Düşünmenizi ve işlerinizi kolaylaştıracak ve hayatta her karşılaştığınızda kullanabileceğiniz, çeşitli prensipler var.

Pareto Prensibi (80/20 Kuralı): Bu prensip, genellikle “Başarının %80'i, çabanın %20'siyle elde edilir” şeklinde ifade edilir. Yani, çoğu zaman başarının büyük bir kısmı, harcanan emeğin yalnızca küçük bir bölümüyle elde edilir.

Öncelikle Pareto prensibinin ne olduğuna ve nasıl ortaya çıktığına bakalım. “80/20 kuralı”, “asgari çaba ilkesi” veya “dengesizlik ilkesi” olarak da bilinen bu prensip, İtalyan ekonomist VilfredoPareto. 19.yy.’daki İngiltere ekonomisinin servet ve gelir dağılımını incelerken, servetin %80’inin, nüfusun %20’sine ait olduğunu fark etmiş. Kendi ülkesi ve diğer ülkeler için de verilere baktığında, benzer sonuçları elde etmiştir.Fakat o dönemde bunu açıklamada yetersiz kalmıştır. Daha sonraki zamanlarda George K. Zipf ve Joseph MosesJuran tarafından bu kuram önem kazanmıştır. VilfredoPareto’yaithafen de “Pareto prensibi” olarak literatüre geçmiştir.

Pareto prensibi, sadece ekonomi de değil,yaşamınızın büyük bir bölümüyle de uyum sağladığı görülmüştür. Bu kurama göre hayatımızdaki sonuçların %80’i, o işi yapmak için sarf ettiğimiz çabanın %20’sinden kaynaklanır. Yani bir işin, en önemli ya da daha öncelikli olan %20’lik kısmını çok iyi yapılırsa, işin çoğunu halledilmiş olur. Pareto prensibi, bilinçli bir seçim yaparak, daha az çaba ile daha çok işi, verimli bir şekilde yapma fırsatı verir. Bundan dolayı da şirket politikalarının hazırlanmasından, kişisel gelişime kadar birçok alanda karşımıza çıkmaktadır.

Tüm trafik kazalarının %80’i, sürücülerin %20’sinden kaynaklanır.

Satışların %80’ini, satıcıların %20’si tarafından yapılır.

Dünyaki tüm servetinin %86’sı, %8’lik kesimin elindedir.

Vaktimizin %80’i, tanıdıklarımızın %20’si ile geçer.

Bu oran kesin olarak 80/20 ya da toplamı 100 olmak zorunda değildir. Örneğin 80/16’da olabilir. Bu prensipteki asıl olay neden ve sonuçlar arasındaki “dengesiz orantıdır”.

Pareto Prensibi, politikacılar tarafından farklı şekillerde kullanılmaktadır.

Biraz dikkatle incelersek,Politikacılar, seçmenlerin %20’sinin oylarının, %80’ini etkilediğini düşünerek, %20’lik kesime odaklanırlar. Onların ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya çalışırlar. Böylece daha az çaba ile daha çok oy alırlar.

Politikacılar, ülkesinin veya bölgesinin sorunlarını analiz ederken, toplumun ihtiyacı olan sorunların %80’lik kısmı görmezden gelip,en çok etkiye sahip %20’lik sorunları belirlerler ve bunlara öncelik verirler. Böylece daha az kaynak ile daha çok sonuç elde etmeyi amaçlarlar.

Politikacılar, kendi partilerinin veya rakip partilerin güçlü ve zayıf yönlerini değerlendirirken de en çok fark yaratan %20’lik faktörleri tespit eder ve bunlara göre strateji geliştirler. Böylece daha az risk ile daha çok avantaj sağlarlar.

Pareto Prensibi, politikacıların karar verme, planlama, yönetim ve iletişim gibi birçok alanda kullandığı bir araçtır.

Ancak politikada bu prensip, doğru ve adil sonuçlar vermez.

Çünkü % 20’nin belirlediği seçim sonrası toplumun büyük bir bölümünün ihmal edilmesine veya adaletsizliğe yol açar.

Her zaman olduğu gibi.

%20,%80 adına karar vermiş olur...

Geçtiğimiz seçim de öylemi oldu acaba?