Neçirvan BOZKAPLAN

Neçirvan BOZKAPLAN

KALO AMCA

KALO AMCA

İnsan büyüdükçe çocukluk anılarını daha da net hatırlar. Yedi yaşındaydım. Sokakta çerçöple oynuyordum. Yüz on beş yaşına varan Kalo Türkmen kapıdan belirdi. Belindeki çakıyı çıkartıp biz çocuklara doğrulttu. Beni takip ederseniz size kılam (Dengbêj șiiri) söyleyeceğim, dedi. Korku ve merak içinde yaz sıcağında usulca peșine takıldık. Bizi köyün mezarlığına götürdü. Eliyle toprağı işaret etti, elindeki çakıyı toprağa sapladı. Ölümüm gecikti, mezarımı kazın, bende burada oturup size kılam söyleyeceğim, dedi. Kazı için önceden bıraktığı sapı kırık kazmayla, çivisi gevşemiş kürekle işaret ettiği yeri kazmaya başladık. Yedi sekiz kişiydik. Söz verdiği gibi en yanık sesiyle bize art arda nice güzel kılamlarını söylemeye başladı. Bizde canhıraş toprağı kazıyorduk. Üst başımız toz toprak içinde kalmış, tutmayı beceremediğimiz kazma kürek sapıyla sürekli birileri ya darbe alıyor ya da sırt üstü düşüp yaralanıyordu. Birazcık gevşesek, aramızda konuşsak, tembelliğe yatsak Kalo amca ordu komutanı gibi bize komut verirdi. Epey zaman sonra yorgun bitkin düşünce: Apê Kalo ev gora besê te nîne dediğimde kılam söylemeye ara verdi, mezarını kontrol etti. Benim radyom bile buraya sığmaz, devam edin, kaçanı buraya gömerim, dedi. Her kazma vuruşunda en fazla bir kibrit büyüklüğünde toprak çıkıyordu. Kazicilarin icinde öz torunu da vardı. O da bize kızıyordu dedemin mezarını düzgün kazın diye uyarıyordu. Öğleye doğru sıcaklık artınca Kalo amca halimize acıdı kalanı yarın devam ederiz, dedi.

Eve geldiğimde Kalo amcanın mezarın kazmaya gittim; ama mezarıni beğenmedi daha bir günlük işimiz var dediysem de kimse bana inanmadı. Henüz ölümün, yok oluş gerçeğinin farkında olmadığım için mezar işi bitince Kalo'nun orada yaşayacağını hayal ediyordum. Heyecan içinde sabahladım. Sabah arkadaşlarla buluşup evine gittik, o da tam tekmil bizi bekliyordu. Bu sefer sıkılıp kaçmayalım diye karpuz büyüklüğündeki eski radyosunu getirdi. Bu radyo ondan geriye kalan tek mirastı. Zamanında besili atıyla takas edip bu radyoya sahip olmuştu. O zamanlar bir at bir traktör değerindeydi. Yaptığı bu takas çevre tarafından hor görüldü. Getirdiği radyo bozuktu, ama o gene de radyo çalışıyormuş gibi yapıp düğmesine basar sonra kendisi söylerdi. Öğlene kadar kazmaya devam ettik, içine bir bebek sığacak kadar çukur kazdık. Yüz on beş yaşıma vardım, ölümüm niye bu kadar gecikti diye iç geçirdiğini dün gibi hatırlıyorum. Bizi serbest bırakınca suya koştuk.

Kalo amca tüm renkleri temsil eden bir bahçe gibiydi. Parayı tanımaz parayla asla işi gücü olmazdı. Aslında kendisi ağıtçıydı, ağıt yakmada üstüne yoktu. Taziye evinde kadınların kaldığı odalara geçer, tüm kalpleri yumuşatırdı. Utangaç, taş kalpli kadınları bir güzel ağlatırdı. Ölmüş bir bebeği ağıtlarla sırım gence, elden ayaktan düşmüş yaşlıyı cengâvere çevirir, cimriyi gönül zengini yapar, çirkini güzelleştirirdi. Ölü yakınlarını bu şekilde onurlandırırdı. Ölü evine uğramamışsa o taziye buruk geçer, onun yokluğuyla ölü evi ikinci yasını tutardı. Değeri bilinmeyen gerçek bir hafıza büyük bir hazineydi ama köylü tavuk tezek peşindeydi. Binden bir dünyaya gelen böylesinin değeri anlaşılmadan uçup gitti.Güçlü ve gerçek karakterlerden hikâye çıkartmak hep zordur çünkü karakterin etkisi daima baskın gelir. Yazılanlar eksik kalır, eksik kalan onca şeye rağmen Kalo amca aylar sonra mezarını çakısıyla tamamlayabildi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Neçirvan BOZKAPLAN Arşivi
SON YAZILAR