyorsa, ikinci sınıf öğrencisi olan çocuğumuz yanında çok hareketli ve liderlik özellikleri olan bir çocuğu getirdi müdürle tanıştırmaya. Sanki arkadaşına, “Bak ben çok önemli birisiyim, istediğim zaman müdüre ulaşabiliyorum; dilersen sana da bu konuda yardımcı olabilirim.” diyordu bakışlarıyla.

Hislerini sözcüklerle değil de bakışlarıyla anlatan o dünya güzeli çocuğun gözlerindeki ışıltı tam da Ziya Hoca’mızın bahsettiği ışıltıydı sanki.

İnanıno gözlerin öğrettikleri, üniversite sıralarında öğrendiklerimden çok daha fazlaydı.

Koşullar ne kadar zor olursa olsun başarmak için ihtiyacımız olan şey o ışıltıda gizlidir.

Bu haftaki yazımı çalıştığım mevzubahis okulda, öğretmen arkadaşlarıma yaptığım bir çağrıyı sizlerle paylaşarak bitirmek istiyorum;

“Bu çocuklar yoksulluğun mağduru.

Bu çocuklar çarpık kentleşmenin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin, işsizliğin mağduru.

Bu çocuklar ebeveynlerin yanlış tutumlarının, televizyonlardaki şiddet içeren dizilerin, devleti kötü yöneten adamların, güvenli olmayan sokakların mağduru.’’

Yaşadıkları sorunların hiçbirisinin sebebi bu çocuklar değilken bedelini onlar ödemek zorunda kalıyor çoğu zaman.

Ortada bu kadar mağduriyet varken, bir de biz öğretmenlerin mağduru olmasınlar.

Bu çocukları anlamaya çalışın, yaşamlarına dokunun onların, hikâyelerini öğrenin, onlara sevgi gösterin.

Hiçbir şey yapamıyorsanız gözlerine bakın.

O ışıltıyı gördüğünüz an, “İyi ki öğretmenim!” diyeceğiniz andır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Özmen Arşivi
SON YAZILAR