Ankara’dayım siyaset rüzgârı nasıl esiyor diye bakıyor, yokluyorum; Öncelikli olarak Cumhuriyet Halk Partisi ve hemen akabinde Millet ittifakına doğru hatırı sayılır bir esinti olduğunu söyleyebilirim. Eskiden beri böyledir, Millet rüzgârını yakalayan, arkasına alan siyasi organizasyonlar hedefe ulaşma konusunda pek sıkıntı çekmiyor.

Bu rüzgâr, başka bir rüzgâr, kurtuluşu, rahatlamayı, nefes almayı, gülmeyi, güldürmeyi berberinde getirecek, gelecek ile ilgili kaygıyı silip süpürecek bir rüzgâra benziyor. Esinti, 15 Mayıs akşamına kadar devam edecek, 16 Mayıs sabahı Türkiye’yi huzurlu bir sabaha hazırlayacak tatlı bir esintiye dönüşecek gibi kendini hissettiriyor.

Yurttaş inanmış, ‘artık gidecekler’ demenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyor. Bir önceki seçimlerde böyle değildi. Henüz her şeyleri açığa çıkmadığı için vatandaşın ilgi ve alakası vardı iktidara. ‘Takke düştü kel göründü’ misali oldu, hikâyenin seyri değişti, gidilen güzergâhın yanlış olduğunu, ülkeyi felakete sürüklediğini gördü vatandaş, şimdi alternatif güzergâhlar denemeye başladı.

Güzergâhın ağırlık noktası elbette ki Cumhuriyet Halk Partisi, ancak Millet ittifakının paydaşlarının süreçteki duruşları vatandaşın güzergâhta belirleme kararlılığında etkili oldu.

Özellikle HDP’nin ve Selahattin Demirtaş’ın duruşunu ayrı ve özellikli bir köşede tutmak gerekiyor. Demokrasi adına birey hak ve özgürlükleri adına sergiledikleri tutum, siyaset-politika ötesi bir durum. Siyasette bezirgânlık döneminin bittiğine, siyaset bezirgânlarının artık bu ülkede varlık gösteremeyeceklerine vurgu yapan tutum ve davranış biçimi, bence Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kabul görecek bir zemine neden oldu.

Siyaset kurumu, ülkenin, milletin, halkın, halkların geleceği söz konusu olduğunda, ihtiyaç duyulan konumunu pazarlığa alet etmiyor, taleplerle kendini gündem etmiyor ise, takdir beklemesine gerek yok, muhatapları zaten hakkını teslim edecektir. Siyaseten bir hak tesliminden söz ediyorum. Elbette ki herkesin gözü de yarın gerçekleşecek olan ziyarette. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye yapacağı ziyaret ve sonrasında verilecek mesajlar, rüzgârın esintisine daha da büyük bir katkı sağlayacak gibi görünüyor. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Ankara’da da herkesin gözü kulağı HDP’ye yapılacak ziyarette. Şimdiye kadar verilen destek mesajının dışında aksi bir durum söz konusu olmayacağını biliyoruz, zaten nezaket ziyareti olacak.

Yeter ki iyi niyet olsun, demokrasi adına, insan hak ve hürriyetleri adına hareket edenler, birbirlerine inananların, konuşmadan bakışıp karşılıklı kafa sallamaları bile sorunların çözümüdür. HDP, içinde bulunduğu blok ile birlikte bunu sağladı.

Ankara’dan esmeye başlayan rüzgâr, Türkiye’nin en ücra köşesine kadar ulaşacak gibi görünüyor. Zaten bunu partilere yapılan aday adaylık yoğunluğundan da anlamak mümkün. İktidar ve paydaşlarına yönelim giderek zayıflıyor, aksine CHP’ye, DEVA, Gelecek ve İYİ partiye kendini yakın hissedenlerin başvuru trafiği baş döndürücü. Bu durum bile rüzgarın nereye doğru estiğine ciddi bir işarettir.